Orta Asya Kürtleri
Orta Asya denilince gözümüzde Türklerin yüz yıllardır yaşadığı bölge canlanıyor. Lakin değişik zamanlarda farklı sebepler yüzünden Kafkasya’dan Orta Asya’ya sürülmüş Kürtlerin sürgün edilme hikâyeleri ve yerleştikleri bölgedeki yaşantıları, bugüne kadar çok fazla irdelenmemiş. Geneli Rusça kaynaklarda yazılı Orta Asya Kürtlerinin hikâyesiyle ilgili bağımsız bir araştırma ve akademik çalışma da maalesef yok gibi.Bu kısa araştırmanın, küçük bir boşluğu dolduracağını ve daha ayrıntılı çalışmalar yapmak isteyenlere ilham olacağıumuduyla...
Orta Asya sınırlarına Kürtlerin ilk göçü 17’nci yüzyılda Safevi hükümdarı Şah Abbas’ın Türkmenlerden gelen saldırılara karşı kalkan görevi üstlenmesi için Kürt aşiretlerini İran’ın kuzeydoğu sınırlarına yerleştirmesi ile başlamıştır.
1881’deki Göktepe Savaşı sonrası, Rusya İmparatorluğu’nun Türkmenlerin yaşadığı bölgeyi işgal etmesiyle, İran sınırındaki Kürtlerin göçü bugünkü Türkmenistan’ın içine doğru hızlanmıştır.
Kürtlerin Orta Asya’ya en kapsamlı göçü ise, Josef Stalin’in emriyle, 1937-1944 yılları arasında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) sınırları içinde yaşayan birçok farklı milletin yerlerinden-yurtlarından sürgün edilmesi sürecine denk geliyor.
1922’de Lenin’in hastalanıp yatağa düşmesinden sonra karar verici konumda olan Stalin yönetimi, eski Rusya İmparatorluğu sınırları içinde kalan bölgelerde, ileride etnik çatışmaları körükleyecek yeni özerk idari bölgeler oluşturdu.
- 1920’de Kızıl Ordu’nun işgaliyle SSCB’ye katılan Azerbaycan’da iki özerk bölge, bir de kaza meydana getirildi. 1923’de Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi ve Kürdistan Uyezdi (Kızıl Kürdistan), 1924’de de Nahçıvan Özerk bölgesi bu şekilde sahneye çıktı.
7 Temmuz 1923’de SSCB merkezi komite kararıyla, Azerbaycan’a bağlı, “Kızıl Kürdistan” diye bildiğimiz Kürdistan Uyezdi (kazası) oluşturuldu. Uyezd şu anda Ermenilerin işgali altında bulunan Azerbaycan’ın Laçın, Kelbecer, Zengilan, Kubatlı ve Cebrail’in bir bölümünden oluşuyordu. Uyezd’in başına da Azerbaycanlı Bolşevik Hüsü Hacıyev getirildi. 1926 sayımına göre Kürdistan Uyezdi’nin nüfusu 51 bin 426 kişiydi ve bu sayının %72,3’ü Kürt etnik grubuydu. İlginç olan şuydu: 51 bin 426 kişinin %92,5’i ana dilinin Türkçe (Azerbaycan Türkçesi) olduğunu ifade etmişti.
8 Nisan 1929’da Kürdistan Uyezdi lağvedildi ve yerine 30 Mayıs 1930’da “Kürdistan Okrugu” oluşturuldu. Kürdistan Okrugu, İran ve Türkiye’deki Kürt nüfusun sempatisini kazanmak ve ileride bu ülkelere yönelik Kürtler üzerinden oluşturulabilecek Sovyet politikalarını desteklemek için oluşturulsa da, yeni atanmış Sovyet Dışişleri Bakanı Georgi Çiçerin’in Kürt hareketine açık desteğin Türkiye ve İran’la ilişkilere zarar vereceğini bildirmesi üzerine, Kürdistan Okrugu da 23 Temmuz 1930’da lağvedildi.
İkinci Dünya Savaşı’nın başlaması sonrası Sovyetlerde etnik mühendisliğin en ağır operasyonu yapıldı ve birçok halk toplu olarak sürgün edildi.
1944’te Kırım Tatarları, Kalmuklar, Balkarlar, Karaçaylar, Çeçenler, İnguşlar ve Ahıska Türkleri yaşadıkları topraklardan sürgün edildiler.
