Rusya'nın Kırım'ı ilhakı
Kırım Yarımadası tarih boyunca Rusya’nın stratejik hedefleri arasında yer alırken, Rus Çariçesi II. Katerina, Sovyetler Birliği’nin lideri Josef Stalin ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dönemlerinde bu bölgede yaşayan Kırım Tatarlarına yapılan baskılarla Tatarlar sürgüne ve zorunlu göçe maruz kaldı. Kırım Tatarlarının vatanı tarih boyunca Ruslar tarafından iki defa ilhak edildi, her ilhaktan sonra yarımadada yaşayan Türk nüfusu bilinçli şekilde azaltıldı. Rusya, ilk olarak, 19 Nisan 1783 tarihinde Kırım'ı ilhak etti. Bu ilhakın üzerinden bugün tam 241 yıl geçse de Kırım Türklerinin üzerindeki baskı ve zulüm günümüzde de hâlâ devam ediyor.
Kırım, Karadeniz'in kuzey kıyısında yer alan ve Karadeniz ile Azak Denizi ile çevrelenen Ukrayna’da yer alan bir yarımadadır. Ukrayna'nın Herson Oblastı'nın güneyinde, Rusya'nın ise Kuban bölgesinin batısında yer alan Kırım toprakları, tarih boyunca Kimmerler, Antik Yunanistan, İskitler, Gotlar, Hunlar, Bulgarlar, Hazarlar, Bizans Yunanları, Kıpçaklar, Moğollar, Venedikliler, Cenevizliler, Osmanlı İmparatorluğu, Rus İmparatorluğu vb. devletler tarafından ya kısmen ya da tamamen kontrol altına alındı.
Kırım'ın, Karadeniz'in kenarında ve Kafkasya'ya ilerleyen yol üzerinde olması Kırım’ı Ruslar için çok cazip hale getiriyordu. Rusya'nın tarihî emeli Karadeniz sahillerini eline geçirerek sıcak denizlere inmektir. 1735-1739 Osmanlı-Rus-Avusturya Savaşı sonucunda Kırım'ı savaş yoluyla alamayacağını anlayan Rus İmparatorluğu strateji değişikliğine gitti. Yaşanan savaş sonrasında imzalanan Belgrat Antlaşması ile Kırım’ı ele geçiremese de bu hedefinden asla vazgeçmedi. 1768-1774 Osmanlı-Rus savaşlarında büyük başarı elde eden Rus İmparatorluğu, imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması ileKırım Hanlığı’nın bağımsızlığını Osmanlı Devleti’ne kabul ettirdi. Böylece bu adım, Kırım’ın Rus İmparatorluğu tarafından ilhak edilmesine giden süreçte ilk adım oldu. Rus İmparatorluğu bir yandan yeni elde edilen bölgeleri inşa etme ve yerleştirme çalışmaları yürütürken bir yandan da Kırım için Osmanlı Devleti ile çekişmeye devam etti.
Kırım Hanlığı'nın bağımsız hale geldiği tarihten 1783’teki Rus İmparatorluğu’nun ilhakına kadar geçen süreçte Rus İmparatorluğu ile Osmanlı Devleti arasında Kırım üzerinde nüfuz mücadelesi devam etti. Küçük Kaynarca Antlaşmasının iki tarafça onaylanmasından kısa bir süre sonra Kırım Hanlığı’nda taht mücadeleleri başladı, yaşanan taht mücadeleleri ve iç karışıklıklar da iki devlete Kırım Hanlığı’na müdahale etme imkânı veriyordu. Rus İmparatorluğu, Kırım Hanlığının başına Şahin Giray’ın geçmesini sağlayıp ve bunu Osmanlı Devleti’ne kabul ettirerek bir yandan Kırım’ın Osmanlı etkisine girmesini engelledi bir yandan da Kırım’da kendi nüfuzunun artmasını sağladı. Halk üzerinde kurduğu baskıdan dolayı birçok Tatar Osmanlı topraklarına göç etti.
