Bir kişilik inşası olarak mutluluk
Kendi içimize dönerek, elimizde kandille düşe kalka yürüyerek edindiğimiz tecrübeyi, dış dünyaya yönelttiğimiz ilgi ve sevgi ile birleştirmek insanı kâmil bir mutluluğa sevk edecek.
Ne mutlu bir elinde kandili, tökezleyerek de olsa kendi içinde yürüyebilene.
1-9
Muhayyilemizin temel besleyicisi masallar hep aynı sonla biter : "ve sonsuza dek mutlu yaşadılar." Çünkü anlatı kaostan, engellerden, mutsuzluktan, sıkıntıdan ibarettir.
2-9
Varolmanın yükünü ölüm sırtlanır, ölüm varlığın basıncını çevreleyen bir direnç göstererek yaşamın dengesini kurar. Mutluluğu bir ideal, bir kayıp cennet olarak hep içimizde taşırız.
3-9
Anna Karenina romanının o meşhur giriş cümlesi şöyledir: "Mutlu aileler birbirine benzerler, her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır. "
4-9
Mutsuzluğumuz, kırılganlığımız kendimize özgüdür. Mutsuzluk bu denli münhasır bir şeyken artık küresel düzlemde hepimiz aynı şablon mutluluğu yaşamaya çalışıyoruz.
5-9
Mutlu olma, görünme stresi bizi kısır bir mutsuzluk döngüsüne sokuyor. Mutsuzluğun modern hastalık olarak zuhur edişi, mutsuz yahut "modu düşük" insanı bir toplum artığı kılıyor.
6-9
Lars von Trier'in röportajında dediği gibi "Mutluyum, çünkü prozac kullanıyorum." Oysa hepimiz bir mutsuzlukla yaratılmışız, öleceğini bilerek yaşıyor olmak bile bunun için yeterli.
7-9
Mutsuzluğun tetikleyici gücü sayesinde bir şeyleri değiştirebiliriz. Ancak mutsuz olursak mutlu olabiliriz.
8-9