1940’larda çekilmiş fotoğraflarla Irak’ın görünmeyen yüzü
Londra'daki Courtauld Sanat Enstitüsü, 2023 yılında Conway Kütüphanesi'nden, çoğu daha önce hiç görülmemiş, 1 milyondan fazla görüntüyü dijital ortama aktardı. Beş yıl süren projede 14 bin gönüllüyle çalışılarak, uluslararası üne sahip fotoğraf koleksiyonları ücretsiz olarak halka açıldı.
Koleksiyonlar arasında, Ortadoğu'daki kapsamlı keşif gezilerini belgeleyen, İngiltere'nin 20. yüzyılın önde gelen mimari fotoğrafçısı Anthony Kersting'in 1900'lü yılların ortalarında Ortadoğu'ya çarpıcı bir bakış sunan siyah beyaz yüksek çözünürlüklü 42 bin görseli de yer alıyor.
İngiliz fotoğrafçının 1940'larda Irak topraklarında kaydettiği fotoğraflar, daha sonra birçoğu IŞİD (Irak Şam İslâm Devleti) tarafından yok edilen çarpıcı mimarî cevherlerin yanı sıra Yezîdîlerin geleneksel törenlerinden Katolik Keldânilere, Antik Ninevâ'daki Nebi Yunus Camii'nden Musul'daki Ulu Camii'ye uzanan bir dünya sunuyor.
Kaynak: The Guardian
1-15
Antik Ninevâ bölgesinin yakınındaki Nebi Yunus Camii, Ağustos 1944.
Yakın bir geçmişe kadar, Musul’un dışında, Yunus Peygamber’e atfedilen ve büyük bir alana inşa edilmiş Nebi Yunus Camii vardı. Cami kutsal olarak görülmekteydi, zira Musul’un dışında, Antik Ninevâ bölgesinde korunan büyük bir dişe ithafen caminin sadece Hz. Yunus'un değil, aynı zamanda balinanın da cesedini içerdiği de yaygın söylentiler mevcuttu.
Temmuz 2014'te caminin tamamı IŞİD tarafından havaya uçuruldu. Yakın bir zamanda, yıkılan bölgeyi keşfe çıkan arkeologlar, bir dizi Asur kadın kabartma heykeli de dahil olmak üzere bir dizi keşif yaptılar.
2-15
Musul'un kuzeyindeki Tel Kaif köyünde yaşayan Keldânî kızlar, 1944.
16. ve 17. yüzyıllarda Yukarı Mezopotamya’da varlıklarına rastlanılan Keldâni Katolikler, Irak ve çevre bölgelerdeki Hristiyanların büyük çoğunluğunu temsil etmekteydi. Bulundukları bölgelere göre farklı isimler alan Asurlular’la Keldânîler ve Süryânîler aynı kökten gelen kavimlerdir. Aynı kavmin monofizit inancı benimseyenlerine Süryânî, Nestorius’un görüşlerini kabul edenlere Nestûrî veya Asurî, Nestûrî iken Katolik olup Roma’ya bağlananlara da Keldânî denilmektedir. 1900’lerin başında Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu bölgesinde de yaygın bir topluluk olan Keldânî Katolikler; günümüzde Irak, Suriye, İran, Türkiye, Mısır, Amerika ve Gürcistan’da yaşamakta ve kilise mensuplarının sayısı 1-1,5 milyon civarına ulaşmaktadır.
3-15
Musul'un güneybatısındaki çölde, Part şehri Hatra'daki bir güneş tapınağının kalıntıları, Ağustos 1944.
Hatra, milattan sonra 2. yüzyılda Türkiye'nin merkezinden Afganistan'a dek uzanan Part İmparatorluğu’nun bir parçası olarak gelişti. 1990'larda Saddam Hüseyin tarafından kapsamlı bir şekilde restore edilen şehir, 2015'te IŞİD tarafından önemli ölçüde tahrip edildi.
4-15
Kuzey Irak'taki Tel Kaif köyünde yer alan büyük Keldânî kilisesi, Ağustos 1944.
Irak'taki Keldânî Katolik cemaatinin eski merkezi olan Tel Kaif (Tel Keppe olarak da bilinir) hakkında Kersting şöyle yazmıştı: “Taş evlerden ve çamurdan yapılma bu küçük köyün, bir İngiliz manastırı büyüklüğünde devasa bir taş kilisesi var.” Tel Kaif, 2014-2017 yılları arasında IŞİD tarafından işgal edilmesinin ardından ağırlıklı olarak Arap Müslüman bir nüfusa doğru kaydıysa da kilise, 2017'de yeniden ibadete açıldı.
5-15
Musul Ulu Camii’nin (El-Nuri Ulu Camii) eğik minaresi, Ağustos 1944.
1173 yılında tamamlanan minare 45 metre idi. Adını Nureddîn Mahmud Zengî’den alan cami, eğik minaresiyle meşhurdu. Öyle ki, İbn Battuta 14. yüzyılda Musul'u ziyaret ettiğinde, minare zaten büyük ölçüde eğilmişti ve "el-Hadba" veya "kambur" takma adını almıştı. Eğimin nedeni tam olarak bilinmiyordu. Yerel geleneğe göre, vefat eden Hazret-i Muhammed’in göğe yükselirken bu bölgenin üzerinden geçmesiyle minare ona hürmeten eğilmişse de uzmanlar; bunun nedeninin kuzeybatıdan esen rüzgarlar, güneşin güney taraftaki tuğlalar üzerindeki etkisi veya tuğlaları bir arada tutmak için kullanılan zayıf alçıdan kaynaklandığına inanıyor.