Kırım’da Şahin Giray’a karşı baş kaldırmalar devam ederken Rus İmparatorluğu Şahin Giray’a karşı çıkan isyanı bastırmak ve Şahin Giray’ın hanlığını devam ettirmek için askerî güç kullandı. Hazırlıklarını tamamladıktan sonra Kırım Hanlığı’na bağlı bir yarımada olan Kırım, 19 Nisan1783 yılında Rus İmparatorluğu tarafından ilhak edildi. Rus İmparatorluğu bu ilhakla Karadeniz’de daha güçlü bir konum kazandı ve Kırım'ı, 1783 yılında bir vilayeti haline getirdi.
1787'de Kırım meselesi yüzünden Osmanlı-Rus İmparatorluğu arasında bir kez daha savaş yaşandı ve Osmanlı kesin bir mağlubiyete uğradı, 1792 Yaş Antlaşması ile Kırım'ı Rus İmparatorluğu'na terk etti. Kırım, Rusya’da patlak veren 1917 Rus Devrimi’ne kadar Rus İmparatorluğu tarafından yönetildi. Devrimin yarattığı karışıklığı fırsat bilen Kırım devrimden hemen sonra kısa sürecek olan Kırım Halk Cumhuriyeti’ni ilân etti ama Kırım sık sık el değiştirdi.
Tatarların dinmeyen acısı
Kırım yarımadası, İkinci Dünya Savaşı döneminde bir süre Nazi Almanyası'nın kontrolünde kalsa da Kızıl Ordu tarafından geri alındı. Kırım Tatarları, Sovyet ordusunda savaşmalarına rağmen bazı Rus komutanlar tarafından Almanlarla iş birliği yaptıkları iddiasıyla suçlandı.
Kırım Tatarlarına yönelik baskı ve imha politikasının bahanesi olan bu iddia üzerinden Kırım Tatarlarının vatanlarından sürülmesi istendi.
Sovyetler Birliği lideri Josef Stalin, çıkardığı bir gizli kararname ile Kırım Tatarlarının Orta Asya'ya sürgün edilmesi kararı aldı. Sovyet askerleri, 18 Mayıs 1944'te saat 03.00 sıralarında ansızın başlatılan operasyonla, çoğunluğu kadın, çocuk ve yaşlılardan Kırım Tatarlarını hayvanların taşındığı tren vagonlarına dolduruldu.
Üç gün içerisinde 250 bine yakın Kırım Tatarı, Orta Asya'nın değişik bölgelerine ve Sibirya'ya tren vagonlarında sürgün edildi. Sürgüne maruz kalan Kırım Tatarlarının bir kısmı kötü ve ağır şartlardan yolda bir kısmı da sürgün edildikleri bölgelerde hayatını kaybetti.
- Kırım, Stalin'in ölümünden sonra 1954'te Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne hediye edildi. 1965 itibarıyla yarımadadan sürgün edilen Kırım Tatarları öz vatanlarına dönüş çalışmalarına başladı. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Kırım Tatarlarının vatanı, Ukrayna'ya bağlı Kırım Özerk Cumhuriyeti olarak ilân edildi.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği(SSCB) yönetimi, tarihî hatalarını düzeltmek amacıyla 19 Şubat 1954’te imzaladığı bir kararla Kırım’ı, Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne verdi.
Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Kırım'da yapılan referandumla, yarımada Ukrayna’ya bağlı "özerk cumhuriyet" olarak varlığını sürdürdü. ABD, İngiltere ve Rusya, 1994'te imzaladıkları Budapeşte Memorandumu'yla Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü tanıdı.
Tarihin tekerrürü
Ukrayna'nın başkenti Kiev'de 2014'te baş gösteren meydan olaylarıyla birlikte tarih yeniden tekerrür etti ve Rusya, Kırım'ı yasa dışı bir şekilde yeniden ilhak etti. Rusya Federasyonu, SSCB döneminde alınan karara, imza attığı Budapeşte Memorandumu'na rağmen Kırım’ı tekrar ilhak etme politikasını uyguladı.
