Gerçek Hayat Tarih - GZT

İttihatçı damar kurumadan bize hürriyet yok

İttihatçı damar kurumadan bize hürriyet yok

“Yine bir sabah ders başlamadan önce kahvesini içerken, bir gün evvel Meclis'te geçen çok harâretli bir toplantıdan bahsettim. O müzâkerelerde söz söylemek daha çok 'Hoca Efendi'lerimize düşüyordu. Mevzuun icâbı öyle idi. Ben müzâkere sırasında zabıtta bulunurken bu sükûta tahammül edemeyip, o geceki toplantımızda arkadaşlara karşı heyecanla içimi dökmüş ve harâretle tenkitte bulunmuştum. Müftîler, dersiâmlar, meşâyih, hepsi susmuştu. İnandığını her zaman olduğu gibi söylemekten çekinmeyen Erzurum Mebusu Hüseyin Avni Bey ve emsâli birkaç kişiden başka cesâretle konuşacak kimse kalmamıştı. Ben ulemâmızın bu mûtâdi sessizliğine tahammül edemediğim için üstâdın huzûrunda da aynı heyecanla konuştum. Başını önüne eğip, sol elinin yumruğunu sağ avucuna aldıktan sonra:“İşte adam onlar, Avni Beyler, Selahaddin Beyler... Bize şeytân-ı ahres derler” dedi. Bu cümle üzerine başımdan bir tas sıcak su dökülür gibi oldu. Ben sözlerimde kendisini hiç hatırımdan geçirmemiştim. Çünkü o, gerektiğinde sözünü sakınmazdı. Her ne kadar 'alenî' celselerde konuştuğu görülmedi ise de 'hafî' celselerde icap edince çok konuşmuştu. Bâhusus koskoca altı cilt Safahât'ıyla bütün memlekete karşı haykırdığını herkes bildiği hâlde, ben onu nasıl kasdedebilirdim? 'Hâşâ, sizi kasdetmiyorum' da diyemedim, bir müddet sâkit kaldık.” Mahir İz – Yılların İzi..devamı