Morelia'nın eteklerinde yer alan Santuario de Guadalupe, 1758 yılında Barok üslupta inşa ediliyor. Guadalupe Azizesi'ne adanan yapı, sade dış cephesiyle iç mekândaki süsleme yoğunluğunu dengeliyor. Ana nefi ve yan duvarları kaplayan karmaşık oymalar, altın varaklı detaylar ve canlı freskler, Barok estetiğin mekânsal etkisini güçlendiriyor. Tavan yüzeylerini saran dekoratif kompozisyonlar, ışık ve gölge oyunlarıyla iç mekâna derinlik katıyor. Kilise, yalnızca bir ibadet mekânı olarak değil, aynı zamanda görsel anlatılarla şekillenen bir tarihi bir mekan olarak öne çıkıyor. Çevresindeki pitoresk manzara, mekânın kentsel doku içindeki konumunu vurgulayarak atmosferini pekiştiriyor. Hem yerel halk hem de ziyaretçiler için önemli bir dini merkez olan Santuario de Guadalupe, mimarisiyle Barok üslubun etkileyici örneklerinden biri olmaya devam ediyor. __Santuario de Guadalupe, located on the outskirts of Morelia, was built in 1758 in the Baroque style. Dedicated to Our Lady of Guadalupe, its simple exterior balances the intensity of the interior's ornamentation. The intricate carvings, gold leaf details and vivid frescoes covering the main nave and side walls reinforce the spatial effect of the Baroque aesthetic. The decorative compositions covering the ceiling surfaces add depth to the interior with the play of light and shadow. The church stands out not only as a place of worship, but also as a historical site shaped by visual narratives. The surrounding picturesque landscape emphasises the location of the space within the urban fabric, reinforcing its atmosphere. Santuario de Guadalupe, an important religious centre for both locals and visitors, continues to be one of the impressive examples of the Baroque style with its architecture. 📸: @petruslopezSource: @architectanddesign..devamı

İBADETHANE 25Proje: HIKMAMimar: atelier masōmī & studio chaharYıl: 2018Konum: NijerHIKMA, Nijer'in Dandaji köyünde, atelier masōmī ve studio chahar iş birliğiyle hayata geçirilmiş bir dini ve seküler kompleks projesi. Bu proje, harap durumdaki eski bir caminin restore edilerek kütüphaneye dönüştürülmesi ve aynı alanda yeni bir cami inşa edilmesini içeriyor. Bu sayede, dini ve seküler alanlar bir arada bulunarak topluma kültürel ve eğitsel bir merkez sunuluyor. Restorasyon sürecinde, eski caminin orijinal duvar ustaları projeye dahil edilerek, yapının özgünlüğü korunuyor ve topluluk üyelerinin katılımı sağlanıyor. Bu süreçte, kerpiç yapının dayanıklılığını artırmak için modern teknikler kullanılıyor. İç mekânda ise geleneksel ahşap yerine metal kullanılarak, çalışma alanları, bölmeler, merdivenler ve asma kat gibi çağdaş dokunuşlar ekleniyor. Yeni inşa edilen cami, geleneksel Hausa cami düzenini modern bir yaklaşımla yorumluyor. İki bloktan ve açık hava namaz alanından oluşan yapı, günlük ibadetler, cuma namazları ve bayram kutlamaları gibi farklı etkinliklere ev sahipliği yapacak şekilde tasarlanıyor. Eski ve yeni yapıların formal yapıları arasındaki diyalog, geleneksel duvar ustaları ile inşaat ekibi arasında daha güçlü bir iş birliğine yol açıyor. HIKMA kompleksi, öğrenme, okuma, çalışma, atölye çalışmaları, oyunlar ve hizmetler için alan sunarak, topluluk için esnek ve çok amaçlı bir merkez işlevi görüyor. Ayrıca, açık hava alanları topluluk etkinliklerine veya sakin bir şekilde düşünmeye olanak tanıyacak şekilde tasarlanıyor. Bu kültürel kompleks, bölge için önemli bir topluluk merkezi olarak hizmet veriyor. 📸 James Wang, Mariama Kah..devamı