Rusya yerine Avrupa Birliği ve NATO'ya yaklaşmak isteyen Ukrayna halkı meydanları doldurunca Moskova yanlısı dönemin Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç ülkeden kaçtı. Ukrayna'daki karışıklığı fırsat bilen Rusya ise Sivastapol'da bulunan Rus askerleri ile yarımadaya sevk ettiği Rus yanlısı paramiliter birliklerini harekete geçirdi.
- Rus yönetimi altında Kırım Tatarları, Çarlık Rusyası ve Sovyet Rusyası'nda olduğu gibi yine baskı politikalarına maruz bırakıldı. Rus güvenlik güçlerinin baskıları nedeniyle binlerce Kırım Tatarı evlerini terk ederek yarımadadan ayrılmak zorunda kaldı. Yarımadada kalan Kırım Tatar halkının evlerine, camilerine, okullarına baskınlar ve gözaltılar Kırım'ın ilhakından beri sürmektedir.
Kırım Parlamentosu’nu basan Rus yanlıları Kırım’ın bağımsızlığının ilân edilmesi için referandum kararı alınmasını istedi. Ardından üzerlerinde hiçbir arma ve işaret bulunmayan "yeşil adamlar" diye tabir edilen askerî kıyafetli Rus özel kuvvetlerine ait silahlı güçler, Kırım Parlamentosu ve hükümet binalarını ele geçirdi. Rus özel kuvvetleri mensubu silahlı "yeşil adamların" gölgesinde 6 Mart'ta toplanan Kırım Özerk Cumhuriyeti Parlamentosu, Kırım’ın Rusya'ya bağlanması için referandum yapılması kararı aldı.
"Yeşil adamlar"ın gölgesinde, baskı ve sindirme politikasıyla referandum yapıldı
Parlamentonun "Kırım, Ukrayna'nın bir parçası olarak mı kalsın yoksa Rusya'ya mı bağlansın?" sorusunun yönelttiği referandum kararına, uluslararası kuruluşlar ve pek çok devlet tepki gösterdi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi art arda toplansa da daimi üye Rusya'nın veto hakkı nedeniyle herhangi bir karar alınamadı.
Rus yanlısı "yeşil adamlar"ın kontrolündeki yarımadada Ukrayna ve Kırım Tatarlarına baskılar arttı. Rus yönetimini istemeyen yerel halk bölgeden sürüldü. Mart 2014'te yapılan ve Ukraynalılarla Kırım Tatarlarının protesto ettiği sözde referandumda Kırım’ın Rusya'ya bağlanması yönünde karar çıktı.
- Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 21 Mart’ta Kremlin Sarayı'ndaki törende, "Kırım ve Sivastopol'ün Rusya'ya bağlanmasını ve yeni federal bölgeler oluşturulmasını" öngören yasayı imzaladı. Böylece yarımadanın yasa dışı ilhakını onaylamış oldu.
Yasa dışı ilhak tanınmadı
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Rusya’nın Kırım’ı ilhakının yasa dışı olduğunu içeren tasarıyı kabul etti fakat pek çok ülke gibi Türkiye de bu yasa dışı ilhakı tanımadı.
- Bugün, Rusya’nın yasa dışı olarak üzerinde varlığını sürdürdüğü Kırım topraklarında halk maddi ve manevi olarak büyük sıkıntı içinde yaşıyor. Türk ve Müslüman Kırım Tatarları, bir yandan Rus kolluk güçlerinin baskılarına maruz kalarak manevi olarak sıkıntı çekiyor diğer yandan da Rus ekonomisinde yaşanan problemler yarımada halkı üzerinde etkisini olumsuz bir şekilde gösteriyor.
Tarihî ve doğal güzelliğiyle turizm cenneti yarımada bugün Rusya’nın askerî üssü konumundadır. Ekonomisinin tamamen Rusya'ya bağımlı olduğu bölge halkı fakirleşti.
Kırım topraklarının tamamen Ruslaştırılması politikası çerçevesinde yarımadada bulunan Kırım Tatarlarının ev, cami ve okullarına Rus güvenlik görevlilerince baskınlar yapılıyor. Rusya’nın ilhakına, baskısına karşı çıkan Tatarlar ise ya kayıplara karıştı ya da hapishaneye atıldı.