Türkiye'nin Ermenistan sınırına SİHA göndermesi ne anlama geliyor?
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gerginliğin sıcak çatışmaya dönüşmesinin ardından Türkiye harekete geçti. Türk Silahlı Kuvvetlerine ait Bayraktar TB2 SİHA'lar Türkiye-Ermenistan sınır hattına yollanarak keşif ve gözetleme faaliyetlerine başladı.
GZT'nin ulaştığı Savunma Sanayi Analisti Kadir Doğan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sahip olduğu insansız hava sistemlerinin ciddi bir caydırıcılık unsuruna dönüştüğünü belirterek, Ermenistan sınırında da bu sistemlerin aktif bir şekilde görev almaya başlamasının Ermenistan için ciddi bir mesaj içerdiğini ifade etti.
Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanan gerilimin son dönemde sıcak temasa dönmesi ile birlikte Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye-Ermenistan sınırında keşif ve gözetleme faaliyetleri yapmak üzere insansız hava araçlarını bölgeye sevk etti.
Sınır hattına insansız araçların gönderilmesini nasıl yorumlamalıyız?
GZT'nin ulaştığı Savunma Sanayi Araştırmacısı Kadir Doğan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin özellikle Bahar Kalkanı Harekatı’nda aynı anda birden fazla insansız hava aracını (İHA) kullanmasını günümüz harp alanlarında 'yeni bir yaklaşım' olarak ortaya koyduğunu aktardı.
Geçmişte bu kadar hava aracının aynı anda, nispeten düzenli bir unsura karşı ve yüksek yoğunlukta bir harekâtta kullanılmadığının altını çizen Doğan, "Sonrasında hem yine Suriye ve Irak’ta hem de Libya’da, bu sistemlerimizin başarılı bir şekilde görev yapması, çeşitli hava savunma sistemlerine karşı elektronik harp sistemlerimizin de desteği ile çok başarılı işlere imza atması aslında dünya kamuoyunda geniş bir yankı uyandırdı. En son Birleşik Krallık Savunma Bakanı Ben Wallace, bu araçlarımızın sahadaki etkisi sebebiyle artık 'oyun değiştirici' bir unsura dönüştüğünü belirten açıklamalarda bulunmuştu. Tüm bu parametrelerin alt alta yazılması ile birlikte artık Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sahip olduğu insansız sistemlerin ciddi bir caydırıcılık unsuruna dönüştüğünü söyleyebiliriz. Ermenistan sınırında da bu sistemlerin aktif bir şekilde görev almaya başlaması aslında Ermenistan için de bu açıdan bakıldığı zaman ciddi bir mesaj içeriyor" dedi.
İnsansız sistemlerin Libya’daki gibi çatışma alanlarında kullanımına şahit olabilir miyiz?
Türkiye'nin insansız sistemlerini çok geniş bir alanda, çok farklı coğrafyalarda kullanarak tecrübe ettiğine işaret eden Kadir Doğan, "Özellikle Libya’da bu araçlarımızın kullanımı şimdiye kadar edindiğimiz tecrübelerden çok farklıydı. Bunun temel sebebi kendi kara sınırlarımızın ötesinde bir coğrafyada bu görevi icra ediyor olmamızdı. İnsansız hava araçları dediğimiz araçlar, tek başlarına etkinliklerinin çok büyük bir sistemini kullanamayan araçlardır. Bu araçların yüksek etkinlik ile kullanılabilmesi için bütüncül bir sistem içerisinde bir parça olarak konumlandırılmaları gerekir. Elektronik harp sistemlerinden radarlara, sahadaki personelden karadaki topçu birliklerine kadar bir entegrasyonun sağlanması ve 'müşterek çalışma' mimarisi içerisinde konumlandırılması gerekir" ifadelerini kullandı.
Libya’daki 'müşterek çalışma' yapısının da çok zor bir durumda kurulduğuna dikkati çeken Doğan, farklı düzenli ve düzensiz unsurlar ile birlikte operasyon kabiliyeti, kullanılan ekipman ve araçların farklılığı ve en önemlisi kuvvet mimarisinin çok farklı olduğunu aktardı.
Türkiye’nin kurduğunu düşündüğümüz bu mimari, Libya’da sahaya çok ciddi etkiler yaptı.
Kadir Doğan, Libya'daki gelişmeler ışığında; Ermenistan-Azerbaycan arasında yaşanan gerilimde, bu araçların Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri tarafından kullanılması durumunda, Libya’dan edinilen tecrübeler ile bu sistemlerin çok daha etkin bir şekilde kullanılabileceğini ifade etti.
Türkiye'nin Suriye'den Azerbaycan sınırına kadar geniş coğrafyadaki İHA operasyonları nasıl icra ediliyor?
Türkiye'nin geniş coğrafyalarda İHA operasyonlarını yürüttüğünü hatırlattığımız Doğan, "Bu tamamen Türk Silahlı Kuvvetlerinin sahip olduğu bir kabiliyet ile ilgili. Bu kabiliyete 'müşterek çalışma kabiliyeti' adını veriyoruz. Müşterek çalışma, insanlı ve insansız yapıların bütüncül bir sistem olarak, ortak bir ağ üzerinden birbirleri ile iletişim halinde olmaları, verileri ortak bir şekilde değerlendirmeleri ve anlamlı hale getirmeleri, bu değerlendirme sonucunda karar almaları ve yine bu ortak ağ üzerinden bu kararın uygulanıp, çıktılarını birbirleri ile değerlendirmeleri anlamına geliyor" şeklinde konuştu.
Bu kabiliyete erişilmesinin oldukça 'zor' olduğunu belirten Doğan sözlerini şöyle tamamladı:
- "Çünkü birçok farklı kabiliyete sahip olunması ile birlikte tam anlamıyla müşterek çalışma kabiliyetine sahip olabiliyorsunuz. Müşterek çalışma kabiliyetine sahip olunması için “İnsan-Makine İşbirliği” gibi bazı kabiliyetlerin de kullanıcı kuvvet tarafından sahip olunması gerekiyor zira eğer makineler ile birlikte bir görev icra edecekseniz, onların dilinden anlamanız gerekir. Müşterek çalışma kabiliyeti açısından bakılırsa, bu kabiliyeti sahip olan ve en iyi şekilde kullanan ülkelerden bir tanesi Türkiye. Hatta ABD ile birlikte bu alanda ülkemizin başı çektiğini söyleyebiliriz. Bu kabiliyete sahip olmanın sonunda Ege, Doğu Akdeniz, Suriye ve Irak’ta aynı anda birçok insansız hava aracının aynı anda görev yapabildiğini görüyoruz".