İBADETHANE 24Proje: Hadrovića CamiiMimar: ARHINGinženjeringYıl: 2024Konum: Drač, Podgoritsa, KaradağHadrovića Camii, Karadağ'ın başkenti Podgoritsa'da yer alıyor. Başkentin tarihi merkezine komşu Drač mahallesindeki caminin tasarımında bölgedeki sivil mimari doku etkili oluyor. Drač'ta iç avluya yönelen tek eğimli çatıya sahip evlerden oluşan bir konut tipolojisi bulunuyor. Caminin tasarımında tek eğimli çatı modern bir şekilde yorumlanarak içinde bulunduğu mahalleye uyum sağlaması hedefleniyor.Caminin bulunduğu konumda daha öncesinde yer alan Osmanlı döneminden kalma tarihi cami, 1956'da komünist hükümet tarafından yıkılıyor. 21. yüzyılın başında kabul edilen kentsel planda parselde yeni bir cami inşa edilmesi hedefleniyor. Yeni tasarım, geleneksel mimari formlara detaylarda yer verirken büyük ölçekte modern çizgilerden oluşuyor.Caminin ana kütlesi birbirine bağlı iki hacimden meydana geliyor. Avlu duvarları ise her iki hacmi sararak sokaktan görülebilen bir toplanma mekanı tanımlıyor. Camiyi oluşturan iki hacimden küçük olanı, anıtsal giriş kapısı ve ıslak hacimleri içeriyor. Ana hacim ise ibadet alanı olarak düzenleniyor. Her iki hacmin zemin katı erkeklere, üst katı kadınlara ayrılıyor.Kare kesitli minare, Podgoritsa'nın tarihi saat kulesinin formunu yansıtıyor. Cam külahı, hava karardığında etrafa ışık saçarak caminin varlığını vurguluyor. Cami hacmi, bölgedeki doğal taşla kaplanarak mekanla ilişkisi artırılıyor.İç mekan mümkün olduğunca sade şekilde düzenleniyor. Mihrap, minber ve kürsü; süslerden arındırılarak sade geometrik formlar olarak tasarlanıyor. Tek renk mavi halıya, tavanda asılı mavi renkli yarım küre aydınlatmalar eşlik ediyor.@arhing_inzenjering📸@photoivanov..devamı

Bab Al Salam Mescidi, 2023 yılında Umman'da, Altqadum tarafından tasarlanıyor. Umman kültür mirasını yansıtan ve ibadet alanıyla kamusal kullanımı bir araya getiren bir anlayışla şekilleniyor. Tasarım ekibi, gelenek, sürdürülebilirlik ve anıtsallık kavramlarını bütüncül bir çerçevede ele alarak projeyi kurguluyor. Erkek ve kadınlar için ayrı namaz kılma alanları, abdest mekanları ve kamusal açık alan, işlevselliği destekleyen unsurlar olarak öne çıkıyor. @altqadumMinare tasarımında uygulanan kademeli sistem, biçimsel bir çözüm sunuyor. Erkekler salonundaki 1.600 cam küreli avize, kubbe etkisini vurgulayan bir aydınlatma elemanı olarak konumlanıyor. Abdest alanında su geri dönüşüm sistemi, yerel zanaatkarlar tarafından üretilen Umman mermeri abdest koltukları, açık alanda ise doğal malzeme kullanımı tercih ediliyor. Fotoğraf: Firas Al Raisi__Bab Al Salam Masjid is being designed by Altqadum in Oman in 2023. It is shaped with an understanding that reflects Omani cultural heritage and combines worship space and public use. The design team constructs the project by considering the concepts of tradition, sustainability and monumentality in a holistic framework. Separate prayer areas for men and women, ablution spaces and public open space stand out as elements that support functionality. @altqadumThe staggered system applied in the minaret design offers a formal solution. The chandelier with 1,600 glass spheres in the men's hall is positioned as a lighting element emphasising the dome effect. In the ablution area, a water recycling system, Omani marble ablution chairs produced by local artisans, and the use of natural materials in the open area are preferred...devamı

Güney Kore'nin İncheon kentindeki Meditasyon Şapeli, Atelier Koma ve mimar Lee Eunsok tarafından tasarlanan, betonarme bir yapı. Şapel, Gangwha İlçesi kıyısındaki bir yamaçta, orman ve dağlarla çevrili, denize bakan bir noktada yer alıyor.Eğime göre teraslanan yapıda, ibadet alanlarına doğrudan ulaşım sağlayan bir giriş yolu yer alıyor. Eunsok, şapelin sade formuyla "dünyadan kopuşu ve ilahi olana yönelmeyi" simgelediğini belirtiyor.Ana ibadet alanı olan Sea Chapel'de, büyük bir yatay pencere, okyanus ve dağ manzarasını çerçeveliyor. Vitray pencereler, doğanın soyut bir yansımasını sunarken, çıplak beton duvarlara minimalist bir estetik katıyor. İkinci kattaki Closet Chapel, daha özel ibadet için tasarlanmışken, çatıdaki Sky Chapel, 360 derece panoramik manzara sunuyor. Çatıya harici bir spiral merdivenle erişim sağlanıyor.Şapelin tasarımında hem beton yüzeylerde hem de ahşap mobilyalarda minimalist bir yaklaşım benimseniyor.@atelierkoma@lee_eunseok_archi📷 Kim Yongseong, Urban Azit @mongsang._---- The Meditation Chapel in Incheon, South Korea, is a reinforced concrete structure designed by Atelier Koma and architect Lee Eunsok. The chapel is located on a hillside on the coast of Gangwha County, surrounded by forest and mountains, overlooking the sea.The structure is terraced according to the slope, with an entrance way providing direct access to the worship spaces. Eunsok states that the chapel symbolises "detachment from the world and turning towards the divine" with its simple form.In the Sea Chapel, the main worship space, a large horizontal window frames the ocean and mountain view. The stained glass windows offer an abstract reflection of nature and add a minimalist aesthetic to the exposed concrete walls. The Closet Chapel on the second floor is designed for more private worship, while the Sk…..devamı

