Kâbe’ye baskın
Tam 45 yıl önce, dünya siyasî tarihinin en provokatif eylemlerinden biri Kâbe’de gerçekleşti. 20 Kasım 1979'da, Cuheyman el-Uteybî liderliğinde yaklaşık 250 kişilik silahlı bir grup, “Mehdi”nin geldiğini haber vererek Suudi Arabistan'daki Suud Hanedanı'nın devrilmesi çağrısında bulunarak Kâbe'ye baskın düzenledi. Silah seslerinin dinmek bilmediği iki hafta süren baskın, Fransız özel timlerinin yardımıyla, güçlükle sona erdirilebildi. Baskının ardından isyancılar idam edildi.
Dünya yaratıldığı günden bu yana bazı yıllar sessiz ve olaysız geçerken, bazıları da küresel çapta dalgalanmalar yaratan olaylarla geçti. Sovyetlerin Afganistan'ı işgal etmesi, İran'da Ayetullah Humeynî önderliğinde gerçekleştirilen İslâm Devrimi, Saddam Hüseyin'in Irak'ta resmî olarak iktidara gelmesi ve kutsal Mekke şehrinin kuşatılmasıyla 1979 senesi, o önemli yıllardan biriydi.
Hz. Muhammed'in doğum yeri ve Kâbe'nin bulunduğu yer olarak tüm Müslümanların gönlünde yer eden, sadece Allah'a ibadet etmek için yeryüzünde inşa edilen ilk yapı olan ve dolayısıyla her yıl milyonlarca kişinin hac merkezi olan Mekke’nin işgal edildiğini hayal etmek zor. Ancak bu tür olaylar İslâm tarihi boyunca Emevîler, Abbasîler ve diğer İslâm imparatorluklarında ve hatta 1924 Suudi Arabistanı’nda bile vuku bulmuştu. Ancak 1979’da kuşatma altına alınan Kâbe’den yükselen silah sesleri, Kâbe’nin kapılarını Müslümanlara kapayan son hadise olarak dikkat çekiyor.
- 20 Kasım 1979 sabahı erken saatlerde, yani o yılki Hac ibadetinden iki hafta sonra ve Hicri takvime göre 15. yüzyılının (H. 1400) ilk gününde, Mekke'deki Mescid-i Harâm'ın avlusunda silah sesleri duyuldu.
Saat, sabah namazı sularıydı. Panik yayıldıkça, kuşatmanın ilk kurbanları olan iki silahsız muhafız öldürüldü ve hacıların kaçmasını ve takviye kuvvetlerinin gelmesini önlemek için kapılar kapatıldı. Daha sonra saldırganlardan biri, imamın cemaate namaz kıldırdığı mikrofonu ele geçirdi.
“Minarelere çıkın! Keskin nişancıları konumlandırın! Kapıları kapatın! Korumaları konuşlandırın! Korumaları ve nöbetçileri kapıların önüne yerleştirin!” diye emretti saldırının elebaşı Cuheyman el-Uteybî.
- Dünyanın dört bir tarafından kutsal topraklara gelen Müslümanlar ne olduğunu anlamayıp "Allahuekber" nidaları atarken, Uteybî, yanı başındaki kayınbiraderi Muhammed bin Abdullah el-Kâhtânî’nin, uzun zamandır beklenen “Mehdi” olduğunu söyledi.
El-Uteybî, Suudi rejimini şeriatı terk etmekle suçlarken, kraliyet ailesi ve âlimlerin gayri meşru olduğunu, otoritelerinin reddedilmesi gerektiğini ve kutsal mekândaki herkesin öne çıkıp "Mehdi"ye biat etmesini istedi.
Cuheyman el-Uteybî
Cuheyman el-Uteybî, geleneksel olarak Suudi kraliyet ailesine ve ilişkili olduğu İslâm'ın Selefi koluna sadık bedevi savaşçılardan oluşan önde gelen bir askerî birlik olan Suudi Arabistan Ulusal Muhafızları'nda eski bir askerdi. Büyük dedesi Sultan bin Bajad bin Hamid el-Uteybî, İhvân hareketinin (Müslüman Kardeşler ile karıştırılmamalıdır) ünlü lideriydi ve 1920'lerin sonlarında Krallığın kurucusu Kral Abdülaziz el-Suud'a karşı bir isyana öncülük edene kadar onun en sadık destekçilerindendi. El-Suud'un Batılı güçlerle anlaşmalarını, ülkeyi modernleştirme misyonunu ve Irak'a ve Krallığın sınır bölgelerine yönelik yayılmacı baskınları durdurma emrini görünce, aralarında Cuheyman’ın babasının da bulunduğu, İhvan savaşçıları, Kral'a karşı bir savaş başlatmışlardı.
