Zanzibar'ın baharat bahçeleri
Geçmişten bugüne baharat adası olarak anılan Zanzibar takımadalarında ilk baharat üretimi 1800’lü yıllarda başlamış. Umman Sultanı’nın zencefil üretilmesi emrini vermesi üzerine başlayan bu süreç günümüzde adanın dünyanın en büyük baharat üreticisi haline gelmesini sağlamış. Aynı yıllarda karanfil üretiminin artması ile birlikte ekonomisi hızla gelişmiş ve ada deniz ticareti ile daha da büyümüş.
Unguja ve Pemba
Aslında Zanzibar iki büyük ada ve yaklaşık 40 kadar adacığa verilen isim. Ancak turizmin gelişmesi ile birlikte daha turistik olan Unguja Adası Zanzibar olarak anılmaya başlanmış. Günümüzde Zanzibar dendiğinde sadece bu ada kast ediliyor. Zanzibar turistik olması, nüfusunun daha kalabalık olması ve coğrafi koşulları sebebiyle Pemba’dan ayrılıyor. Her ne kadar Zanzibar’da ciddi miktarda baharat yetiştirilse de daha çok baharat bahçeleri şeklinde turistlere hitap ediyor. Oysa Pemba Adası sakinliği, tepelik ve verimli toprakları sebebiyle adanın baharat üretiminin % 75’ini karşılıyor. Anlayacağınız baharat ticareti yapıyorsanız Pemba’ya, turist olarak gelmişseniz bir de baharat bahçesi görelim diyorsanız Zanzibar’a (Unguja) gitmeniz gerekiyor.
Baharat bahçeleri nerede?
Zanzibar’ın başkenti Stone Town’da kaldığınızda baharat bahçeleri size daha yakın oluyor. Adanın sahil kesimlerinde başka bir yere geçmeden yarım gününüzü ayırıp Baharat Bahçesi Turu yapabilirsiniz. Adanın farklı bir yerinde olsanız da gidebilirsiniz tabii sadece yol biraz daha uzun sürer...
Küçük işletmeler şeklinde onlarca baharat bahçesi var. Rehberiniz ya da otel personelinin yardımıyla bunlardan birini seçip gidebilirsiniz. Grup halinde olunca daha indirimli oluyor genelde. Tur bedeli 10 dolar ve 20 dolar arası değişiyor kişi başı yapacağınız pazarlığa ve kişi sayısına bağlı olarak.
Baharat bahçelerinde neler var?
Ben farklı iki sezonda iki kez gezdim baharat bahçelerini. Aslında hangi ay gittiğinize göre gördükleriniz de değişiyor biraz. Öncelikle bahçede bir rehber ile bir yardımcı karşılıyor sizi. Bahçe girişinden itibaren tek tek tüm baharatları toplayıp, koparıp size gösterip anlatıyorlar. Zaman zaman eğlenceli diyaloglar oluyor tabii. Yıllardır kullandığınız baharatların nasıl yetiştiğini ya da bitkinin neresinin kullanıldığını görünce şaşırıyorsunuz çünkü...
Mesela tarçının ağaç kabuğu olduğunu öğreniyorsunuz, gövdeden kesip veriyorlar elinize. Karanfil de ağaçta yetişiyor, ufak tefek bir bitkide değil yani. Vanilyalar salkım salkım veren sarmaşık bir bitki.
Yine Türkiye’den tanıdığımız çarkıfelek çiçeğinin başka bir türü var ki Zanzibar’da o da harika bir meyve veriyor ve 5 metreye kadar tırmanabilen bir sarmaşık ayrıca. Kök bitkisi zerdeçalın dillere destan bir çiçeği var. Karabiber adada çok yetişen baharatlardan biri, kokusu ve tadı da harika.
Yine kahve çekirdeğini dalında görmek, kakaonun o muhteşem kabuğuna dokunup, bembeyaz çekirdeklerinden tatmak heyecanlandırıyor insanı.
Başka neler gördük derseniz? Mesela dış yüzeyi dikenli bir bitki var ki içini açtığınızda kırmızı kırmızı tohumlar bulunuyor. Bunları ezdiğinizde ortaya çıkan kırmızı rengi ruj ya da allık olarak kullanabiliyorsunuz. Doğal ruj diyorlar adına.
Susam, kimyon, limon otu, langi langi otunu da tanıdık ki parfüm yapımında kullanılıyor ve harika kokuyor. Zencefil, safran, küçük Hindistan cevizi ve kırmızı muzlar. Evet kırmızı muzlar kabukları, kırmızıdan bordoya doğru giden farklı tonlarda karşınıza çıkıyor. Tanıdığımız, bildiğimiz sarı muzdan daha baharatlı bir tadı var bence. Daha lezzetli ve daha sağlıklı olduğu da söyleniyor. Ekmek ağacının meyvesini ilk kez yakından yine bu bahçede gördüm ben. Ayrıca yıldız meyvesini tanışam ve tadını bilsem de muhteşem güzellikteki ağacıyla burada tanıştım. Velhasıl birçok ilkle karşılaşıyorsunuz bahçede...