Basit, yalın ve akıcı çizgiler: Art Deco

MERVE DOĞAN
Abone Ol

1925'ten 40'lara kadar devam eden uluslararası tasarım hareketi Art Deco; geometrik stilize formları insan yapımı malzemelerle bir araya getiriyor. Bu hareket; dekoratif sanat, iç mimari, mobilya, tekstil, moda, mücevher, endüstriyel tasarım alanlarıyla birlikte uygulamalı mimari ve güzel sanatlar da dahil olmak üzere her türlü sanat kolunu bünyesinde barındırıyor.

Tarihi

Art Deco tarzı, 1920'lerin başında Paris'te görülmeye başlar. Ancak ilk resmi çıkışını 1925'te Paris’te düzenlenen Exposition Internationale des Arts Decoratifs et Industriels Modernes’te (Uluslararası Çağdaş Dekoratif ve Endüstriyel Sanatlar Sergisi) yapar. Sergide, gelecek vaat eden birkaç genç tasarımcının çalışmaları sergilenir. Böylece Art Deco, Batı Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nde de önemli bir tasarım stiline dönüşür.

Art Deco, tasarımı modaya dönüştüren modernizmi temsil eder. Ürün yelpazesinde hem bireysel olarak hazırlanmış lüks eşyalar hem de seri üretilen eşyalar yer alır. Ancak her iki durumda da amaç, zenginlik ve sofistike bir tutum sergileyen şık ve geleneksel karşıtı bir zarafet oluşturmaktan geçer.

1925 Uluslararası Çağdaş,Dekoratif ve Endüstriyel Sanatlar Sergisi'nden Hôtel du Collectionneur Salonu.

Art Deco, kübizmin geometrik şekillerini, konstrüktivizmin ve fütürizmin makine tarzı formlarını ve Art Nouveau'nun birleştirici yaklaşımını içerir. Art Deco, Aztek ve Mısır sanatının yanı sıra klasik antik dönemden de izler taşır ancak Art Deco’nun felsefi bir temeli yoktur, tamamen dekoratiftir.

Dünyanın dört bir yanındaki mimarlar ve tasarımcılar tarafından benimsenen Art Deco tarzı, ‘Kükreyen Yirmili Yıllar’dan, 1930'ların başındaki Büyük Buhran ve İkinci Dünya Savaşı'na kadar yayılır. 30'ların sonlarında ve 40'ların başlarında, savaş zamanı kemer sıkma politikalarıyla beraber fazla şatafatlı ve gösterişli görülmeye başlar. Böylece popülaritesinde bir düşüş yaşanır ve ardından hızla modası geçer. Art Deco'ya olan ilginin tekrar canlanması 1960'lara dayanır. Ardından grafik tasarıma artan ilgiye paralel olarak 1980'lerde yeniden başlar.

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki 1924'ten kalma en eski Art Deco yapısı, Amerikan Radyatör Binası.

Akımın Özellikleri

Art Nouveau'nun akışkan motiflerine keskin bir zıtlık oluşturan malzeme seçimleriyle Art Deco mimarisi; bilimsel ilerlemeyi ve bunun sonucunda ticaretin ve teknolojinin yükselişini temsil eder. Modern ve zengin bir stil ile birlikte Art Deco tasarımları; özellikle sinemaların iç mekanları, Queen Mary gibi transatlantik yolcu gemileri ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki tren istasyonlarının mimarisi için uygun hale gelir.

Art Deco'nun yapısı, matematiksel geometrik şekiller üzerine kurulur. Makine çağı ile birlikte tasarımlar modernize edilir. Özellikle Art Deco tasarımları yamuk, zikzak ve üçgen şekiller, köşeli çift ayraç desenleri, kademeli formlar, süpürme eğrileri ve güneş patlaması motifleriyle karakterize edilir. Alüminyum, paslanmaz çelik, plastik, cila ve kakma ahşap gibi dönemin yeni malzemeleri yapılarda çokça görülür. Art Deco, kalıplanmış cam, boynuz ve fildişi gibi yüksek kaliteli Art Nouveau malzemelerini kullanmaya devam ederken köpekbalığı derisi ve zebra derisi gibi egzotik ürünler de tercih eder.

Sutter Binası, San Francisco.

Mimaride Art Deco, klasik düzenlilik olmaksızın Neoklasizmin simetrisine ve sadeliğine dönülmesinin gerektiğinin de sinyallerini verir. Art Deco mimari tasarım stili İngiltere, İspanya, Küba, Endonezya, Filipinler, Arjantin, Romanya, Avustralya, Yeni Zelanda, Hindistan ve Brezilya gibi çok çeşitli ülkelerdeki mimarlar tarafından benimsenir.

Paramount Tiyatro Binası, Oakland, Kalifornia, 1929.

Art Deco’da basit, temiz şekiller tercih edilmesi ve sıklıkla insan yapımı maddeler (plastikler, özellikle bakalit; vita-cam; ve betonarme) içeren pahalı malzemeler kullanılması, onu diğer akımlardan farklı kılar.

Yusufçuk korsaj süsü, 1897–98.

René Lalique tarafından tasarlanan altın, mine, krisopraz, ay taşları ve elmastan yapılmış yusufçuk korsaj süsü, Gulbenkian Müzesi’nde sergileniyor.

Art Deco’daki karakteristik motifler; geleneksel formların tümünde olan kadın figürleri, hayvanlar, yapraklar ve güneş ışınlarını içerir.

Ballets Russes için Leon Bakst tarafından tasarlanan kostüm, 1912.

Akımın Görsel Sanatlardaki Öncü İsimleri

Art Deco stili, resim ve heykelde nadiren uygulanmasına rağmen, 20. yüzyıl ressamlarının aerodinamik formlarında da görülebiliyor. Bu tür sanatçılar arasında, Ressam Tamara de Lempicka’nın The Musician (1929) ile Self-Portrait in a Green Bugatti (1925) yağlı boya tabloları; Heykeltıraş Paul Manship’in Yaldızlı Bronz Heykeli Prometheus (1933) örnek verilebilir.

The Self-Portrait in the Green Bugatti, 1929.

Cassandre olarak bilinen Ukrayna doğumlu Fransız afiş sanatçısı Adolphe Jean-Marie Mouron ise 1925 Paris Expo'da, afiş tasarımı için Grand Prix'i kazanan en iyi Art Deco Grafik Sanatçısı seçilir.

Art Deco tarzı ağırlıklı olarak yapılarda ve ticari alanlarda kullanılıyor. Bu nedenle, Art Deco tarzında inşa edilmiş çok fazla ev bulunmuyor. Akım, son 100 yılın en kalıcı stilleri arasında yer alıyor. Zamanla New York Radio City Music Hall veya Paris'teki Palais de Tokyo gibi kurumlar, Art Deco ikonları haline geliyor. Bununla birlikte, yazı tiplerinden tuzluklara kadar daha küçük ve daha günlük unsurlar da genellikle bu çağdaş tarz etrafında şekillendiriliyor.