Ailesinden miras aldığı acıları bedeninde, hayatında ve sanatında kalıcı izler bırakan Edvard Munch'ı esrarengiz ve acılı Çığlık tablosuyla biliyoruz. Hayatının önemli bir kısmında acılarıyla yaşayan Munch'ın en büyük ilham kaynağı da bu acılarıydı. Çünkü daha beş yaşında iken annesini ardından çok sevdiği ablasını kaybetmesi, sadece hayatını değil sanat hayatını da büyük oranda etkiledi. Küçük yaşta yaşadığı bu sarsıcı ölümlerden dolayı erken ölmekten korkan Edvard Munch, babasının isteğiyle mühendislik okudu ancak teyzesinin yeteneğini keşfetmesiyle resim sanatına yöneldi ve çok az eğitim almasına rağmen yeteneği sayesinde bu açığı da kapattı.
Hayatı ve kariyeri için biçimlendirici olan bu dönemde çok sıkı çalışarak farklı stilleri denedi. İstikrarlı devam eden sanat hayatında basın tarafından olumsuz eleştirildiği için ise birçok resmini yok etti. Hayatını iki döneme ayıran Edvard Munch, bu ikinci dönemin başlangıcı sekiz aylık tedavi sonucunda oldu. Bu dönemde yaptığı tablolarda daha canlı renkler kullanan sanatçı, Norveç'te övünç kaynağı haline geldi.