SSCB sınırları içinde yaşayan Kürtlerin ilk kapsamlı sürgünü NKVD’nin (İçişleri Halk Komiserliği) 28 Kasım 1937 tarihli kararıyla yapıldı. Ermenistan sınır bölgelerinden 425 Kürt ailesinin (2 bin 100 kişi) Kırgızistan’a yerleştirilmesine karar verildi.
Kafkasya’nın belli bölgelerinden sürgün edilen Kürtler Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’ın farklı bölgelerine küçük küçük gruplar halinde yerleştirildi. Stalin’in ölümünden sonra 1956’da SSCB Yüksek Konseyi tarafından sürgün edilmiş halkların haklarının iadesi için çıkarılan karar sonrası, birçok halk yerlerine-yurtlarına dönseler de belli bir kısmı sürgün edildikleri yerlerde hayatlarını idame ettirmeye çalışmışlardır.
1944-1945 yılları arasında Gürcistan’ın güney bölgelerinden toplam 94 bin 995 kişi doğuya ve Özbekistan’a sürgün edildi. Bu dönemde sürgüne uğrayanların 8 bin 694’ü Kürt, geri kalanların büyük çoğunluğu Ahıska Türkleriydi.
Eldeki veriler Orta Asya’ya sürgün edilen Kürtlerin ya sürgün edildikleri ülke içinde iç göç ettiği, ya da Rusya’nın farklı şehirlerine göç ettiği yönünde.
Sovyetler’in dağılmasından sonra bağımsızlıklarını kazanan Orta Asya cumhuriyetlerinde Kürt nüfusuyla ilgili olarak, ülkelerin resmi rakamları dışında, bazen resmi rakamların 10 katı fazla Kürt nüfus gösterilmektedir. Bunun başlıca 2 sebebi vardır:
- Orta Asya’daki nüfus sayımında Kürtler geldikleri ülkelerin isimlerini yazdırmışlardır. Mesela Azerbaycan’dan sürgün edilen Kürtler, nüfus sayımında etnik kimliklerini değil, daha önceden vatandaşı olduğu ülkelerin adlarını yazdırmışlardır. Örneğin, “Azerbaycanlı”, “Gürcistanlı” gibi.
- Farklı dillerde yayınlanan Kürt yazılı kaynakları, Kürtlerin sayısını gereğinden fazla göstermeye meyillidir.
Türkmenistan’daki Kürtler
2010 sayımına göre Türkmenistan’da Kürt nüfusun sayısı 6 bin 900. Ama bazı Rusça Kürt kaynaklar bu sayının 50 bin civarında olduğunu ifade ediyorlar ki bu abartılı bir rakam gibi duruyor.
Başkent Aşgabat ve civarında yaşayan Kürtlerin en yoğun yaşadığı yer, Kiyoşi bölgesidir. Kürtler neredeyse 4 asırdır bu bölgede yaşıyorlar ve dillerini, kültürlerini büyük ölçüde korumayı başarmışlar.
- Sovyet döneminde kültürlerini, dillerini koruyabilecekleri okul, gazete gibi olanaklara sahip olduklarını söyleyen Türkmenistan Kürtleri, Türkmenistan’ın bağımsızlığını kazanmasından sonra Devlet Başkanı Saparmurat Niyazov’un milliyetçi politikaları sonrası kültürel asimilasyona uğradıklarını ifade ediyorlar.
Türkmenistan’daki Kürtler, devletin kendilerini Türkiye, İran ve Irak’taki ayrılıkçı Kürt gruplarla bağlantı kurabilecek olağan şüpheliler olarak gördüğünden şikâyetçiler.
Türkmenistan’daki Kürtlerin çoğunluğu Sünni mezhebine mensup olsalar da aralarında çok az sayıda Şii, Yezidi ve Aliallahi’ler de mevcut.
Hayvancılık, tarım, halı dokumacılığı en çok uğraştıkları mesleklerdir.
Özbekistan’daki Kürtler
Özbekistan’da resmi rakamlara göre 3 bin civarında Kürt nüfus var. Bazı Kürt kaynaklar ise rakamın 10 bin civarında olduğunu iddia ediyor. Özbekistan’daki Kürtlerin bu ülkeye gelişinin 3 ayrı zaman diliminde gerçekleştiği belirtiliyor:
- 17’nci yüzyılda Türkmenistan-İran sınırına yerleştirilen Kürt aşiretlerinden, Türkmenistan üzerinden Özbekistan’a göç edenler,
- 1937-1945 yılları arasında Stalin tarafından Kafkasya’dan sürgün edilenler,
- İran’da 1946 yılında Sovyet destekli Mahabad Kürt Cumhuriyeti’nin kurulup, 11 ay sonra dağılması sürecinden sonra İran’da bulunan Mustafa Barzani ve taraftarlarının Özbekistan’a sığınması sırasında gelenler.
