Adab-ı Muaşere Haberleri

5 Sonuç bulundu.
Kanallar
Kaynaklar
Yazarlar

Âdâb-ı muâşereti hak edenler ve hak etmeyenler

  • Nihayet
  • Sorular/Sorunlar
  • db-i-musereti-hak-edenler-ve-hak-etmeyenler

Ahmed Midhat, Lütfi Simavi ve Mehmed Emin gibi dönemin önde gelen bazı âdâb-ı muâşeret yazarları insana mevki, statü ve servetine göre muamelede bulunmayı ve saygı göstermeyi eleştirmişler ve alafranga âdâb-ı muâşeretin yüzeyselliğini ve ahlaktan yoksunluğunu sık sık dile getirmişlerdir.

Ladies first: Erkekler yarım adım önden

  • Nihayet
  • Sorular/Sorunlar
  • ladies-first-erkekler-yarim-adim-onden

Kadına özel ve ayrıcalıklı davranmayı gerektiren alafranga muaşeret anlayışı esasında erkek ve kadının birlikte bulunduğu her ortamda kadını âdeta erkeğin tamamlayıcı aksesuarı olarak görmekte, en sıradan işlerde dahi kadını erkeğin karşısında zayıf ve yardıma muhtaç olarak kabul etmekteydi.

Lañgoz

  • Nihayet
  • Sorular/Sorunlar
  • lagoz

Babam, anlayışsız, laftan sözden anlamayan, kaba saba kimselere çok sinir olur, onlar için “lañgoz” tabirini kullanırdı. Benim merak ettiğim, çok değil, topu topu iki, bilemediniz üç nesli ihtiva eden bir süreçte, nasıl oldu da bu kadar lañgozlaştık?

Adab-ı muaşeret: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e "medenileşme" serüveni
  • Nihayet
  • Sorular/Sorunlar
  • adab-i-muaseret-osmanlidan-cumhuriyete-medenilesme-seruveni

Yeni muaşeret anlayışı herkesi kapsadığı gibi hayatın sadece belirli alanlarını değil her anını kapsıyordu. Safveti Ziya’ya göre adab-ı muaşereti salonlara, balolara ve müsamerelere münhasır zannetmek hataydı. Medeni hayatta terbiyeli adamların günlük münasebetleri, konuşmaları, hareket tarzları önceden belirlenmiş, her yerde ne suretle davranması gerektiği kararlaştırılmış ve bir nizam tesis edilmişti.

Âdâb-ı muâşeret okuma önerileri
  • Nihayet
  • Okuma Önerileri
  • db-i-museret-okuma-onerileri

Alafranga Halleri, âdâb-ı muâşeret kitaplarının kaynak olarak kullanılması konusunda da literatüre önemli katkılar sunuyor. Yazar, Osmanlı âdâb-ı muâşeret literatürünü on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren yaşanan hızlı değişim ve dönüşümün hem bir sonucu hem de bu değişim ve dönüşüme ivme katan bir unsur olarak ele alıyor ve bu yönüyle literatürün çok boyutlu ve refleksif özelliğine dikkat çekiyor.