Tropik tatilin adresi: Seyşeller
Tatilinizde tropik iklimi yaşamak, mercanlarla çevrilibembeyaz kumsallarda kartpostallık turkuaz renklisulara girmek, hiç tatmadığınız meyveleri tadıp, hiçgörmediğiniz deniz canlılarını görmek istiyorsanız hiçgecikmeden rotanızı Seyşeller’e çevirin.
Hint Okyanusu'nun ortasında bir takımada
Yeryüzünde tropik turizmin cennetlerinden biri kabul edilen Seyşeller, yüzün üzerinde adasıyla Madagaskar’ın kuzeyinde, Zanzibar’ın doğusunda yer alıyor. Nadir faunası, iklimini kusursuz yansıtan florası, mercanlarla çevrili kumsalları ve eşine az rastlanır berraklıktaki okyanusuyla Seyşeller, ziyaretçilerine fantastik bir tatil vadediyor.
Türkiye'den sadece 10 saat!
Biz Seyşeller’e giderken Dubai üzerinden aktarma yapmış ve 12 saatlik bir uçuşla adaya varmıştık. Ancak yakın bir tarihte THY’nin Seyşeller’in en büyük adası olan Mahe’ye direk sefer açmasıyla yolculuk 10 saate kadar indi. Böylelikle, en az 20 saat uçarak yapılabilecek birçok Güney Asya yolculuğuna göre Seyşeller oldukça makul bir alternatif rota oluşturuyor.
Mahe'yi keşvedin
Uçaktan Seyşeller’in en büyük adası Mahe’ye indiniz. Fransızca veya İngilizce biliyorsanız adadaki herkesle rahatlıkla iletişim kurabilirsiniz. Bir süre Fransız ve uzun süre İngiliz kolonisi olarak kalan Seyşeller’de, istisnasız karşılaştığımız herkes yerel dillerinin yanında bu iki dili biliyordu. Ülkenin en büyük adası olan Mahe, herhangi bir başkente göre oldukça küçük olduğundan kaybolma şansınız neredeyse yok. Mahe, okyanusun içinden yumruk gibi yükselmiş devasa bir kayadan ve bu kayayı çevreleyen bir sahil yolundan oluşuyor… Üstelik pasaport kontrolünden geçer geçmez görevliler tarafından sizi otelinize götürecek taşıyıcı firmaya yönlendiriliyorsunuz. Otelinize sağ salim yerleştikten sonra eski usul bir harita almanızı tavsiye ederim. Çünkü bundan sonra yapmanız gereken tek şey adayı keşfetmek.
İster taşıyıcı firmanın servislerini kullanmaya devam edin, ister araba kiralayın ama bir an önce soluklanıp yola çıkın çünkü bu küçük ada Mahe’de bile gezilip görülecek bir sürü koy, resif ve ilginizi çekebilecek harika mekânlar var. Araba kiralamayı düşünenlere bir de hatırlatma; adada trafik tersten akıyor.
Praslin ve La Digue
Praslin ve La Digue, Mahe’den sonra Şeyşeller’in en büyük ve üzerinde yerleşim olan diğer adaları. Mahe’den yat turlarıyla ulaşımı sağlanan bu adalarda trekking ve resif safarisi yapabilirsiniz. Ancak resif dalışı yaparken uyarılara dikkat etmekte ve mümkünse turla dalış yapmakta fayda var. Çünkü Seyşeller, aynı zamanda dünyanın en kalabalık köpek balığı nüfusunun olduğu sulara sahip. Şahsen amatör dalışım esnasında köpekbalığı görmesem de büyük bir vatoz gördüm ve onun heyecanı bile bana yetti. Seyşeller, birçok nadir deniz canlısının yanında, yine birçok endemik kuş, böcek ve bitki türüne de sahip. Meraklılarına duyurulur…
Dev kaplumbağalar
Adalarda ilginizi çekebilecek bir diğer canlı türü ise devasa kaplumbağalar, Seyşeller’e gelmeden önce Galapagos kaplumbağasının namını duymuştum ama Seyşeller’deki bu tür bana bütünüyle sürpriz oldu. Neredeyse 250 kiloya çıkabilen, 200 yaşını rahatlıkla geçebilen dev kaplumbağalar, cüsselerine nazaran küçük sayılabilecek bir adada yaşıyor. Onları rahatsız etmeden dilediğiniz gibi fotoğraf çektirebilirsiniz; insanlara karşı sıcak kanlılar ve merak etmeyin, ısırmıyorlar.
Seyşeller'in milli sembolü: Coco De Mer
Takımadanın beni en çok şaşırtan endemik türü ise Coco De Mer oldu. Yani, deniz hindistan cevizi. Siz yine de aklınıza normal bir hindistan cevizi getirmeyin. Çünkü Coco De Mer oldukça farklı ve Seyşeller’in milli sembolü. Öyle ki küpelerden, hediyelik eşyalara, tişörtlerden, mayolara, biblolardan, pasaportunuz üstüne vurulan damgaya kadar her şey Coco De Mer.
Tabii ki aslı değil, zira aslını almaya kalktığımız zaman tek hindistan cevizi için 600 dolar fiyatla karşılaşıyorsunuz.
Biz de dönüş yolunda, bir Seyşeller hatırası olarak, biblosunu aldık. nadir deniz canlısının yanında, yine birçok endemik kuş, böcek ve bitki türüne de sahip. Meraklılarına duyurulur…
Ulusal parklara mutlaka zaman ayırın
Seyşeller’de gezilip görülmesi gereken birbirinden güzel 3 tane Ulusal Park da mevcut. Bunlardan özellikle Sainte Anne Marine Ulusal Park’ı aynı zamanda dünyanın sayılı kumsallarından birine sahip. Aslına bakarsanız Seyşeller, her şey bir yana gerçek manada kafa dinleyebileceğiniz bir yer. Orayı gezerken edindiğim en büyük tecrübe bu oldu, tüm ülke sanki anlaşmış gibi işlerini sessiz sedasız hallediyor, bu bakımdan oldukça başarılılar.
Seyşeller'de ne yenir?
Deniz ürünü çeşitliliği tahmin edeceğiniz üzere inanılmaz fazla, sayısız balık ve yumuşakça türünü deneyimleyebilirsiniz. Bunun yanında Seyşeller yemek kültürü, Hint yemek kültüründen ve ülkenin 1.600 km kadar batısında yer alan, dünyanın baharat deposu Zanzibar’dan oldukça etkilenmiş olacak ki adaya özgü yemekler bol baharatlı. Koloni döneminin esintilerini de adada hâlâ soluyabilirsiniz. Seyşeller, İngiliz kahvaltısıyla güne başlayıp, öğleyi tropik meyvelerle geçiştirip, bol baharatlı bir deniz ürünüyle akşam kapanış yapabileceğiniz egzotik bir coğrafya.