Stalin döneminde Kafkasya’dan sürülen Kürtlerin çoğunluğunun Kırgızistan ve Kazakistan’a gönderilmesiyle ilgili hem Sovyet arşivlerinde, hem de Kürt kaynaklarında bilgiler olsa da, Özbekistan’a sürülen Kürtlerle ilgili yeterli bilgi yoktur. Bu sebeple, bahsedilen dönemde kaç Kürt ailesinin Özbekistan’a geldiğini bilmiyoruz.
22 Ocak 1946’da Sovyetler’in desteği ile İran’da kurulan Mahabad Cumhuriyeti’ne katılan Barzani Aşireti 17 Aralık 1947’de Mahabad Cumhuriyeti’nin İran ordusu tarafından dağıtılması sonrası önce Irak’a geçmeye çalıştı.
Lakin kardeşi Şeyh Ahmed Barzani’nin Irak hükumeti tarafından hapsedilmesi sonrası, Molla Mustafa Barzani ve taraftarları Azerbaycan’a kaçmayı başardılar. Bir süre dönemin Azerbaycan Komünist Parti Sekreteri Mircefer Bağırov’un desteği altında Bakü’de yaşayan Molla Mustafa Barzani ve taraftarları, daha sonra anlaşmazlıklar üzerine Özbekistan’da gönderildi. 1947-58 yılları arasında Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te bulunan Molla Mustafa Barzani ve bazı taraftarları, Stalin’den sonra iktidarı devralan Nikita Kruşçev’le anlaşarak Kuzey Irak’a döndüler.
Kırgızistan’daki Kürtler
1937-45 yılları arasında Kazakistan’dan sonra en fazla Kürt ailesinin sürgün edildiği yer Kırgızistan’dır. 2009 sayımına göre Kırgızistan’da 13 bin civarında Kürt nüfus yaşıyor. 1989 sayımına göre ise ülkedeki Kürt nüfusun sayısı 14 bin 300 civarında. Kürt kaynakların iddiası ise bu rakamın 30 bin olduğu yönünde. 1937 yılında SSCB İçişleri Halk Komiserliği’nin kararıyla Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan’dan 2 bin 100 Kürt, 1944 yılında da bin 533 Kürt Kırgızistan’a sürülmüş. Sürgün edilen Kürtler, Suzak ve Çüy bölgelerinin dağlık kesimlerine ve Talas bölgesinin Kızıl Kiya ve Kök Jangak gibi madencilik kasabalarına yerleştirilmişler.
1990 yılında Kırgızistan’ın güneyindeki Oş bölgesinde Kırgızlarla Özbekler arasında çıkan etnik çatışma sebebiyle güneydeki Suzak ve Kızıl Kiya bölgelerindeki Kürtler, Çüy bölgesine taşındılar.
Yaklaşık 75 yıldır Kırgızistan’da yaşayan Kürtler gelenek, görenek ve dillerini korumayı başarmışlardır. Çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan Kırgızistan Kürtlerinin eğitim seviyesinin ülke ortalamasına göre çok düşük olduğu gözlemlenmektedir.
Kırgızistan Kürtlerin başkent Bişkek’de diaspora çalışmalarını yürüttüğü “Midya” isimli bir dernekleri mevcut. Türkçe, Rusça, Kırgızca bilen çoğu Kırgızistan Kürdü, Kürtçenin Sorani lehçesinin farklı bir şivesinde konuşuyorlar.
2017’de Kuzey Irak’da Barzani yönetimin bağımsızlık için yaptığı referandum Kırgızistan Kürtlerini de heyecanlandırmıştır. Bu sebeple başkent Bişkek’de “Midya” derneği bir kutlama şenliği tertip etmişti.
Ülkenin sosyal ve siyasî hayatında ciddi etkileri olmayan Kırgızistan Kürtlerinin en önemli temsilcisi sayılabilecek kişi, 2011-2012 yıllarında Kırgızistan başbakanlığı görevini yürüten Ömürbek Babanov’dur. Babanov’un annesi, Talas bölgesinden bir Kürttü.
