Acısı ilk gün gibi taze: Kırım Tatar Sürgünü
Müslüman Kırım Tatar Türklerinin, Sovyetler Birliği'nin lideri Josef Stalin'in 18 Mayıs 1944’te aldığı kararla, öz yurtlarından bir gecede koparılarak insanlık dışı şartlardaki tren vagonlarıyla Orta Asya'ya sürgün edilişinin acısı ve Kırım Tatar Türklerinin toprakları için verdikleri mücadele, aradan geçen on yıllara rağmen tazeliğini korumaya devam ediyor.
Rus Çariçesi II. Katerina'nın Müslüman Kırım Tatar Türklerini yok etme politikasıyla başlayan Tatar halkının zorunlu sürgün edilişi, geleneksel olarak Sovyetler Birliği döneminde arttı. Rusya ise bu politikaları farklı yöntemlerle devam ettirdi.
- Kırım'ın Osmanlı Devleti'nin kontrolünden çıkmasıyla başlayan süreçte, Kırım Tatar Türk halkının acısı hiç dinmedi. Anadolu, sürgün yaşayan Kırım Türklerinin ilk adresi oldu; Rus çarlığının baskısından dolayı pek çok Kırım Tatar Türkü, Osmanlı Devleti’ne sığındı.
II. Dünya Savaşı başladıktan bir süre sonra Kırım Yarımadası’nı kaybeden Sovyet Rusya, yarımadayı tekrar Nazi Almanyası'ndan geri aldıktan sonra Kırım Tatar halkına baskı uygulamaya başladı.
Kırım Tatar Türkleri, Sovyet saflarında yer alarak Nazi Almanya'sına karşı başarılı bir şekilde mücadele vermesine rağmen Rus komutanlar, Kırım Tatarlarını Almanlarla iş birliği yapmakla suçladı ve yeni bir sürgünün kapısı da aralanmış oldu
Sovyet yönetimine, Kırım Tatarlarının aleyhinde raporlar hazırlandı ve Kırım Tatarlarının yurtlarından tamamen sürülmesi talep edildi. Sovyetler Birliği lideri Josef Stalin, çıkardığı gizli kararname ile Kırım Tatarlarının Orta Asya'da farklı bölgelere sürgün edilmesini istedi.
- Stalin'in kararı 18 Mayıs 1944'te gece yarısı yürürlüğe konuldu. Kararın ardından 15 dakika içerisinde yataklarından kaldırılarak hayvanların taşındığı vagonlara doldurulan çoğunluğu yaşlı, çocuk ve kadınlardan oluşan 250 bin civarındaki Kırım Tatarı, aç susuz üç günde Orta Asya'ya sürgün edildi.
Üç gün içerisinde 250 bine yakın Kırım Tatarı, Orta Asya'nın değişik bölgelerine ve Sibirya'ya tren vagonlarında sürgün edildi. Sürgüne maruz kalan Kırım Tatarlarının bir kısmı kötü ve ağır şartlardan yolda bir kısmı da sürgün edildikleri bölgelerde hayatını kaybetti.
Stalin sonrası Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne hediye edilen Kırım, 2014’te yarımadayı yasa dışı ilhak eden Rusya’nın kontrolüne geçti.
II. Katerina'dan bu yana vatanlarında kalmak için mücadele veren Kırım Tatar Türk halkının bugünkü lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ve Kırım davasının pek çok önde gelen isimleri bugün öz yurtlarından sürgün edilmiş durumda. Başta Kırımoğlu olmak üzere pek çok isme Rusya tarafından Kırım'a giriş yasağı konuldu.
- Sadece isimlere değil, aynı zamanda Kırım Tatarlarının iradesini temsil eden Kırım Tatar Millî Meclisi’nin de Rus mahkemesi tarafından "aşırıcı örgüt" sayılarak faaliyetlerine son verildi.
Kırım Tatarları yarımadadan sürüldükten sonra Türk kültürü ve diğer toplulukların izlerinin silinmesi için sistematik çalışmalar yapıldı. Sovyetler Birliği yönetimi 1944’ün sonunda çıkardığı kararla Kırım'daki bütün Türkçe olan yer isimlerini Rusça olarak değiştirdi.
1944 Sürgünü'nün acısını 80 yıldır hatıralarından silemeyen Kırım Tatarları, bugün hâlâ öz yurtlarına dönmek ve topraklarını almak için mücadele veriyor.
Bu mücadeleyi diplomatik olarak uluslararası alanda sürdüren Ukrayna’da yaşayan Kırım Tatarları, şimdi de Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı savaş nedeniyle tehdit altında. Rus ordusunun saldırılarından endişe eden Ukrayna’daki pek çok Kırım Tatar Türkü ülkesini terk ederek, yine Türkiye ve başka ülkelerde yaşamak zorunda kaldı.