Kutü'l Amare savaşında neler yaşandı? Dönemin şahitleri tüm yaşananları anlattı
İngilizlerin 1. Dünya savaşında petrol bölgelerini işgal etme hevesi Kahraman Türk askerinin Kutü'l Amare'de gösterdiği üstün başarı ve fedakarlık sayesinde gerçek bir hezimete dönüştü. Peki İngiliz askeri tarihine 'büyük felaket' olarak geçen Kutü'l Amare savaşında neler yaşandı? İşte dönemin şahitlerinin anlatımıyla Kutü'l Amare'de yaşananlar...
Kutü’l Amare’deki İngiliz birliklerine yardım gönderilmesi engellendi
7 Aralık 1915 tarihinde İngilizlere yaklaşık beş ay sürecek Kutü’l-Amâre kuşatması başlamıştı. Kuşatma süresince General Townshend ve 6.Hint Tümenini kurtarmak için İngiliz Dicle Kolordusu tarafından yapılan girişimlerin hemen hepsi başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
- Albay Nurettin Bey, 8 Aralık 1915’te General Townshend’a bir mektup göndererek; “Birlikleri ile beraber teslim olmasını, Kut’ta bulunmalarının sivil halkın hayatını tehlikeye attığını, eğer teslim olmazlar ise Türk birliklerinin şehre girecekleri”, uyarısında bulundu. Ayrıca Nurettin Bey İngilizlerden teslim olmazlar ise saldırılardan zarar görmemeleri için şehir sakinlerinin Kutü’l-Amâre’den çıkartılmalarını da tavsiye etti.
İngiliz askerleri zor durumda: ‘Sargı bezi dahi yok!’
İngiltere’nin gönderdiği yardımlar Osmanlı tarafından ele geçirilince İngiliz askerleri zor durumda kaldı. Özellikle tıbbi malzemelerin eksikliği İngiliz askerlerini yıpratıyor ve kaçınılmaz son yaklaşıyordu.
Ayrıca İngiliz resmi raporlarına göre, İngilizlerin Irak seferi iyi hazırlanmamıştı. Cephane, erzak, sağlık malzemelerinin ikmal işleri çok acemice yapılmış, gerek İngiliz, gerekse de Hintli askerler kötü sağlık şartlarından birçok dizanteri, tifüs gibi birçok bulaşıcı hastalıkla mücadele etmek zorunda kalmıştı.
- İngiliz Times Gazetesinde bu durumu şöyle yazdı: ‘Dicle ile Fırat arasındaki sahne-i harekattan pek acı şikayetler aldık. Bilhassa Hükümet-i Hindiyye memurlarından pek ziyade şikâyet ediyorlar. İhtiyacat-ı harbiyyenin teşkilatı ve tedariki mesuliyeti hususunda memurin-i Hindiyye, Londra Harbiye Nezareti’yle müşterektir. Bize vaki olan ihbar ve şikayat, sıhhiyenin tamamiyle iflas eylediğini isbat ediyor. Ağır mecruh zabitler ve askerler iki üç gün bakılmaksızın kalmaktadır. Mecruhların yaraları ancak iki üç gün sonra tedavi-i iptidaiye nail olmaktadır. Dicle’den aşağı inen vapurlar mecruhlar ile dolu bulunmaktadır. Bombay’a gelen mecruhların ahvali son derecede fenadır. Bardaktan boşanırcasına yağmakta olan yağmurlardan yaralar tefessüh etmektedir. Bu ahval-i fecianın bütün mesuliyeti Hindistan İdare-i Sıhhiyesi’ne aid bulunur. Bilhassa Irak muharebatının safahat-ı ahiresi Hint İdare-i Sıhhiyesi’ni büsbütün ezmiştir.’
‘Günde 20 at kesiyorduk’
Osmanlı ordusunun kusursuz kuşatma hamlesi sonucu İngilizler çok zor günler yaşıyordu. Hatta Kutü’l Amare’de savaşan bir İngiliz asker yiyecek-içecek bulamadıkları için yaşadıkları açlığı ve günde 20 at kesip yediklerini anlatıyordu.
- İngiliz askerlerinden Lan Martin yazdığı mektuplardan birinde: “İlk atı yaklaşık 3 hafta önce kestik. O günden beri günde 20 tane kesiyoruz. Etimiz vardı ama et değildi. At kıyması, çömlekte pişmiş at çorbası, tıka basa at eti. İngiliz askerleri katır veya at eti yemeyi reddeden Hint taburlarından daha iyi dayanıyor, ancak sanırım bu durum uzun sürmeyecek” diye yazıyordu.
İngiliz komutan çaresiz: Tüm askerlerim ölecek!
- General Townshend gelinen son noktayı anılarında şu satırlarla ifade etmekteydi: “Sonuç şundan ibaret olmuştu: Tamamıyla arzum dışında 26 Nisan 1916’da, elimde dayanacak bir peksimet bile kalmadığını ve Halil Paşa’nın erzakımın tamamıyla tükendiğini bildiğini takdir ederek, onunla görüşmelere başlamaya mecbur olmuştum. Şimdi her gün 20 kişi açlıktan ölmekteydi. Kurtarma Kuvveti Kumandanının görüşmeler için en uygun kişi olduğu fikrindeydim. O tehditlerde bulunabilirdi. Ben erzaka sahip bulunmuş olsaydım, görüşme yapmaya kesinlikle meyilli bulunmayacaktım. Çünkü bu hareket benim görevim değildi. Fakat ben hemen erzak sağlanması mecburiyetindeydim. Aksi takdirde bütün askerlerim düşüp öleceklerdi.”
