İki tokada şoför oldum

O günlerde ben ikinci tokadı yedim babamdan. Babamdan başka tokat yemedim.
O günlerde ben ikinci tokadı yedim babamdan. Babamdan başka tokat yemedim.

Ben de şoförlüğü usta elinde belledim. Benim ustam babamdı. Bizim her zaman kapı önünde selamet bir yere park edilmiş bir ağır vasıtamız vardı. Ben o kamyonların duruşuna hastaydım. Okula gitmek konusunda benim de sancılarım var idi. “Sevemedim kara gözlüm.” diyor ya ben de öyleydim.

Şoförlük öğrenmek şimdi ne kolay. Bir kursa gidiyorsun. Hocalar sıra sıra dizilmişler sana bir şey belletelim diye bekleşiyorlar. Sen de azıcık gayrete gelirsen al sana ehliyet. “Efendim ehliyet araba sürmez.” diyenler olabilir. Bugün ehliyeti alan yarın araç da sürer hiç merak edilmesin. Ama bizim zamanımızda şoför olacağım demek, “Ben bu işten ekmek yiyeceğim” demek idi. Şoför olmaya karar vermiş çocuk için evvela lazım olan şey iyi bir usta bulmaktı. Her anne baba çocuğunun okumayıp da direksiyona oturmasına razı olmazdı.

Şoför olmaya karar vermiş çocuk için evvela lazım olan şey iyi bir usta bulmaktı. Her anne baba çocuğunun okumayıp da direksiyona oturmasına razı olmazdı.


Çocukla konuşulur, hatırlı kimseler araya girer, çocuğu okulda bir sıkıştıran mı var diye araştırılır ve sonunda anlaşılır ki çocuğun okumama sebebi çok aşikârdır; tembellik. Tembel olan adama ne yapsan boş. Adam bilmediğinden değil, tembelliğinden haylazlık ediyor. Eh o zaman verin bir ustaya şoför olsun sabahın ayazını, gecenin rüzgârını yesin de aklı başına gelsin, denir.

Çocuk o hevesle arabaya kurulur. Ustasının her işine koşar. Ustasının ağzının içine bakar. Her zaman hayret etmişimdir. Bu çocuklara okulda iki satır yazıyı bellemek ağır gelir de burada nasıl olur da ustasının her dediğine koşar, icabında kötü söz duyar, tokat yer ama burayı okula tercih eder. Bu merakıma makul cevap veren bulamadım hâlâ...

Ben de şoförlüğü usta elinde belledim. Benim ustam babamdı.
Ben de şoförlüğü usta elinde belledim. Benim ustam babamdı.

Ben de şoförlüğü usta elinde belledim. Benim ustam babamdı. Bizim her zaman kapı önünde selamet bir yere park edilmiş bir ağır vasıtamız vardı. Ben o kamyonların duruşuna hastaydım. Okula gitmek konusunda benim de sancılarım var idi. “Sevemedim kara gözlüm.” diyor ya ben de öyleydim. Sevmemiştim okulu.

  • Babam okul yolundan bana ekmek çıkmayacağını anladığında bana ilk tokadını vurdu. Ben niye vurdun der gibi bakınca. “Bu günü unutma. Okuldan zinciri kırdın geldin benim yanıma ‘şoför olacağım’ diyorsun. Bu gün çıraklıkta ilk günün haydi bakalım öp elimi.” dedi.

Sonra başladık beraberce yola gitmeye. Ben çoğu zaman haşlanmış patates gibi dağılırdım. Ama insanın babası aynı zamanda ustası olunca böyle küçük kaçamaklara hakkı oluyor herhâlde. Mola verilince benim kamyonun eksiğine gediğine bakmam lazımken ben koşarak yemek masasına otururdum.

Babam yalandan kızardı. “Bu nasıl çıraklıkmış? Ustadan evvel oturmak olur mu masaya?” derdi. Bense çorbaya kaşık sallamakla meşguldüm... Böyle epeyce bir zaman yol aldık. İlk defa direksiyonun başına tenha bir yolda geçtim. Kalbim o gün kuş olup uçmadı ya hâlâ şaşarım. Ellerim titriyordu. “Usul usul gidersen bir şey olmaz. Şoförlük yavaş gidebilmektir. Sabretmeyi bellemektir. Acele giden ecele gider.” sözleri hâlâ kulaklarımdadır. Böylelikle alıştım artık tenha yerlerde alıyorum kamyonu. Kral gibi oluyorum direksiyona geçince.

O zamanlar da Kadir Abimiz ile Türkan Ablamız Selvi Boylum Al Yazmalım’ı çekmişler. Ortalık kırılıyor.
O zamanlar da Kadir Abimiz ile Türkan Ablamız Selvi Boylum Al Yazmalım’ı çekmişler. Ortalık kırılıyor.

O zamanlar da Kadir Abimiz ile Türkan Ablamız Selvi Boylum Al Yazmalım’ı çekmişler. Ortalık kırılıyor. Ben “...Kamyona ad koyalım, yazı yazdıralım.” diyorum babam gülüyor, “...Oldu olacak sen de Kadir İnanır ol gitsin.” diyor. O günlerde ben ikinci tokadı yedim babamdan. Direksiyondayım, bayır aşağı iniyoruz.

Enseme bir tokat geldi ki acısı hâlâ ensemdedir. Neden yedik bu tokadı dememe kalmadan babam açıkladı. “Yokuş aşağı giderken gaza basılmaz!” Babamdan başka tokat yemedim. Yani ben iki tokat yiyerek şoför oldum. Ama şoför arkadaşlarım ustalarından epeyce tokat yediler. Dedim ya benim hem ustam hem babam bana sanat belletiyordu. Şimdikiler için şoförlük sanat değil tabii anlıyorum her şey çok değişti. Şoförlükten ekmek yemek.