Musul sakinleri camiyi kalabalık insan gruplarıyla çevreleyerek IŞİD'in vereceği zarara karşı defalarca korumuşsa da cami, Haziran 2017'de, Irak ve koalisyon güçleri caminin sadece 50 metre ilerisindeyken tamamen yıkılmıştır.
6-15
Alkuş Keldânî Manastırı'nın kapısı, Ağustos 1944.
Our Lady of the Seeds Manastırı, Alkuş'u çevreleyen dağlarda 640 yılında kurulan yakındaki Rabban Hormizd Manastırı'na modern ve daha merkezî bir alternatif olarak 1858'de inşa edilmişti. Bu fotoğraf, Kersting'in hem mimariye hem de bölgede yaptığı seyahatlerde karşılaştığı insanlara olan ilgisini gösteren birçok fotoğraftan biri.
7-15
Dünyanın en eski sürekli yerleşim yeri olduğu söylenen Erbil şehrinin surları, Ağustos 1944.
Irak’ın en büyük ve en kalabalık şehri Erbil’de çekilmiş Kersting'in bu fotoğrafı, yüzyıllar boyunca gerçekleşen insan göçüyle birikmiş 32 metre yüksekliğindeki bir moloz yığınının üzerine inşa edilmiş kalenin duvarlarını gösteriyor. MÖ 5. yüzyıldan beri yerleşimin görüldüğü kale, orada yaşayan birkaç aile dışında, günümüzde büyük ölçüde terk edilmiş durumda.
8-15
Eski Ahit olarak adlandırılan Tanah’ta adı geçen Nahum Peygamber’in mezarının bulunduğu Alkuş'taki Yahudi Sinagogu, Ağustos 1944.
Günümüzde ağırlıklı olarak Hristiyan olmasına rağmen, 1950'lerden önce bir Yahudi cemaatine ev sahipliği yapan kasaba, MÖ 7. yüzyılda yaşamış ve yazıları Asur İmparatorluğu’nun düşüşünü öngören Peygamber Nahum'un doğum yeri olarak ününü yansıtmaktaydı.
9-15
Musul'un hemen dışında Ninova'nın kanatlı aslanlarından biri, Ağustos 1944.
Bu oyulmuş figür, insan başlı, kartal kanatlı ve boğa gövdeli bir yaratık olan Lamassu olarak bilinir. Yaklaşık 2700 yıl önce, Asur Kralı Sennacherib'in saltanatı sırasında Ninova'ya giden ana kapıyı korumak için yapılan bu devasa heykel, 1941 yılının Nisan ayında yağan şiddetli yağmur sayesinde Kuzey Şehir Kapısı'nda aniden belirmiştir. Yüzyılların tahrip edemediği figür, 2015 yılında IŞİD tarafından imha edilmiştir.
10-15
Yezîdî Şeyh Adî Türbesi’nin kuleleri, Ağustos 1944.
Bu fotoğraf, Musul'un kuzeyindeki bir dağ vadisi olan Laleş'teki en önemli yapı olan Şeyh Adî b. Müsâfir'in mezarını göstermektedir. Kulelerin şekli, Yezîdî ibadetinde güneşin önemini yansıtmaktadır.
Zerdüştîlik, Maniheizm, Mitraizm, Yahudilik ve Hristiyanlık’tan, ayrıca İslâm ve tasavvuftan büyük ölçüde etkilenen Yezîdîlerin kendi içlerine dönük yaşantılarından dolayı inanç ve ibadet esaslarının tam olarak belirlenmesi mümkün olmamıştır. Yezîdî inancının merkezinde Tanrı ile birlikte O’nun yarattığı yedi melek ve bu melekleri idare eden Melek Tâvus bulunmaktadır. Yezîdîler, meleklerin zaman zaman yere indiklerine, dünyanın düzenini sağlayacak kutsal metinler ve kurallar getirdiklerine, kendilerine vekâlet edecek şeyhler bıraktıktan sonra cennete çekildiklerine inanmaktadır.
11-15
Laliş'te her yıl düzenlenen festivale katılan Yezîdî kızlar, Ekim 1946.
Yezîdîler Laliş tapınağına en az bir kez olmak üzere hacı olmak için gelir. Her yıl ekim ayında gerçekleşen bu buluşmalar, Şeyh Adî’nin onuruna düzenlenen yedi günlük dinî bir ziyaretin yanı sıra sosyal bir festivale dönüşür.
12-15
Laliş'te her yıl düzenlenen Yezîdî festivalinde Dabke dansını oynayan bir grup, Ekim 1946.
Dabke (bir çeşit halay); tek bir kişi tarafından yönetilen, uzun sıralı, kadınlı erkekli gruplar halinde oynanan danslardır. Bu görüntüde, önde bir müzisyenin bulunduğu çıplak ayaklı geleneksel kıyafetler giyen dansçılar, el ele tutuşup merdivenlerden çıkmaktadır.
13-15