Kazakistan Kürtleri
Kazakistan, en fazla Kürt nüfusa sahip Orta Asya ülkesidir. 2017 sayımına göre ülkede resmi olarak 44 bin 768 Kürt yaşıyor. Ülkedeki Kürt diasporası ve bazı Kürt kaynakları ise bu rakamın 46 ila 150 bin arasında olduğunu iddia ediyor. Rakamın bu kadar yüksek olmasının da etnik olarak bazı Kürtlerin kendilerini nüfusa Azerbaycanlı ve Türkiyeli olarak kaydettirmelerinden kaynaklandığını söylüyorlar.
Bu ülkeye yerleşen Kürtler 4 ayrı zaman diliminde farklı sebeplerle gelmişlerdir:
- 1937-1994 döneminde Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan’dan sürülenler ( %60),
- 1989’da Özbekistan’ın Fergana Vadisi’nde Ahıska Türkleri ve Özbekler arasında çıkan etnik çatışmadan dolayı bölgeden yaşayan Kürtlerin komşu Kazakistan’a göç etmesi (0-%26),
- 1990 ve 2010 yıllarında Kırgızistan’daki Kırgız-Özbek etnik çatışmalarından kaçarak Kazakistan’a sığınanlar (0-%26),
- 1989-1994 Dağlık Karabağ savaşında bölgeden Kazakistan’a göç edenler (%10).
1995’de Kazakistan’daki Kürtler arasında yapılan anket çalışmasına göre, Kürt nüfusun Kazakistan’da en fazla olduğu yerleşim bölgeleri Almatı (15 bin) ve Jambıl bölgesidir (15 bin). Kazakistan’daki Kürtler hızlı nüfus artışıyla dikkat çekiyor.
- Nüfus olarak yoğunlukta oldukları bölgelerde Kürt çocuklar için ortaokullarda Kürt dili ve Kürt edebiyatı ders olarak okutulmaktadır. Ayrıca bazı bölgelerde liseyi Kürtçe okuyabilecekleri okulları da mevcuttur.
Diğer Orta Asya ülkelerine köre Kazakistan’daki Kürt aydınlar ve Kürt diasporası ülkenin sosyal hayatında daha aktifler. Daha örgütlü çalışmaları olan Kazakistan Kürtlerinin kendilerine ait “Kürdistan” adında gazeteleri, “Barbang” Kürt Derneği gibi sivil toplum kuruluşları mevcut. En büyük çatı kuruluşu görevini yapan “Barbang” Kazakistan Kürt Derneği 1993’de kurulmuştur ve ülkenin 7 ayrı bölgesinde de şubeleri mevcuttur. Derneğin bünyesinde “Nûbar” adında edebiyat-sanat dergisi ve “Kürtlerin Hayatı” (Жийна курд) adında 3 dilde (Kazakça, Rusça ve Kürtçe) aylık gazete yayınlanıyor.
Barzani yönetiminin 2017’de bağımsız bir Kürt devletinin kurulması için Kuzey Irak’ta referandum girişiminde bulunması, Kazakistan’daki Kürtler tarafından sevinçle karşılandı ve ülkenin belli bölgelerinde kutlamalar ve gösteriler yapıldı.
Diğer Orta Asya cumhuriyetlerinin aksine Kazakistan Kürtleri genelde şehirlerde yaşıyorlar ve eğitim seviyeleri daha yüksek. Ülkenin eğitim ve iş dünyasında önemli temsilcileri bulunan Kürtler, Kazakistan devletinin ve Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in onlara karşı tutumundan da memnunlar. Kazakistan Kürtleri ana dillerini korumakla birlikte, Rusça ve Kazakça da biliyorlar.
* * *
Orta Asya denilince gözümüzde Türklerin yüz yıllardır yaşadığı bölge canlanıyor. Lakin değişik zamanlarda farklı sebepler yüzünden Kafkasya’dan Orta Asya’ya sürülmüş Kürtlerin sürgün edilme hikâyeleri ve yerleştikleri bölgedeki yaşantıları, bugüne kadar çok fazla irdelenmemiş. Geneli Rusça kaynaklarda yazılı Orta Asya Kürtlerinin hikâyesiyle ilgili bağımsız bir araştırma ve akademik çalışma da maalesef yok gibi.
Bu kısa araştırmanın, küçük bir boşluğu dolduracağını ve daha ayrıntılı çalışmalar yapmak isteyenlere ilham olacağını umut ediyoruz.