Saraybosna’dan bir nefes: Dino Merlin
Bosna’da savaş başladığında birçok sanatçı farklı ülkelere, savaşın korkutucu atmosferinden uzaklaşarak daha rahat yaşayacakları yerlere gitmeyi tercih etmişlerdi. Bir sanatçı vardı ki o, ülkesini terk etmeyerek Bosna’da hem direnişin sesi olmuş hem de topluma bir nefes olmuştu adeta. Dino Merlin’den bahsediyoruz.
Asıl adı Edin Dervišhalidović olan Dino Merlin, 1962 yılında Saraybosna’da doğdu. 1983 yılından bir grup arkadaşıyla kurduğu Merlin grubuyla müzik hayatına başladı. Grup, Kokuzna Vremena, Teško Meni Sa Tobom, A Još Teže Bez Tebe, Merlin, Nešto Lijepo Treba Da Se Desi ve Peta Strana Svijeta isminde beş tane albüm çıkardı.
Savaş çıkınca grup dağılmak zorunda kaldı. Zira grupta çalışan birçok kişi, savaşta hayatını kaybetmişti. Dino Merlin şöyle anlatıyor o günleri:
Herkes savaşın içine girmişti bir şekilde. Ülkenizde savaş varsa, müzik sizi koruyamıyor. Sanatla uğraşmanız bir ayrıcalık oluşturmuyor. Çünkü savaş, seçim hakkı ve seçme şansı tanıyan bir olgu değil.
Tarihler 1991 yılını gösterdiğinde ilk solo şarkısını söyleyen Dino Merlin, 1993-2014 arasında Moja Bogda Sna, Fotografia, Sredinom, Burek, Ispočetka ve Hotel Nacional isimlerinde altı tane albüm çıkardı. Şarkılarında esas olarak iyilik, doğruluk ve güzellikten bahsediyordu.
- Şarkılarında kitaplardan, sokaklardan, filmlerden, insanlardan ve hayattan ilham aldığını söyleyen Merlin’in, dünya üzerinde bu kadar başarılı olmasının ve birçok milletten ve dinden insan tarafından takip edilmesinin sebebi de tam olarak buydu.
Bosna’yı temsilen 2011 yılında Almanya’da düzenlenen Eurovision sahnesinde “Love in Rewind” şarkısı ile altıncı oldu. Kariyeri boyunca Cat Stevens, Mustafa Sandal, Lutvi Bosnjak, Edo Zanki, Arjinder, Gani Tamir, Kempa Orkestra, Hüsnü Şenlendirici ve Goran Bregovic gibi sanatçılarla ortak işler yaptı.
Saraybosna, güzel şehir
Merlin’in şarkılarında Saraybosna vurgusu ön plana çıkıyor. O, Saraybosna’ya yazdığı Sarajevo şarkısında şöyle söylüyor:
Saraybosna, güzel şehir, Sensin benim, ben senin. Senden ayrı olsalar bile senin evlatların hep seninle. Ve seninleyim.
Salt memleket sevgisinden kaynaklanan bir sevgi değildi onun Saraybosna sevgisi; ulvî bir anlamı da içerisinde barındırıyordu. Zira Dino Merlin için Saraybosna sadece Bosna’nın bir şehri değil, İslâm âlemi için anlam ifade eden bir değerler manzumesiydi. Adeta Doğu’nun ve Batı’nın sentezi olan Saraybosna, ufkunda birçok zenginliği barındırıyor; kendi çocuklarına da bu ufku aşılıyordu haliyle. Merlin’in Akif Emre’ye söylediği cümlelerden bunu net bir biçimde anlayabiliyoruz.
- “Sarayevo, İstanbul’la Viyana arasında bir şehirdir. İstanbul’u Doğu sayacak kadar Batılı, Viyana’ya Batı diyecek kadar Doğulu’ydu Saraybosnalılar. Bu iki kültür ve medeniyet ortamının arasında yetiştim. Bu kültür bizi daha manevî eserler vermeye yöneltiyor aslında. Bir şarkımda söylediğim gibi, hiçbir şeyde ısrar etme…”
2004 yılında Saraybosna için yazdığı şarkının nakaratını Türkçe yazması, Merlin için İstanbul’un ne ifade ettiğini de gözler önüne seriyordu. İstanbul sadece Türkiye’nin bir şehri değildi; adeta İslâm âlemini kucaklayan bir kardeş gibiydi.
Çok kültürlü bir ortamda yetişen Dino Merlin, zalime karşı tavır alsa da mazluma kucak açar ve dünyadaki tüm insanların kardeşçe yaşayabileceğine inanırdı. Saraybosna’yı da böyle görüyor ve bu çeşitliliği zenginlik olarak değerlendiriyordu.
Aliya sen olmasaydın
Savaş sırasında birçok sanatçı Saraybosna’yı terk etse de Dino Merlin, şehirde kalarak hem direnişe destek verdi hem de yapmış olduğu müzikle direnişçilerin sesi oldu. Bir kandil gibi yol gösteren Aliya’ya olan güvenini ve sevgisini anlatmak için yazdığı şarkıda şöyle sesleniyordu:
Bu kadar parlak parlayamazdı, benim güzel avlum, ben karanlığı aydınlık bilirdim, Aliya sen olmasaydın.
Dino Merlin, Aliya’yı memleketini kurtaran bir kahraman olarak görüyordu şüphesiz. Fakat bu şarkıda sadece Aliya İzzetbegoviç’in şahsına değil; Aliya özelinde bütün Boşnak Müslümanlarına hitap ediyordu. Her bir Bosnalı aynı zamanda Aliya’ydı. Sokakta, evde, mecliste nerede olursa olsun Aliya’nın ruhu yaşanmalı ve yaşatılmalıydı. Dino Merlin de elindeki tek silahı müziğiyle Aliya’nın ruhunu yaşatıyor ve düşmana karşı direniş sergiliyordu.
Savaş günleri bittiğinde ise geçmişi unutup geleceğe bakarak yeni bir hayatın kurulması için topluma umut aşılıyordu. Savaş sırasında da insanlara nefes alabilmeleri için temiz bir hava sunan Dino Merlin, acıları yok ederek sevinçleri yaşatmaya çalışıyordu sanatıyla.
Halkın içinden bir ses
Halkından uzak, fildişi kulesinde oturan bir sanatçı değil Dino Merlin. Şehrini terk etmeyen, kültürünü reddetmeyen, dinini inkâr etmeyen birisi o. Ramazan ayında ikindi namazı öncesi Gazi Hüsrev Bey Camii’ndeki mukabeleye katılıyor, teravih namazını yine bu camide kılıyor, sahur vaktine kadar çay ocaklarında sevenleriyle sohbet ediyordu.
Bosna’nın ilk millî marşı “Jedna si jedina” şarkısıyla halkının sevgilisi olmuştu adeta. Şöyle söylüyordu şarkısında Merlin:
- “Bin yıllık memleket! Sana sadakat yemini ederim. Denzden Sava'ya. Drina'dan nehrinden Una'ya kadar.
- Teksin, biriciksin. Benim yurdum. Teksin, biriciksin Bosna ve Hersek.”
Saraybosna’da kurduğu akademi ve gruplarla eğitimlere devam eden Dino Merlin, Boşnak müziğini modernize ederek daha fazla kitleye ulaşıp, merhameti, dostluğu, İstanbul’u, Saraybosna’yı, Aliya’yı anlatmaya çalışıyor.