Aşk yolcusunun hikmetleri: Hoca Ahmet Yesevî ve Divan-ı Hikmet
Hoca Ahmed Yesevî'ye ait bütün hikmetleri içine alan tam ve güvenilir bir nüshasının henüz elimizde olmadığı Divan-ı Hikmet'te Hoca Ahmet Yesevî'nin ilk amacının İslam dinine yeni girmiş ya da İslam'ı daha kabul etmemiş Türk topluluklarına İslam'ın ahkâmını ve akidesini öğretmek olduğu söylenebilir. Yesevî, bu amacını hece vezniyle söylenmiş şiirler aracılığıyla tasavvufun incelikleri, tarikatın adap ve erkânını telkin ederek, herhangi bir sanat endişesi taşımadan sade ve öğretici bir şekilde gerçekleştirmektedir.
Türk edebiyatı tarihinde ilk Türk mutasavvıf olarak nitelenen, Hz. Türkistan şeklinde de anılan Hoca Ahmed Yesevî'nin bazı sözleri ve manzum sohbetlerini içeren Divan-ı Hikmet, bugün "dört kapı-kırk makam" olarak da özetlenen ve Sünnilik harici düşüncelerden arınmış dini umdeleri tasavvufi bir neş'e ile yoğurarak bize aktaran bir maarifi bize aktarmaktadır.
Hoca Ahmet Yesevî'nin Divan-ı Hikmet'inde "zaman ile mekânı, insan ile evreni metafizik bir bütünlük içinde ele aldığını vurgulayan İbrahim Kalın, onun "zahir ile batının, mana ile suretin, hüküm ile hikmetin ancak doğru bir ontolojik ve epistemik çerçevede ele alındığı zaman insanı hakikate ve kurtuluşa ulaştırabileceğini" söylediğini vurgular.
Tasavvufun bilinen şeriat-tarikat-marifet ve hakikat basamaklandırmasını gerekçelendiren, bu basamakların her birinin bir öncekini gerektirdiğini vurgulayan, onlardan herhangi birinin olmaması durumunda diğerinin de olamayacağını ifade eden bir maariftir bu. Hoca Ahmet Yesevî için Türklerin manevi hayatına uzunca bir süre hâkim olan düşüncelerin asıl kaynağı, Karahanlılar döneminden günümüze dek uzanan tarihsel süreçte Türk diliyle kaleme alınmış ve böylelikle dilin de zenginleşmesine katkıda bulunmuş bir kişilik nitelemesi yapılabilir. Hayatı hakkında ünlü Türkiyatçı Fuat Köprülü'nün anlatımlarının öne çıktığı Hoca Ahmet Yesevî'nin, babası haricinde Arslan Baba'dan eğitim ve irşad aldığı ve daha sonra Yusuf el-Hemedani'ye mürid olduğu aktarılır.
Genelde fütüvvet ve melamet vasfıyla öne çıkan Horasan tasavvuf kültürünün etkisi altındaki bir coğrafyada yetişen Hoca Ahmed Yesevî'nin, Yusuf el-Hemedani'den kaynaklanan iki büyük tasavvufi geleneğin birinin, yani Yesevîliğin başlatıcısı kabul edilir. Diğer gelenek bilindiği gibi sonradan Nakşibendilik olarak anılmaya başlanacak olan Hacegân geleneğidir. Yüz binden fazla müridi olduğundan bahsedilen Yesevî'nin bu müridleri aracılığıyla Orta Asya'dan Anadolu'ya geniş bir coğrafyanın dinî-kültürel iklimini de etkilediği, Anadolu'da 11 ila 12. yüzyılda yurt tutmaya başlayan Oğuz ve Türkmen boylarının ekserisinin de bu etkilerle yoğrulduğu düşünülür. Mürşidi Yusuf el-Hemedani gibi kuvvetli bir Hanefi âlimi olduğu, Ehli Sünnet akidesini Ehli Beyt sevgisiyle birlikte tasavvufi bir ufuk içinde Türklere benimsetmeyi şiar edindiğini vurgulamak gereklidir. Ahmet Yesevî'nin Anadolu'daki etkisini örneklemeye belki de onun
"Aşkıng kıldı şeydâ meni, cümle âlem bildi meni, Kaygum sensin tüni küni, menge sen ok kereksen"
dizeleriyle, Yunus Emre'ye ait olduğu bilinen;
"Aşkın aldı benden beni, bana seni gerek seni, Ben yanarım dünü günü, bana seni gerek seni"
dizeleri arasındaki örtüşme yeterli gelecektir.