‘Osmanlının büyük zaferi 29 Nisan 1916’
General Townshend, İngiliz Karargâhı’na gönderdiği telgrafla onay aldıktan sonra ordusuyla birlikte 29 Nisan 1916’da kayıtsız şartsız teslim oldu. Kutü’l-Amâre Kuşatması’nda 30.000 İngiliz askeri hayatını kaybetmiş, 5’i general, 481’i subay olmak üzere 13.309 kişi esir alınmıştı.
1. Dünya savaşında alınan bu büyük zafer sonrası 29 Nisan Kut bayramı olarak ilan edilmişti.
29 Nisan 1916 saat 14: 30 civarında Kutü’l-Amâre’deki Hükûmet Konağı’na Türk bayrağı çekmiş ve Bölük Komutanı Yüzbaşı Sami Bey, General Townshend ve diğer generalleri teslim almıştı.
Teslim olan bir komutan ve asker olarak General Townshend, kılıç ve iki tabancasını Halil Paşaya teslim etmiş, ancak Halil Paşa; “Uzun zaman şan ve şerefle kullanılan bu silahlar gene sahibine aittir” diyerek, silah ve kılıcı teslim almayı kabul etmemişti. Bu tavır Osmanlı ordusunun komutanlarının ahlaki değerlerinin ne kadar yüksek olduğununda bir göstegesi olmuştu.
- Tercüman-ı Hakikat Gazetesi zaferi tüm yurda şu aktardı: “İngilizlerin Tarihi En Büyük Felaketi” “Kutü’l-Amare’de mahsur bulunan 13000 mevcutlu General Townshend ordusunun bugün esir-i harb olarak teslim alınmaya başlandığı Başkumandanlık Vekalet-i Celilesi’nden işar olmağla ahali-i muhteremeye ilan olunur. Türk ordusu bugün Osmanlı bayrağını yine yeni bir şan ve şerefle ila etti. Birkaç günden beri İngiliz menabiinden gelen haberlerde İngilizlerin memleketleri efkâr-ı umumiyyesini Kutü’l-Amare’nin sukutuna hazırlandıklarını ihsas ediyordu. İngilizlerin korktuğu ve bizim büyük bir atşanla beklediğimiz bu akıbet nihayet tahakkuk etti. Ve Çanakkale’de Türk süngüsünün acısını çeken İngilizler bu defa da Irak’ta yine aynı elemi fakat bu defa daha vasi bir mikyasda his ettiler. Yekdiğerini takib eden bu hezimetler artık İngiliz necm-i ikbalinin sönmek üzere olduğunu gösteriyor.”
İngiliz asker: ‘Değersiz bir zavallı gibiydik’
Kut-ül Amare’de esir düşen İngiliz askerleri yıllar sonra yazdıkları hatıralarında yaşadıkları hezimeti anlattılar. Yaşadığı hezimeti hiçbir zaman unutmayan General Townshend hatıralarında “İngiltere Hükümeti bana bir ay dayandığım takdirde kurtarılacağımı vaat etmişti, ben beş ay dayandım ve fakat ne yazık ki verilen söz tutulmadı… Kut-ül-Amare ve Cehennem eğer benim olsaydı, herhalde Kut-ül Amare’yi satar, Cehennemi muhafaza ederdim” diye yazdı.
Halil Paşa’nın Kut’ül Amare zaferi sonrası ordusuna seslenişi!
- “Orduma!
- Arslanlar!
- Bugün Türklere şeref, şan, İngilizlere kara meydan olan şu kızgın toprakların güneşli havasında şehitlerimizin ruhu şad ve bundan uçuşuyorlar. Hepinizin pak alınlarınızdan öperek, hepinizi tebrik ederim. Bize 200 yıldan beri tarihimizde okunmayan bir vakayı kaydettiren Allah’a hamd ve şükürler olsun. Allah’ın azametine bakınız ki, 1500 senelik İngiliz tarihine böyle bir vakayı ilk defa sizin süngülerinizle yazdırdı. Ordum, gerek Kut karşısında ve gerekse Kut'u kurtarmak isteyenler karşısında 300’den fazla zabiti ile 10.000 erini şehit ve yaralı verdi. Fakat buna karşılık bugün İngiliz ordusundan bugün burada 5’i general, 481’i subay olmak üzere 13.309 kişi esir alındı. Bunları kurtarmaya gelen İngiliz ordusunun ise bugüne kadar zayiatı 30.000 kişidir. Türk sebatının İngiliz inadını kırdığı bu harpte birinci vaka Çanakkale’de, ikinci vaka da burada geçti. Bugüne Kut Bayramı adını veriyorum. Ordumun her ferdi, her yıl bu günü kutlarken, şehitlerimize Yasinler, Tebarekeler, Fatihalar okusunlar”
Halil Paşa’nın da belirttiği gibi Kut’ül Amare Zaferi, I. Dünya Savaşı devam ederken, Türk ordusunun zor şarlar ve imkansızlıklar içerisinde düşman karşısında gösterdiği büyük özveri ve kahramanlığın ifadesidir.