İki akîm deneme
1958 yılında kurulan Birleşik Arap Cumhuriyeti ve Hâşimî Arap Federasyonu, Arap milliyetçiliği hareketinin önemli örnekleri olarak tarihe geçmiştir. Ancak, her iki birlik de siyasî, ekonomik ve ideolojik farklılıklar nedeniyle uzun ömürlü olamamış ve kısa süre içinde dağılmıştır. Bu iki birlik denemesi, Ortadoğu’daki devletler arasındaki karmaşık ilişkilerin ve rekabetin bir yansıması olarak kabul edilmiştir. Bu deneyimler, Arap dünyasında birliğin sağlanmasının ne kadar zor olduğunu göstermiş ve gelecekteki girişimlere de ışık tutmuştur.
Birleşik Arap Cumhuriyeti ve Hâşimî Arap Federasyonu, 1958 yılında Ortadoğu’da kurulan iki önemli siyasî birliktelikti ve bu oluşumlar, Arap dünyasında bir dönüm noktası teşkil etmiştir. Bu birliklerin kurulması, o dönemdeki siyasî dengeleri, Arap milliyetçiliği hareketlerini ve Ortadoğu’nun uluslararası ilişkilerindeki dinamikleri derinden etkilemiştir.
Birleşik Arap Cumhuriyeti (BAC), 1 Şubat 1958’de Mısır ve Suriye’nin birleşmesiyle kurulmuştu. O dönemde Mısır Devlet Başkanı olan Cemal Abdünnâsır, Arap milliyetçiliğinin önde gelen isimlerinden biri olarak tanınıyordu. Nâsır, Arap dünyasını birleştirme idealini savunmuş ve Arap ülkeleri arasında bir birlik oluşturma çabalarını sürdürmüştü. Suriye’deki Baas Partisi ve ordu içerisindeki bazı unsurlar da bu birleşmeyi desteklemişti.
- Nâsır’ın liderliği altında, Mısır ve Suriye, Birleşik Arap Cumhuriyeti adı altında birleşmişti.
Ancak bu birlik, yapısal zorluklar ve siyasî çekişmeler nedeniyle kalıcı olamamıştı. BAC’nin kurulması, Arap milliyetçiliği hareketinin en somut örneklerinden biri olarak kabul edilmişti. Birçok Arap ülkesinde milliyetçi hareketler güç kazanmış ve Arap birliği fikri geniş kesimlerce desteklenmişti.
Nâsır’ın karizmatik liderliği, bu birlikteliğin başlangıcında büyük bir rol oynamıştı. Ancak, Suriye’deki Baas Partisi ve diğer siyasî gruplar arasındaki iç çekişmeler, bu birlikteliğin zayıflamasına yol açmıştı. Mısır ve Suriye arasındaki ekonomik ve politik farklar, BAC’yi yönetmeyi zorlaştırmıştı. Ayrıca, Suriye’deki bazı unsurlar, Mısır’ın baskın rolünden rahatsızlık duymaya başlamıştı.
Bu durum, 28 Eylül 1961’de Suriye’nin askerî bir darbe ile BAC’den ayrılmasına ve bu birlikteliğin sona ermesine neden olmuştu.
Öte yandan, 1958 yılında kurulan Hâşimî Arap Federasyonu, Ürdün ve Irak tarafından oluşturulmuştu. Bu federasyon, 14 Şubat 1958’de resmen ilân edilmiş ve Irak Kralı II. Faysal ile Ürdün Kralı Hüseyin tarafından yönetilmişti.
- Ürdün ve Irak, Hâşimî hanedanının kontrolünde olduğundan dolayı bu birlik Hâşimî Arap Federasyonu adını almıştı.
Bu federasyon, özellikle Mısır ve Suriye’nin BAC’yi kurmasına bir tepki olarak ortaya çıkmıştı.Ürdün ve Irak, BAC’nin Arap dünyasında tek başına baskın bir güç olmasını istememiş ve bu nedenle kendi aralarında bir birlik oluşturmuşlardı.
Hâşimî Arap Federasyonu, başlangıçta BAC’ye karşı bir denge unsuru olarak düşünülmüştü. Ancak, bu federasyon da kalıcı olamamıştı.
Irak’ta 14 Temmuz 1958’de gerçekleşen askerî darbe, Kral II. Faysal’ın ve Hâşimî hanedanının devrilmesiyle sonuçlanmıştı.
Darbenin lideri General Abdülkerim Kasım, monarşiyi sona erdirmiş ve Irak’ı bir cumhuriyet haline getirmişti. Bu darbe, Hâşimî Arap Federasyonu’nun da sonunu getirmişti. Ürdün Kralı Hüseyin, Irak’ta meydana gelen bu değişim karşısında federasyonun devam etmesi için bir çaba göstermemişti ve federasyon kısa süre içinde dağılmıştı.
- Her iki birlik de Arap dünyasında önemli birer deneme olarak tarihe geçmişti. Ancak hem Birleşik Arap Cumhuriyeti hem de Hâşimî Arap Federasyonu, bölgedeki siyasî ve ideolojik farklılıklar nedeniyle uzun ömürlü olamamıştı.
Arap dünyasında birliğin sağlanması yönündeki bu çabalar, daha sonraki yıllarda da devam etmişti. Ancak, 1958’deki bu girişimler, Arap milliyetçiliğinin ve bölgesel siyasetlerin ne kadar karmaşık olduğunu göstermişti.
BAC’nin kurulması, Nâsır’ın Arap dünyasında lider olarak öne çıkmasını sağlamıştı. Nâsır, bu birlik sayesinde hem Arap milliyetçiliğini güçlendirmeye çalışmış hem de Batı’ya karşı bağımsız bir Arap politikası izlemeyi hedeflemişti. Ancak, Suriye’nin ayrılması, BAC’nin sona ermesine yol açmıştı ve Nâsır’ın bölgedeki etkisini de zayıflatmıştı.
Hâşimî Arap Federasyonu ise Irak’taki askerî darbe ile sona ermişti. Irak’ta monarşinin devrilmesi, Ürdün’ü yalnız bırakmış ve federasyonun devamı için herhangi bir zemin kalmamıştı. Ürdün, daha sonra bölgesel politikalarda tek başına hareket etmek zorunda kalmıştı.
Bu iki birlik denemesi, Ortadoğu’daki devletler arasındaki farklılıkların ve rekabetin bir yansıması olarak görülmüştü. Arap dünyasında birliği sağlama çabaları, daha sonraki yıllarda da çeşitli şekillerde devam etmiş, ancak bu çabalar genellikle kısa ömürlü olmuştu. 1958’deki bu iki önemli girişim, Arap dünyasında birliğin sağlanmasının ne kadar zor olduğunu göstermiş ve bu tür girişimlerin kalıcı olabilmesi için daha fazla uyum ve iş birliği gerektiğini ortaya koymuştu.