Hoca Ahmed Yesevî'ye ait bütün hikmetleri içine alan tam ve güvenilir bir nüshasının henüz elimizde olmadığı Divan-ı Hikmet'te Hoca Ahmet Yesevî'nin ilk amacının İslam dinine yeni girmiş ya da İslam'ı daha kabul etmemiş Türk topluluklarına İslam'ın ahkâmını ve akidesini öğretmek olduğu söylenebilir.
Yesevî, bu amacını hece vezniyle söylenmiş şiirler aracılığıyla tasavvufun incelikleri, tarikatın adap ve erkânını telkin ederek, herhangi bir sanat endişesi taşımadan sade ve öğretici bir şekilde gerçekleştirmektedir. Fuat Köprülü'ye kalırsa Hoca Ahmed Yesevî'nin hikmetlerinde iki esas unsur ağırlık kazanır. Bunlardan ilki İslam, yani dini-tasavvufi boyut iken ikincisi milli yani Türklerin eski edebiyatından kaynaklanan boyuttur. Dini-tasavvufi boyut hikmetlerin muhtevasında kendini duyururken, şekil ve vezinde de Türklerin Müslüman olmazdan önceki edebiyatının etkileri yoğun bir biçimde hissedilir.
Yüz binden fazla müridi olduğundan bahsedilen Yesevî'nin bu müridleri aracılığıyla Orta Asya'dan Anadolu'ya geniş bir coğrafyanın dinî-kültürel iklimini de etkilediği, Anadolu'da 11 ila 12. yüzyılda yurt tutmaya başlayan Oğuz ve Türkmen boylarının ekserisinin de bu etkilerle yoğrulduğu düşünülür.
Divan-ı Hikmet'in önemlice bir bölümü beş-yirmi beş arasında değişen dörtlüklerden ibarettir, bu dörtlüklerdeki kafiye düzeni koşmaya benzer.
Hikmetlerin bir bölümünde de gazel tarzı kullanılır. Türkistan'da halk arasında çok sevilen ve yaygın bir biçimde kullanılan yedili (4+3=7) ve on ikili (4+4+4=12) ölçü, gazel tarzındaki manzumelerde ise on dörtlü (7+7=14) ölçüsü kullanılır. Seçilen bu vezinlere bakarsak Yesevî'nin devrinin ortak zevkine uyarak, dört dizeden ve sadece dördüncü dizelerin aralarında kafiyeli olduğu muhtelif kıt'aların oluşturduğu destan tarzını kullandığı görülür. Bu destanlarda her kıtadaki dördüncü dizelerin ya tekrar edilmesi ya da aralarında kafiyeli olması onların genelde dinî toplantılarda okunmak üzere yazıldığı izlenimini de vermektedir.
Aşksızların imanı var mıdır?
Hoca Ahmet Yesevî'nin Divan-ı Hikmet'inde "zaman ile mekânı, insan ile evreni metafizik bir bütünlük içinde ele aldığını vurgulayan İbrahim Kalın, onun "zahir ile batının, mana ile suretin, hüküm ile hikmetin ancak doğru bir ontolojik ve epistemik çerçevede ele alındığı zaman insanı hakikate ve kurtuluşa ulaştırabileceğini" söylediğini vurgular. Divan-ı Hikmet'in en çok üzerinde durduğu konu elbette tasavvufi aşk anlayışıdır. "Aşksızların imanı yok ey dostlar…" diyen Yesevî,
- "Aşkı değse yakıp yıkar canı, teni Aşkı değse viran eder kibri, benliği Aşk olmasa kimse tanıyamaz Mevlam seni Her ne yapsan, âşık eyle beni ey Rabbim Aşk pazarı ulu pazar, orada ticaret haram Âşıklara senden başka şeyler için kavga haram Aşk yoluna girenlere dünya haram Her ne yapsan, âşık eyle beni ey Rabbim" dizeleriyle de tasavvufi aşk anlayışını örnekler. Yer yer "Hikmetlerimi dertsizlere okumayın Paha biçilmez cevherimi cahillere satmayın Yesevî hikmetlerinin kıymetini bilin Aşk küpünden bir katre mey tadın"
şeklinde aşk derdinden yana nasipsizlere öğütlerinin herhangi bir fayda vermeyeceğini hatırlatan Ahmet Yesevî'nin tarihsel etkisinin bir belgesidir Divan-ı Hikmet.
