Türkiye dünyada çay tüketen ülkeler arasında 1. sırada yer alıyor. Bir günde ortalama 245 milyon bardak çay tüketiyoruz. Tabii bu kadar içilen bir içeceğin ihtiyacına ancak üretim yapan bir ülke cevap verebilir. Ülkemizde Karadeniz bölgesi çay tarımı için o kadar ideal ki bu bölgede yılda ortalama 1 milyon 399 bin ton yaş çay hasadı yapılıyor.
Küçük parçalara ayrılmış siyah halini görsek de aslında çay bilimsel adı camellia sinensis olan kısa saplı, derimsi yapılı bir bitki türü, ve sadece bu yapraktan 6 çeşit çay çıkıyor. Bunlar siyah çay, yeşil çay, oolong çayı, beyaz çay, sarı çay ve puer çayı. İçlerinden siyah çay ise rakiplerini geride bırakarak zirvede yerini koruyor ve her gün ince belli bardaklarımıza misafir oluyor.
Bu konuda en çok merak edilen konulardan biri ise çayın nasıl demlendiğidir. Lezzet için en önemli kıstaslardan biri olan demlerken çayın üzerine mi su döküleceği yoksa suyun üzerine mi çay döküleceği konusuna uzmanlar, doğru cevabın kaynamış suyun üzerine çay dökmek olduğunu söylüyor.
Aynı zamanda bir içecek olarak çay sağlığımıza son derece faydalıdır. Çayın sindirimi düzenleme, enerji seviyesi artırma ve stresi azaltmada çok önemli bir rol oynadığına dair deliller var. Tabii şekersiz içmek kaydı ile. Kültürümüzün vazgeçilmezi olan bu içeceğin tarihi aslında çok da eskilere gitmiyor. Hatta ülke olarak çay ile tanışıklığımız 100 yılı dahi bulmamış.
Peki çay bu kadar kısa sürede nasıl en önemli, hatta milli içeceğimiz mertebesine yükseldi, peki ya hasattan bardaklarımıza gelene kadar hangi aşamalardan geçiyor, ve belki de en önemlisi, tiryakisi olduğumuz çayın püf noktalarını biliyor muyuz? Hepsi ve daha fazlasını 'Holistik'te anlattık.