Hatay diyeceğiz demesine ama tüyler diken diken olmasın, gözler dolmasın. Bugün son göz ağrımız, hoşgörü ve medeniyetlerin beşiği olarak umut dolu analım bu yüce şehrimizi. Yüce diyoruz çünkü insanlığa yeryüzünde ilk kucak açan onu sarıp sarmalayan yerlerden biri burası. Medeniyet buluşmalarının yapıldığı; cami, kilise ve havranın aynı mahallede, sırt sırta yüzyıllardır varlıklarını sürdürdükleri şehrin bütün bir millet için önemi anlatmakla bitmez belki ama biz yine de Hatay'ı böyle anlatmaya, böyle hatırlamaya gayret gösterelim. Depremin ardından en büyük hasarı alan bölgelerden biri olsa da biz Hatay'ın sahip olduğu bu kadim bilgi ve inanç sistemiyle yeniden ayağa kalkacağına inanıyoruz. Ve bugün onu, yetiştirdiği büyük fikir insanlarından Cemil Meriç ile analım istiyoruz. İnsana verdiği değerle medeniyetin kalelerinden biri olan şehrin yetiştirdiği bu kıymetli ismin kaleminden çıkan Kırk Ambar'dan derlediğimiz şu birkaç alıntı ile düşünmeye davet ediyoruz herkesi. Yazarın da söylediği gibi evet, kasırgalı bir denizdeyiz ve pusulasız hissediyor olabiliriz ama yine Cemil Meriç'in de dediği gibi açık seçik düşünmeli ve şuurla beraber Hatay'ın yine yeniden kendi kurtuluş hikayesini yazmalıyız. Bir fikir insanını kuru kuruya da anmamak gerektiği kanaatindeyiz. Yabancısı değiliz, sadece taze bir zihin ve bilinç ile yeniden Hatay meselesini şahsi meselemiz olarak görmeliyiz.