Norveç ve İzlanda arasında bulunan ve 18 takımadadan oluşan Faroe Adaları, Atlantik Okyanusu'nun el değmemiş yerleşim yerlerinden biri. M.S. 6. yüzyılda inşa edilen Faroes, 11. yüzyılda Norveç Krallığı'na dahil ediliyor ve 14. yüzyılda krallığın Danimarka Krallığı'na geçmesiyle ülkenin kontrolüne giriyor. Başkenti Torshavn olan Faroe Adaları, 1948'de ise kendi özerkliğini alıyor. Kelime olarak “koyun adası" (Føroyar) anlamına gelen takımadası deniz mahsulleriyle ön plana çıkıyor ve yaşam kurulan 17 adanın temel geçim kaynağını balıkçılık oluşturuyor. İnsan popülasyonunun yaklaşık olarak yarısının başkentte bulunduğu takımadada iklimden dolayı tarım sektörünün azlığı yerini et ürünlerine bırakıyor; kurutulmuş et, balık ve koyun eti. Et çeşidinin fazlalılığı ve yiyecek türünün kısıtlı olmasının yanı sıra adanın tenha yerlerinde iletişim konusunda da zorluluklar yaşanabiliyor. Bunun için öncesinde gideceğiniz yerleri birine söylemekte, harita veya pusula bulundurmakta fayda var. Yine de doğanın ve doğa olaylarının zevkine doyasıya varılacak takımadalarda temiz havayı, yeşili, kuzey ışıklarını, okyanusu deneyimlemek farklı maceralar sunabilir. Koyun popülasyonun insan nüfusundan fazla olan Faroe Adalarında doğanın dışında denize hakim konumdaki Skansin Kalesi, en büyük göl olan Sørvagsvatn, 30 metreden dökülen Bøsdalafossur Şelalesi, en güzel manzaraya sahip Kallur deniz feneri ve farklı mimarisiyle Vesturkikrjan Kilisesi görülmeye değer. Hava koşullarını da hesap ederek gidilen Faroes seyahatinde yürüyüş, dalış, kuş gözlemciliği ve kamp yapılabilecek aktiviteler arasında yer alıyor.
Harika fotoğraflar için teşekkür ederiz, @esrakayaphoto! 🧡