Doğu Akdeniz: Türkiye'nin NAVTEX ilan etmesi ne anlama geliyor?
Oruç Reis sismik araştırma gemisi için NAVTEX ilan edilmesi, Yunanistan tarafında huzursuzluğa neden oldu. Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki son hamlesiyle nelerin hedeflendiğini Terör ve Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ'a sorduk.
Türkiye'nin masadan yana tavır almasına karşın Yunanistan'ın farklı amaçlar ile hareket ettiğine işaret eden Başbuğ, istemeden de olsa 'hukukun varlığını' kabul etmek zorunda kalacaklarına dikkati çekti.
Oruç Reis sismik araştırma gemisinin, hidrokarbon arama çalışmalarına devam etmek üzere Kıbrıs açıklarına doğru yola çıkacağı bildirildi.
Oruç Reis'in sismik çalışma yürüteceği alan için 23 Ağustos'a kadar devam edecek yeni Navtex (Denizcilere Duyuru) ilan edildi.
GZT'nin ulaştığı Terör ve Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ Doğu Akdeniz'de yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi.
Ne olmuştu?
Türkiye'nin Yunanistan'ın oldu-bitti politikalarına karşı sahada direk dirayet gösterdiğinin altını çizen Başbuğ, sonraki süreçte Yunanistan Genel Kurmayının alarma geçtiğini söyleyerek, "Savaş çığırtkanlığı yapmaya başladılar ve gerilim tırmanıyor diye Yunanistan Avrupa'nın başkentlerinin kapısını aşındırdı. En son Merkel'de cevap buldu. Merkel araya girdi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile kritik bir görüşme yaptı. Türkiye en başından beri şeffaf bir süreç güttüğünden görüşmeyi Cumhurbaşkanı Erdoğan kamuoyuyla paylaştı. Merkel'in aradığını, Yunanistan ile olan krizin büyümemesini ve bu faaliyetlere ara vererek tarafların karşılıklı görüşmesini önerdiğini açıkladı. Erdoğan da buna karşılık 'bunların duruşuna, ahlakına pek güvenmiyorum ama sizin için 2-3 haftalık bir ara verelim karşı taraftan bir adım bekleyelim' diye haklı bir cümle kurdu" dedi.
Türkiye'nin bu adımına karşın Yunanistan'ın Almanya garantörlüğünde Türkiye ile süreci başlatması, bir anlaşma zemini bulması gerektiğini belirten Coşkun Başbuğ, "Fakat bunu yapması gereken yerde daha da kışkırtacak şekilde Mısır ile karşılığı olmayan, devletler hukukuna göre hiçbir önemi olmayan sözde anlaşma imzaladı. Türkiye anında tepki vererek 'anlaşma hukuken yok hükmündedir, dolayısıyla Oruç Reis faaliyetlerine kaldığı yerden devam ediyor' dedi. Bizim uzatmış olduğumuz köprüyü Yunanistan elinin tersiyle iterek fırsatı tepti" şeklinde konuştu.
Türkiye burada Yunanistan veya onun destekleyicileri gibi gasp, işgal, 'ben yaptım oldu' mantığıyla değil hukuk ne emrediyorsa onu uygulamak kaydıyla faaliyette bulunuyor.
- "Yunanistan'ın savunulacak en ufak tarafı yok zaten masadan kaçmasının sebebi de bu. Yunanistan masaya oturduğunda bizimle ne konuşacak? Masaya oturduğunda önüne, altına imza attığı 1982 Birleşmiş Milletler Denizler Hukuku Sözleşmesi'ni koyacağız. Bu durumda Yunanistan'ın savunacağı tek bir şeyi yok ve bunu bildikleri için de sürekli masadan kaçan, yanına onu destekleyecek, tasmasını tutacak bir ülke tablosu çiziyor. Türkiye bunu bildiği için 'samimiyetlerine asla güvenmiyorum' dedi ve haklı da çıktı. Türkiye olayların başından itibaren masada çözüm görüntüsü veren ülke konumunda. Hiçbir zaman Türkiye masaları yıkan, masadan kaçan ülke olmak istemedi çünkü doğrusu da buydu"
Hangi seçenekler öne çıkıyor?
Türkiye'nin iki seçeneği olduğuna dikkati çeken Başbuğ, Türkiye'nin kendi göbeğini keseceğini ve sahada güç olduğu taktirde ona karşı tavır alacağını açıkladı.
Doğu Akdeniz'de başlatılan silahlı atış tatbikatı ne anlama geliyor?
Bugün tüm Türkiye'nin gündeminde NAVTEX'in önemine değinen Başbuğ, "Konuşulması gereken bir diğer önemli konu da Doğu Akdeniz'de başlatılan gerçek mermilerin kullanılacağı, donanmaların devreye gireceği bir tatbikat var. Bu tatbikat tesadüfen bu döneme denk gelmedi. Bana göre Türkiye çıtayı bir üste çıkardı ve diyor ki 'ben gerektiğinde burada silah kullanmaya, bedel ödemeye, eğer masa başında olmuyorsa ve sizin anladığınız lisan buysa ben buna da varım' demek istiyor" ifadelerini kullandı.
Umut ediyorum Atina başta olmak üzere Berlin ve Paris bizim gerçek silahların kullanılacağı bu atış tatbikatından alınması gereken dersi alır ziya aksi taktirde bu iş masada oldu oldu olmazsa biz sahada da varız.
Bundan sonra ne olacak?
Türkiye'nin Libya ile ocak ayında yaptığı mutabakata değinen Başbuğ, "Bütün dünya ayağa kalkmıştı hepsi alıştı hepsi kabullendi. Hepsi 'Türkiye gerçeğini' kabul etmek durumunda kaldılar. Her ne kadar istemeseler de hukukun varlığını kabul etmek zorunda kaldılar. Doğu Akdeniz'deki faaliyetlerimize de hepsi alışacak, hepsi hukukla yüzleşecek. Dolayısıyla Yunanistan'ın Mısır ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve ona çanak tutan birkaç başkent ile kağıt üzerinde kalacak 'yaptırım' söylemleri veya siyasi süreç yürüteceğini düşünüyorum. Bunun haricinde askeri anlamda hiçbir güç Akdeniz'de Türkiye'nin karşısına çıkamaz neden? Irini harekatında Fransa ve Almanya'nın başı çektiği grup Yunanistan'ı tarlaya sürdü. Yunanistan donanması Doğu Akdeniz'de Libya'yı denetleme gibi boyunu aşan bir görev üstendi. Yunanistan'ın arıza yapan gemilerini yine Yunanistan'ın balıkçı gemileri topladı. Sonuç olarak askeri anlamda, ekonomik anlamda, siyasi anlamda karşında bir güç yok" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin elini güçlendirenin uyguladığı siyaset ve politika olduğunu savunan Coşkun Başbuğ sözlerini şöyle tamamladı:
"Artık tepki veren değil etki üreten Türkiye'yi herkes kabullenmek zorunda"
"Türkiye şuurla ve doğru bir şekilde hareket ediyor. Karşıda bu saydıklarımın zerresi yok. Kendi aralarında çalıp kendi aralarında oynuyorlar. Artık tepki veren değil etki üreten Türkiye'yi herkes kabullenmek zorunda. Önümüzdeki süreçte bu gerilimin zaman zaman yükseleceğini zaman zaman düşeceğini sonucunda Türkiye'nin istediği noktaya geleceğini değerlendiriyorum. En fazla çıkacak gerilim kağıt üzerinde kalacak tehditler olur o da zaten yok hükmünde sayılıyor".