Kolombiya'nın Ipiales kasabası yakınlarında, Guáitara Kanyonu'nun üzerinde yükselen büyüleyici Sanctuary of Las Lajas, mimarisi ve konumuyla adeta bir masal dünyasını andırıyor. 1754'te Meryem Ana'nın burada bir çobana ve kızına göründüğü rivayet ediliyor ve bu olaydan sonra bölge, Katolikler için önemli bir hac merkezi haline geliyor. Gualberto Pérez ve Lucindo Espinosa tarafından tasarlanan bugünkü gotik bazilika Las Lajas, 1916-1949 yılları arasında inşa ediliyor.Gotik tarzıyla dikkat çeken bazilika, sivri kemerleri, yüksek kuleleri ve detaylı taş işçiliğiyle Avrupa'daki katedralleri andırıyor. Yapının en dikkat çekici özelliklerinden biri, Guáitara Nehri üzerinde yer alan 30 metre yüksekliğindeki taş köprüyle vadiyi iki yakadan birleştirmesi oluyor. İç mekandaki vitray pencereler ve freskler ise, ışığın etkisiyle büyüleyici bir atmosfer oluşturuyor.Sanctuary of Las Lajas, hem manevi bir sığınak hem de mimari bir şaheser olarak ziyaretçilerine benzersiz bir deneyim sunuyor. Bazilikanın ana sunağında, Meryem Ana'nın bir kayaya çizildiği düşünülen fresk korunuyor. Hem doğanın hem de insan gücüyle şekillenen bu eşsiz yapı, Kolombiya'nın en önemli dini ve mimari sembollerinden biri oluyor. ✨📸 @hposty, @world_walkerz, Fabio Martinez..devamı

İBADETHANE 23Yapı: AutobahnkapelleMimar: Pascale Guignard, Stefan SanerYıl: 1998 Konum: Uri, İsviçre“Autobahnkapelle" (Otoyol Şapeli), mimar Pascale Guignard ve Stefan Saner tarafından tasarlanıyor. Otoyol ile Reuss nehri arasındaki dar alanda yer alan kübik şapel, bir tefekkür yeri olarak 1998'de ibadete açılıyor.Şapelin hikayesi 1984 yılında, İsviçre'nin Uri Kantonu'ndaki otoyolda bir şapel inşa edilmesi için komite kurulmasıyla başlıyor. İsviçre Konfederasyonu'nun 700. yıl dönümü olan 1991'de şapelin açılması planlanıyor. Projenin kapsamı ve tam konumu ancak 1988'de netleşiyor. Bir “tefekkür yeri" hedefiyle 1996 yılında bir proje yarışması düzenleniyor. 362 proje arasından Pascale Guignard ve Stefan Saner'in tasarımı seçiliyor.Şapelin tasarımında ilk günden itibaren yoldan geçen gezginlerin duraksayacağı, kilometre taşı olarak hatırlayacağı kapsayıcılık hedefleniyor. Mekanın her dinden ve kültürden, her türlü ziyaretçiye hizmet etmesi planlanıyor. İbadethane için kilise ve şapel gibi terimlerden kaçınılarak “tefekkür yeri" tabiri kullanılıyor. Bu bağlam bina tasarımını doğrudan etkiliyor.Mimarinin ana teması ışık ve gölgeden meydana geliyor. 10*10*10 metre ölçülerinde küp şeklindeki binanın cephelerinin her biri eş 15 kare pencereye bölünüyor. Pencerenin çift cidarının arası, yeşil şişe parçalarıyla dolduruluyor. Yeşil şişeler hem içerden hem dışardan güneşin konumuna ve görüş açısına bağlı olarak ışık oyunları oluşturuyor. Akşam vakti ise iç mekan aydınlatması, küpün içeriden parlamasını sağlıyor.20 metre uzunluğundaki avlu, çevre duvarları ve beton bankları ile gökyüzünün izlendiği korunaklı bir alan sunuyor. Merkez aksta uzanan çeşme, Reuss nehrine doğru akarak dingin atmosferi destekliyor.Beton, cam ve alüminyum; dağlar ve otoyol arasındaki sıkışmış şekilde duran binanın dışarıdan sağlam bir görü…..devamı