Cuheyman el-Uteybî'nin atalarının kutuplaştırıcı ve aşırıcı düşüncelerinin izleri onda da varlığını sürdürmüş; karizması ve ideolojik misyonu sayesinde takipçiler kazanarak bu mirası sürdürmüştü. Tarihler 1970’lerin sonunu gösterdiğinde, Cuheyman’ın liderliğinde Yeni İhvan hareketi doğdu. Petrol gelirleriyle bolluk içinde yaşayan Krallığın hızla modernleşmesi ve özellikle günlük yaşam ve eğlence alanlarında yeni teknolojik gelişmelere uyum sağlaması karşısında Suudi Arabistan'daki muhafazakâr din adamı sınıfının çoğu gibi o da buna karşı çıkmaktaydı.
20 Kasım 1979: İşgalin ilk günü
Kâbe baskının hazırlıkları ise çok önceden başlamıştı. Kâbe'nin altında bulunan uzun dehlizlere aylar öncesinden silah ve yiyecek depolanmıştı. Dehlizlerin şehre ulaşan uzantıları da tutulmuş polislerin Kâbe’nin içine girmesi engellenmişti. Minareleri ele geçiren baskıncılar Ebu Kubays Dağı’nı da kontrolü altına almış kutsal mabedin içine tabutlarla yiyecek ve mühimmat taşımışlardı; yani Kâbe tam bir işgal altındaydı.
20 Kasım Salı günü Mescid-i Harâm'ı işgal eden yaklaşık 250 saldırgan, cami sakinlerini ve hacıları rehin aldı.
Militanlarla Suudi güvenlik güçleri arasında düzinelerce kişinin öldüğü ve çok daha fazlasının yaralandığı çatışmalar yaşandı. Kendini "Mehdi" ilân eden el-Kahtanî de öldürülenler arasındaydı.
Suudi hükümeti, tanklarla kapıları kırarak içeri girmiş ve Kâbe’nin bulunduğu katı isyancılardan temizlemişti. Ancak baskın bununla sona ermemişti zira isyancılar bu defa dehlizlere girerek saklanmıştı.
Krallık, durumu idare etmekte zorlandığını kabul ederek diplomatik ilişkilerinin iyi olduğu Fransa Cumhurbaşkanı Valéry Giscard d'Estaing'den yardım istedi. Fransız anti-terör timi Ulusal Jandarma Müdahale Grubu (The National Gendarmerie Intervention Group - GIGN), saldırılara son vermeye yardımcı olmak için bölgeye gönderildi.
Ancak ortada büyük bir sorun vardı: Gayrimüslimlerin Mekke'ye girmeleri dinen yasaktı.
Suudi Arabistan Yüksek Âlimler Heyeti, Mekke’de kan dökmek yasak olmasına rağmen, Suudi rejimine, isyancılara karşı silahlı müdahale fetvası verdi. GIGN üyeleri, yalnızca Müslümanlara özel olan Mekke şehrine girebilmek için, Kelime-i Şehadet getirerek “sözde Müslüman” oldular.
- GIGN, krize stratejik bir şekilde yaklaştı. Hâlihazırda su şebekesi yenilenen Mekke şehrindeki yer altındaki borular, Kâbe’nin altındaki dehlizlere uzatılarak içeriye tonlarca su basıldı. Ardından suya elektrik verilerek saldırganların su üstünde yüzen cesetleri toplandı.
Ardından, Mescid-i Harâm'ın içine gaz salınarak saldırganların kusmasına ve geçici körlük geçirmesine neden olundu ve Fransız güçlerin yanında Suudi güçleri Pakistanlı komandolarla birlikte camiye girip geri kalan militanlar silahsızlandırıldı ve gözaltına alındı; el-Uteybî de canlı yakalananların arasındaydı.
4 Aralık 1979'da Mescid-i Harâm'ın militanlardan ve ideolojik liderlerinden tamamen temizlenmesiyle baskın sona erdi. İki haftalık sürecin sonunda, 180 isyancı, 127 Suud askeri ve olay sırasında çevrede bulunan 26 kişi hayatını kaybetti. Kısa bir süre sonra gerçekleştirilen mahkemenin ardından Cuheyman el-Uteybî ve 62 isyancı, Suudi Arabistan'ın 8 şehrinde idam edildi.
Tarihî baskından fotoğraflar: