Tvnet Holistik - GZT

Video Player is loading.
Current Time 0:00
Duration -:-
Loaded: 0%
CANLI
Remaining Time 0:00
 
1x
    • Chapters
    • Açıklamalar kapalı, seçildi
    • Altyazı Kapalı, seçildi

      Mantarlar nasıl suikast silahı olarak kullanıldı?

      En büyük sorunlarımızın yanıtı ayaklarımızın altında saklı olabilir! Dünyada bilinen bir buçuk milyondan fazla mantar türü var. Biçimleri, boyutları, renkleri ve tarzları ile mantarlar olağanüstü bir çeşitliliğe sahipler. Onların yaşam döngüsündeki rolü ölen ve ölmekte olan tüm organizmaları çürütüp tekrar devreye sokmak. Muhtemelen bu yüzden insanlar mantarı küfle, zehirlenmeyle ve ölümle bağdaştırır. Fakat mantarlar aslında bundan çok daha fazlası. Yemeklerin içinde kullandığınız ya da çürümüş sebzelerinizin üzerinde oluşan veya ormanda gördüğünüz mantarlar, bir nevi buzdağının görünen kısmı. Yapılan araştırmalar bunamadan, depresyona, iklim değişikliğinden, kirlenmiş toprağı arındırmaya kadar günümüzde yaşanan en büyük sorunların cevabının mantarda olduğunu söylüyor. Bunun için tek yapmamız gereken onların sihirli güçlerini keşfetmek. Prodüktörümüz Sümeyye Gökyar, 27 yıldır mantar avcısı olan Ömer Üngör ile mantarların gizemli dünyasını sizler ile buluşturuyor. Zehirli ve zehirsiz mantarları nasıl ayırt edeceğiz, iyi bir mantar avcısı nasıl olunabilir, en değerli mantarlar nelerdir? Hepsi ve daha fazlasının yanıtı Holistik'in yeni bölümü Mantarlar'da. ..devamı

      Video Player is loading.
      Süre 0:00
      Toplam Süre -:-
      Yüklendi: 0%
      CANLI
      Kalan Süre 0:00
       
      1x
        • Bölümler
        • Açıklamalar kapalı, seçildi
        • Altyazı Kapalı, seçildi

          Süt içmek kanser mi yapar?

          İmparatorluklardan ve krallıklardan önce, çömlekçilikten ve yazarlıktan önce, metal aletler ve silahlardan önce süt vardı. Anadolu'nun tapınak duvarlarında, M.Ö. 8000 yılına ait, süt temini maksadıyla kullanılan sığırları gösteren çizimlere rastlanır. Evrim ve insan uygarlığı hakkında konuşmak istersek, sanırım süt bunun büyük bir parçası. Memelilerin vücudunda üretilen süt yüzyıllardır birçok canlı türünün hayatta kalmasının temeli oldu. Biz insanlar, doğduğumuzda 6 ay ila 12 ay anne sütü emeriz. Bu süre ortalama olarak buzağılarda da böyle. Fakat bir fark var. Biz sütten ayrıldıktan sonra da içmeye devam ediyoruz. Atalarımız yüzyıllarca sütü daha uzun süre muhafaza etmek ve ondan farklı tatlar üretmek için çalışmış. Başarmış da. Günümüzde gıda endüstrisi sütü her şeye ekleyebileceğimiz bir malzeme haline getirdi. Pizzanızdan bir dilim alırken uzayan o nefis tat, sabah kahvaltılarınızda yulafınıza eşlik eden enfes bir içecek, kızarmış hali ile diyet salatalarının vazgeçilmezi. Buraya kadar her şey harika. Fakat özellikle son 10 yılda süt biraz tartışmalı bir hale geldi. Bazıları sağlıklı, kemikler için gerekli ve besleyici bir içecek olduğunu söylerken diğer bir grup ise kansere ve erken ölüme neden olduğunu söylüyor. Peki kim haklı, doğduğumuzdan bu yana içtiğimiz bu mucizevi içecek yoksa bize zarar mı veriyor? Holistik'in yeni bölümünde sütü anlattık...devamı

          Video Player is loading.
          Süre 0:00
          Toplam Süre -:-
          Yüklendi: 0%
          CANLI
          Kalan Süre 0:00
           
          1x
            • Bölümler
            • Açıklamalar kapalı, seçildi
            • Altyazı Kapalı, seçildi

              Türkiye’deki sağlık sisteminin farkı ne?