(Divan-Hikmet, haz. Mehmet Mahur Tulum, Ketebe Yayınları, 2019)
Kebikeç
Yeseviliğin tarihsel etkileri
Ahmet Yesevî'nin hayatı, eserleri, fikirleri ve etkileri hakkında detaylı bilgiler içeren makalelerden yapılmış bir derleme Necdet Tosun'un editörlüğünde hazırlanmış Seçme Makaleler. Makalelerde Yesevîliğin Orta Asya'dan Balkanlar'a dek uzanan etki sahasına ilişkin bilgilerin yanısıra Divan-ı Hikmet'in çeşitli nüshalarına dair de bilgiler de yer alıyor.
Ayrıca Yesevîlik, Melametîlik, Kalenderîlik ve Vefaîlik üzerinden Anadolu tasavvufunun kökenini tartışan Ahmet T. Karamustafa'nın makalesinin de ele aldığı konu bakımından son derece dikkate değer olduğunu söylemeli.
(Seçme Makaleler, ed. Necdet Tosun, Ahmet Yesevî Üniversitesi, 2012)
Divan-ı Hikmet üzredir sohbetimiz
UNESCO tarafından vefatının 850. yıldönümü dolayısıyla "Hoca Ahmet Yesevî Yılı" ilan edilen 2017'de Ahmet Yesevî Üniversitesi tarafından tertip edilen "Divan-ı Hikmet Sohbetleri" adlı programlarda yapılan sohbetlerin yine aynı üniversite tarafından kitaplaştırılmış hâli.
Kitapta İbrahim Kalın, Mahmud Erol Kılıç, Beşir Ayvazoğlu, İhsan Fazlıoğlu, Mustafa Kara, Mustafa Tatcı, Bilal Kemikli Mehmet Demirci, Hayati Bice, Zülfikar Güngör, Mehmet Akkuş, Süleyman Uludağ, Ali Yılmaz, Prof. Dr. Necdet Tosun, Bayram Ali Çetinkaya ve Cengiz Gündoğdu'nun sohbetleri yer alıyor. Divan-ı Hikmet'e dayalı yapılan bu sohbetlerde eserin farklı bir yönü açımlanıyor.
(Divan-ı Hikmet Sohbetleri, haz. Zülfikar Güngör, Ahmet Yesevî Üniversitesi, 2018)
Türkistan'ın 900 yıllık Pir'i
Hayatı hakkındaki bilgilerimizin büyük bir kısmı menkıbelerle örülmüş tarihsel bir şahsiyettir Hoca Ahmet Yesevî. Hayatının menkıbelerle iç içe aktarımı esasen onun önder kişiliğine de dolaylı olarak işaret eder.
UNESCO tarafından 2017'de ilan edilen Hoca Ahmet Yesevî yılı dolayısıyla hazırlanan bir eser Pir-i Türkistan Hoca Ahmet Yesevî. Onu hayatı, düşünceleri ve etkileriyle tanıtmayı, günümüz insanıyla buluşturmayı amaçlayan eser önder bir kişiliğe sahip, hikmetleri Orta Asya'dan Anadolu'ya kadar geniş bir coğrafyada etkili olmuş Hoca Ahmet Yesevî'yi ve eserini tanımaya, anlamaya, etkilerini kavramaya yönelik iyi bir giriş kitabı.
(Pir-i Türkistan Hoca Ahmet Yesevî, haz. Komisyon, DİB, 2017)