Arsasına kilise yapan Sırplara karşı direnen ve sonunda davayı kazanarak kilisenin yıkılmasını sağlayan Nana Fata Orloviç ismini hepimiz duymuşuzdur. Bosna’da Nana Fata Orloviç gibi dinine ve vatanına bağlı, umudunu diri tutan birçok teyzemiz var fakat bu yazımda hikâyesini yeni öğrendiğim Boşnak teyzemiz Nana Ayşe Begiç'e değineceğim.
Nana Ayşe Begiç, iki oğlu, kızları ve kocasıyla Srebrenitsa’nın tepelerinde bulunan Radovcici’de huzur içinde yaşıyordu. Kocası ve oğulları tarlaya gidip buğday ekiyor, kendisi köydeki işlerle uğraşıyordu. Hayat böyle sürüp gidiyordu ta ki Sırpların Hollanda askerleriyle el ele verip Srebrenitsa halkına soykırım uygulayacakları 1995 yılına kadar. Böylece Nana Ayşe Begiç’in direnişi ve umut veren hayat hikâyesi bu tarihten itibaren şekilleniyordu.
Soykırım başlayınca tüm Srebrenitsa halkı gibi tedirgin halde ne yapacağını bilmeyen Nana Ayşe Begiç iki oğlunu, iki kardeşini ve kocasını kaybetti. Öldürüldüklerinde büyük oğlu Halid 29, küçük oğlu Nazir 23, kocası Salih ise 55 yaşındaydı.
Onları bırakmak istemese de güvenli bölgeye gitmek zorundaydı. Güvenli bölgeye giderek hayatta kalmayı başaran Ayşe Begiç en sevdiklerini kaybetti ama Begiç'in umudu hep diriydi. Bu savaşın bir gün sona ereceğini ve köyüne döneceğini biliyordu.
Savaş bittikten sonra köyüne dönmeye karar veren Nana Ayşe Begiç, döndüğünde korkunç bir manzarayla karşılaştı. Köyleri yıkılmış, evleri zarar görmüş ve yaşama dair bir şey kalmamıştı. Köyü yok edilse de hatıraları, geçmişi, hayalleri ve umudu hâlâ diriydi çünkü yeniden inşa edeceklerdi köylerini.
- Nana Ayşe Begiç, kızlarının tüm istek ve ısrarlarına rağmen farklı şehirlerde yaşayan kızlarının yanına gitmedi.
Köyüne dönerek tek başına yaşamaya başladı. Önce Başçarşı’ya giderek bir bakır tencere alıp köyde reçel yapmaya başladı. Eski günlerdeki gibi yaşamaya çalışıyordu. Eskiden çocuklarına ve kocasına yapıyordu reçeli belki de.
Sonrasında köylülerle el ele vererek evlerinin tadilatını yapmaya başladılar. Yaklaşık on tane evin tadilatını yaptılar. Köyün merkezine güzel bir çeşme vardı ve şehidler için anıt mezar yapıldı.
- Geçmişte oğulları ve kocasının yaptığı gibi sekseni aşkın yaşına rağmen buğday ekmeye başladı.
Çevresindekiler buğday ekmemesi için ne kadar çabaladıysa da kimseyi dinlemedi ve ailesinin hatıralarının peşinden koştu. Aslında bu buğdaydan bir gelir elde etmeyecekti. Seyretmek ve o güzel günleri hatırlamak için buğdayları eken Ayşe Teyze şöyle ifade ediyordu bu durumu: "Ben ektim, kim biçmek isterse!"
Şehidleri unutmayan Ayşe Teyze, sadece kardeşleri, oğulları ve kocası değil; bütün şehidlerin din ve vatan için verdiği mücadelenin farkındaydı. Bunun için umudunu diri tutup köyünden ayrılmıyordu. Bunun için herkesin elinden tutmaya çalışıyordu.
Evine birkaç hoca davet edip çevresindeki insanları toplayan Ayşe Teyze, şehidler için evinde mevlid okuttu yakın zamanda. Mevlid sonunda orada bulunan herkese bir konuşma yaptı.
Zaten çevresine yaptığı etkileyici konuşmalarla bilinen Ayşe Teyze'nin bağımsız Bosna’nın önemini anlatan birçok konuşması vardır.
Mevlid bittikten sonra yaptığı konuşmada sözlerine şöyle devam etti Ayşe Teyze:
- “Sevgili dostlarım, her yıl böyle bir araya gelmeliyiz. Bana söyleyin yapabilir misiniz veya yapamaz mısınız? Eğer yapamazsanız, tek başıma devam ederim ama şehidlerimizi ve cesur savaşçılarımızı hep birlikte hatırlamak daha iyi olurdu.“