              Biz insanlar çok eski çağlardan beri hayatta kalmak için sağlığın önemini kavramış ve yüzyıllar boyunca onu korumak için mücadele etmişiz. Günümüzde dünya 208 ülkeye ve on yıl öncesine göre 800 milyondan fazla insana ev sahipliği yapıyor. Fakat insanların önemli bir kısmı yaşadıkları ülkeye göre ortak veya farklı sebepler ile sağlık hizmetinden yeterince faydalanamıyor. Avrupa'nın birçok ülkesinde tedavi olmak için uzun süreler beklemek gerekebiliyor. Ve çoğu kişinin sosyal bir güvencesi dahi yok. Türkiye ise sağlık sisteminde göstermiş olduğu köklü ve kapsamlı gelişim ile DSÖ tarafından bir başarı örneği olarak gösteriliyor. Öyle ki her yıl farklı ülkelerden ortalama 600.000 bin kişi tedavi olmak için Türkiye'ye geliyor. Fakat aslında OECD ülkeleri içerisinde kişi başına en az sağlık harcaması yapan ülke Türkiye. Yani sağlığa diğer ülkelere kıyasla daha az para harcıyoruz. Peki buna rağmen sağlık sistemimiz nasıl bu kadar iyi olabiliyor, sağlıkta nasıl zirveye yerleştik? Cevabı Holistik'in yeni bölümü Sağlık Sistemi'nde...devamı

              Video Player is loading.
              Süre 0:00
              Toplam Süre -:-
              Yüklendi: 0%
              CANLI
              Kalan Süre 0:00
               
              1x
                • Bölümler
                • Açıklamalar kapalı, seçildi
                • Altyazı Kapalı, seçildi

                  Diyetler neden işe yaramaz?

                  Kimse ne yiyip içeceğine karışılsın istemez. Ne annesi, ne babası, ne endüstriler, ne de doktorlar. Buna karşın herkes iyi görünmek istiyor. Ve dünya genelinde bunun ölçütü zayıf olmak. Herkes zayıflamak için ne yapılmalı sorusunun cevabını arıyor. Fakat Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya çapında 18 yaş ve üzeri yetişkinlerin 1,9 milyarı yüksek kiloya sahip. Bunların 650 milyonu ise obez. Dünya obezite sıralaması bu şekildeyse, Türkiye'de obezite sıralaması nasıl, veya bu durumun çözümü diyet mi? Araştırmalara göre bir insan hayatı boyunca ortalama 5 diyet yapıyor ve çoğunlukla hepsi birbirinden farklı oluyor. Çünkü seçilecek o kadar fazla diyet var ki. 1 haftada 5 kilo verdiren diyet, ketajonik diyet, aralıklı oruç diyeti, şok diyet ve daha nicesi... Hepsi uygulamamızı istedikleri ile 0 beden bir vücuda sahip olacağımızı söylüyor. Fakat bu konuda yapılan araştırmalar pek de iç açıcı değil. Düzinelerce araştırma gösterdi ki diyet ile kilo verenlerin çoğu çok kısa bir zamanda daha fazla kilo alıyor. Bu savaşlardan daha çok ölüme neden olan büyük bir sağlık sorunu. Peki kilo vermemizin önündeki engel ne? Holistik'in yeni bölümünde obeziteyi anlattık...devamı

                  Video Player is loading.
                  Süre 0:00
                  Toplam Süre -:-
                  Yüklendi: 0%
                  CANLI
                  Kalan Süre 0:00
                   
                  1x
                    • Bölümler
                    • Açıklamalar kapalı, seçildi
                    • Altyazı Kapalı, seçildi

                      Cildimizde Yaşayan Bakterilere Neden İhtiyacımız Var?

                      Mükemmel bir cilde sahip olmamız, cilt bakımını nasıl yapmamız ile ilgili yüzlerce içerik ve reklam var. Cilt bakım rutinleri, cilt analizleri, akneli ciltler için özel ürünler, sivilce tedavileri ve daha nicesi. Televizyonu ve sosyal medyayı her açışımızda karşımıza çıkıyor. Pürüzsüz ten, bebeksi yumuşaklık, cam gibi bir cilt gibi. Fakat bu içeriklerin ortak bir yönü var. Görüntülere 'zoom' yapılmıyor. Çünkü yapılırsa bu çoğumuzun hoşuna gitmeyebilir.En mükemmel ten bile aslında kıllarla kaplı, çukurları olan bir arazidir. Bu arazinin sahipleri de var. Demodeks akarları denen mikroplar, çok sayıda bakteri, mantar ve virüsler. Kulağa korkutucu gelse de ve onları hemen yok etmek zorunda hissetsek de aslında bu küçük canlıların hepsine ihtiyacımız var. Biliyoruz çoğunuz buna karşı çıkacaksınız. Çünkü cilt bakım şirketleri ve reklamları bize çok daha farklısını anlatıyor. Onlara göre adeta bebeksi bir cildimizin olması onu ne kadar temizlediğimize ve ne kadar çok ürün kullandığımıza bağlı, nemlendiriciler, tonikler, serumlar ve daha nicesi... Peki cildimizin parlak görünmesi için gerçekten bu kadar ürünü kullanmamıza gerek var mı, ay gibi parlak bir cildin sırrı nedir? Holistik'in bu bölümünde cildimizi anlattık. ..devamı

