Dut Limanı Koyu, Tekirdağ'ın Süleymanpaşa ilçesinde, Kumbağ Mahallesi'ne yaklaşık 5 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Doğal Sit-Nitelikli Koruma Alanı statüsüne sahip olan bu koy, Marmara Denizi'nin kıyısında konumlanıyor. Doğaseverler için muhteşem doğal güzellikler barındıran Dut Limanı, ziyaretçiler için adeta huzurlu bir kaçış noktası. El değmemiş doğası, temiz denizi, çevresindeki yeşille kaplı tepeleri ve sakin kıyıları ile Dut Limanı Koyu, keyifli anlar ve doğa yürüyüşleri için harika bir ortam oluşturuyor. Koyun sakinliği kalabalıktan uzaklaşmak için mükemmel bir seçenek sunarken, deniz turizmi ve kamp alanları da doğada aktivite yapmak isteyenler için muhteşem deneyimler sunuyor. Koy, çevresindeki eşsiz manzara ile de fotoğraf tutkunlarını kendine hayran bırakıyor. Özel araçla ulaşımın mümkün olan koya, Tekirdağ şehir merkezine yakın olması sebebiyle kolayca ulaşım sağlanıyor. Süleymanpaşa ilçesi üzerinden ulaşılan bölgeye gelen ziyaretçiler, Tekirdağ'ın hem tarihi hem de doğal güzelliklerini keşfetme fırsatını buluyor. Harika fotoğraflar için teşekkür ederiz! @serdar_ergun_dorukproduksiyon..devamı

İnsanlık tarihi boyunca dünyayı keşfetme merakı, pek çok kâşifin ve gezginin sınırları zorlamasına neden oldu. Bilinmeyeni aramak, yeni topraklara ulaşmak, farklı kültürleri tanımak ve ticaret yolları kurmak bu yolculukların temel sebeplerinden biriydi. Bu büyük kâşifler, yalnızca coğrafi keşifler yapmakla kalmadı tarihin akışını değiştirdiler. Aynı zamanda bilgi, kültür ve ticaretin küresel ölçekte yayılmasına öncülük ettiler...devamı

Litvanya'da yaşayan sanatçı Alisa Lariushkina, polimer kil ile yaptığı renkli eserleriyle tanınıyor. Kendi kendini yetiştiren ve zamanla kendi benzersiz tarzını geliştiren sanatçı, yaklaşık dokuz yıldır hava ile kuruyan kil ile çalışıyor. Lariushkina, kendi tarzını oluştururken en çok, Vincent van Gogh ve Claude Monet gibi büyük ressamlardan ilham aldığını söylüyor. Çalışmalarında yüksek rölyefli manzaralar ortaya koyan sanatçı, bu ortamı kile dokulu desenler vererek yansıtıyor. Her bir kil parçasını elleriyle şekillendiren sanatçı, daha sonra bu parçaları bir araya getirerek eserlerine derinlik ve hareket hissini veriyor. Sanatçı, özenle bir araya getirdiği ince kil sarmalları ile yaptığı beyaz bulutları, rengarenk çiçekleri ve manzaraları bir sanat eserine dönüştürüyor. Gerçek ve doğal sahneleri kendi dokunuşlarıyla bir araya getiren Lariushkina, bunu yaparken doğadan ve fotoğrafçılıktan ilham alıyor. Bazı eserleri bilinen iyi resimlere dayansa da sanatçı, çoğu eserinin doğal çevreden ve doğa fotoğraflarından esinlenen orijinal tasarımlar olduğunu söylüyor. Sanatçı, @liskafloer hesabı aracılığıyla eserlerini ilgililer ile buluşturmaya devam ediyor...devamı

Senin en sevdiğin Reşat Nuri Güntekin eseri hangisi? Yaprak Dökümü,Reşat Nuri Güntekin'in en bilinen ve en önemli romanlarından biri olarak biliniyor. Roman; toplumsal değişimlerin, özellikle de aile yapısı üzerindeki etkilerini derinlemesine işler. Eserde, İstanbul'da yaşayan bir memur ailesi olan Ali Rıza Bey ve ailesinin dağılma süreci anlatılır. Ali Rıza Bey, dürüstlüğü, namus anlayışı ve geleneksel değerlere bağlılığı ile öne çıkan bir babadır. Ancak çevresindeki toplumun değişmesiyle birlikte, ailesinin fertleri bu değerlere sırt çevirir. Bu durum, onun manevi çöküşünü ve ailenin birer birer savrulmasını beraberinde getirir. Romanın merkezinde yer alan karakterlerden biri olan Fikret, babasının değerlerine bağlı kalmaya çalışırken büyük fedakarlıklar yapar. Diğer kız kardeşler Necla ve Leyla ise daha modern ve Batı'ya dönük yaşam tarzına yönelerek ailenin en çok sarsılmasına sebep olan kişilerdir. Oğulları Şevket de hatalar yapar ve ailenin dağılma sürecinde etkili olur. Roman, sadece bireylerin yaşadığı dönüşümleri değil, aynı zamanda şehir hayatının geleneksel aile yapısına olan etkisini ve birey-toplum çatışmasını da ustalıkla yansıtıyor. Yaprak dökümü, bu yönüyle sadece bir aile dramı değil, aynı zamanda bir dönemin ruhunu taşıyan güçlü bir toplumsal eleştiri. Ali Rıza Bey'in yaprak yaprak dökülen ailesi üzerinden, bir ağacın sonbaharda dökülen yaprakları gibi halkın geleneksel yapısının çözülüşü simgelenir...devamı