Bunu yaparken de George Sandys'in İstanbul seyahatinden konuşalım. 😌⠀⠀ ⠀⠀ 📍George Sandys, İstanbul seyahatine, önce İngiltere'den Fransa'ya oradan da İtalya'ya gidip Venedik'ten bir gemiye biner ve öyle başlar. Sandys, 27 Eylül 1610 yılında İstanbul'a çıkar. İstanbul'da gördüğü her şeyi en ince ayrıntısına kadar notlarına ekleyen Sandys, oldukça hacimli bir seyahatname çıkarır ortaya. Toplam dört ciltten oluşan seyahatnamesi, İstanbul, Mısır ve Kudüs'ü merkeze alarak Osmanlı İmparatorluğunun idari, hukuki, dini ve sosyal yapısını anlatır. ⠀⠀ ⠀⠀ 📌 “Şehir, eski dünyada sahip olduğu mükemmel liman ve boğazları vasıtasıyla Akdeniz ve Karadeniz kıyılarındaki zengin ticaretin merkezidir" dediği İstanbul'u şöyle anlatır Sandys: “Zannederim biri, bu şehirde yirmi günde yiyeceğini Londra'da bir günde yer. Burada balık yenildiği gibi aynı zamanda halkın çoğu sebze, meyve, soğan, sarımsak, sıkıştırılmamış peynir, un, süt ve baldan yapılmış yiyecekler yemektedir. Böylece onlar her şeyin bol olduğunu bilerek ve güzelliklerini düşünerek, pek az veya hiçbir şey yemeden yaşarlar." Aile ve sosyal yapıya ilişkin de gözlemleri olan Sandys, “Türkler anne ve babalarına büyük saygı duyarlar, aşağı olanın efendisine saygı duyduğu gibi. Toplumda genç yaşlıya, yaşlı olan da gence layık olduğu üstünlüğü ve değeri verir." ⠀⠀ ⠀⠀ ☀ Türk toplumunda herkesin kardeşlik içinde yaşadığı belirten Sandys: “Onlar kendi aralarında iyi bir ahenk ve uygunluk içinde yaşarlar ki, aralarında kaldığım süre boyunca bir insanın bir diğer insana herhangi bir şiddet gösterdiğini görmedim" demektedir. ⠀⠀ ⠀⠀ Dönemin İstanbul'unun şehir yapısına ilişkin ise Sandys şunu söyler: “Binalar arasında servi ağaçlarıyla İstanbul, ormanda bir şehir gibi görünür." ⠀⠀ ⠀⠀ Harika fotoğraflar için @zahitzorlu 'ya teşekkürler. 🧡⠀⠀