                      Video Player is loading.
                      Süre 0:00
                      Toplam Süre -:-
                      Yüklendi: 0%
                      CANLI
                      Kalan Süre 0:00
                       
                      1x
                        • Bölümler
                        • Açıklamalar kapalı, seçildi
                        • Altyazı Kapalı, seçildi

                          Çay nasıl oldu da milli içeceğimiz haline geldi?

                          Türkiye dünyada çay tüketen ülkeler arasında 1. sırada yer alıyor. Bir günde ortalama 245 milyon bardak çay tüketiyoruz. Tabii bu kadar içilen bir içeceğin ihtiyacına ancak üretim yapan bir ülke cevap verebilir. Ülkemizde Karadeniz bölgesi çay tarımı için o kadar ideal ki bu bölgede yılda ortalama 1 milyon 399 bin ton yaş çay hasadı yapılıyor. Küçük parçalara ayrılmış siyah halini görsek de aslında çay bilimsel adı camellia sinensis olan kısa saplı, derimsi yapılı bir bitki türü, ve sadece bu yapraktan 6 çeşit çay çıkıyor. Bunlar siyah çay, yeşil çay, oolong çayı, beyaz çay, sarı çay ve puer çayı. İçlerinden siyah çay ise rakiplerini geride bırakarak zirvede yerini koruyor ve her gün ince belli bardaklarımıza misafir oluyor. Bu konuda en çok merak edilen konulardan biri ise çayın nasıl demlendiğidir. Lezzet için en önemli kıstaslardan biri olan demlerken çayın üzerine mi su döküleceği yoksa suyun üzerine mi çay döküleceği konusuna uzmanlar, doğru cevabın kaynamış suyun üzerine çay dökmek olduğunu söylüyor. Aynı zamanda bir içecek olarak çay sağlığımıza son derece faydalıdır. Çayın sindirimi düzenleme, enerji seviyesi artırma ve stresi azaltmada çok önemli bir rol oynadığına dair deliller var. Tabii şekersiz içmek kaydı ile. Kültürümüzün vazgeçilmezi olan bu içeceğin tarihi aslında çok da eskilere gitmiyor. Hatta ülke olarak çay ile tanışıklığımız 100 yılı dahi bulmamış. Peki çay bu kadar kısa sürede nasıl en önemli, hatta milli içeceğimiz mertebesine yükseldi, peki ya hasattan bardaklarımıza gelene kadar hangi aşamalardan geçiyor, ve belki de en önemlisi, tiryakisi olduğumuz çayın püf noktalarını biliyor muyuz? Hepsi ve daha fazlasını 'Holistik'te anlattık...devamı

                          Video Player is loading.
                          Süre 0:00
                          Toplam Süre -:-
                          Yüklendi: 0%
                          CANLI
                          Kalan Süre 0:00
                           
                          1x
                            • Bölümler
                            • Açıklamalar kapalı, seçildi
                            • Altyazı Kapalı, seçildi

                              Bir virüs vücudumuza ne yapabilir? Bağışıklık sistemini anlattık

                              Bağışıklık sistemi ya da tıp dilindeki immün sistem, insan beyninden sonra bilinen en karmaşık yapı ve bir gerçek var ki, çoğumuz bu sistem hakkında bilgi sahibi değiliz. Hatta üzerine hiç düşünmedik bile. Fakat onun olmaması halinde minik bir sinek ısırığı dahi bizim için ölümcül olabilir. Vücudumuz her gün bir fabrika gibi yüz milyonlarca taze hücre üretiyor. Bu yönüyle biz insanlar neredeyse trilyonlarca üyesi olan bir gezegeniz. Hatta hücrelerimiz insan boyutunda olsaydı muhtemelen 20 Everest Dağı kadar büyük olurduk. Bağışıklık sistemimiz ise bu büyük gezegenin koruyucusu. İşi hiç kolay değil, gözleri yok, elleri yok, gözleri olsa dahi bir muhafız olarak kimleri içeri alıp almayacağını bilmesi, yani güvenmesi kolay olmasa gerek. Peki bağışıklık sistemimiz hangi hücrelere güvenmesi gerektiğini nasıl ayırt ediyor, gerçekten hayatımızı ona mı borçluyuz? Holistik serisinin sezon finalinde 'Bağışıklık Sistemi'ni anlattık. ..devamı

                              Video Player is loading.
                              Süre 0:00
                              Toplam Süre -:-
                              Yüklendi: 0%
                              CANLI
                              Kalan Süre 0:00
                               
                              1x
                                • Bölümler
                                • Açıklamalar kapalı, seçildi
                                • Altyazı Kapalı, seçildi

                                  Tüm zamanların en popüler ilacı

                                  Egzersiz günümüzde en çok araştırma yapılan alanlardan bir tanesi, ve bu konuda ortaya çıkan tek bir sonuç var. Egzersiz bir hap olsaydı, tüm zamanların en popüler ilacı seçilirdi.Fakat günümüzde her dört kişiden biri hareketsiz bir yaşam sürüyor. Hareketsiz yaşam ise beynimizi yavaş yavaş küçültüyor. Bu da yeni bilgileri öğrenme, özümsemede de bize güçlük sağlıyor. Aynı zamanda hareketsizlik kalp krizi, felç başta olmak üzere bir katalog dolusu hastalığa da davetiye çıkartıyor.Bütün bu etkileri yok etmek, sağlıklı bir yaşam sürmek ve başarılı olmak için ise spor salonuna gitmek veya saatlerce spor yapmamıza gerek yok. Ne kadar egzersiz yapmalıyız, egzersiz özgüveni nasıl etkiliyor sorularını ve daha fazlasını Holistik'in yeni bölümünde anlattık...devamı

                                  Video Player is loading.
                                  Süre 0:00
                                  Toplam Süre -:-
                                  Yüklendi: 0%
                                  CANLI
                                  Kalan Süre 0:00
                                   
                                  1x
                                    • Bölümler
                                    • Açıklamalar kapalı, seçildi
                                    • Altyazı Kapalı, seçildi

                                      Depresyondan nasıl çıkılır?

                                      Depresyon hayatımızın bütün alanlarını etkileyen acımasız ve zayıflatıcı bir hastalıktır. Dünya nüfusunun yüzde 10'undan fazlası bu hastalıkla boğuşuyor. Psikologlar ise hala depresyona neyin sebep olduğuna dair bütün resme sahip değiller. Kusma, ateş gibi bariz semptomları yoktur fakat bu psikolojik rahatsızlığa yakalanan kişinin adeta eli kolu bağlanır, hayata dair en ufak bir umudu dahi kalmaz. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki depresyon intiharla sonuçlanabildiği için dünyada ölümcül hastalıkların başında geliyor. Peki renkli hayatımızı bu derece karartan depresyon nasıl ortaya çıkıyor, depresyonda olduğumuzu nasıl anlayabiliriz? Depresyon hakkında tüm merak edilenleri Holistik'in yeni bölümünde anlattık...devamı

                                      Video Player is loading.
                                      Süre 0:00
                                      Toplam Süre -:-
                                      Yüklendi: 0%
                                      CANLI
                                      Kalan Süre 0:00
                                       
                                      1x
                                        • Bölümler
                                        • Açıklamalar kapalı, seçildi
                                        • Altyazı Kapalı, seçildi

                                          Stresinizi yönetmeyi öğrenmek ister misiniz?

                                          Gelecek ayın kirasını ödeyebilecek misiniz, peki yarın olan sunum için ne giyeceksiniz, ya giderken trafiğe takılırsanız? Stres geçmiş hatalarına ve gelecek kaygısına saplantılı biz insanların yaşadığı bu dünyada bir numaralı sağlık sorunu, ve işin kötü yanı ondan kurtulmamız imkansız. Aşırı stres sonucu fiziksel ve ruhsal sağlığımız birçok yönden zarar görüyor. Fakat durum o kadar da kötü değil, çünkü stresinizi yönetmek ve stresin olumsuz sonuçlarından kurtulmak sizin elinizde.30 bin kişi ile yapılan 8 yıl süren bir deney gösterdi ki, stresi düşman olarak görmezseniz, onun vücudunuza olan etkilerini de değiştirebilirsiniz. Bu sayede tehlikede olduğunuz düşüncesinden ve kaygılarınızdan kurtulabilirsiniz. Hatta sevdikleriniz ile daha yakın bağlar kurabilir, daha iyi odaklanabilir ve hayatın her alanında çok daha başarılı olabilirsiniz. Stres duygusuna bakış açımızı değiştirmenin hayatımıza olan mucizevi etkisini Holistik'in 4. bölümünde anlattık. ..devamı