İyi romanlar nasıl başlar?
İyi romanlar, şehre bir adamın gelmesiyle başlar. Tahta bir bavul gibi ağır olan bu kitapların içi ise istiflenmiş beyaz çamaşırlar kadar samimi ve katlanmış gömlekler kadar düzenlidir. Sayfalarını çevirdikçe odanıza yayılan koku mürekkepten değil kömürdendir. Elinize bulaşanlar da olsa olsa motor yağıdır. Çünkü bir adam romanın daha hemen başında, yıldız yıldız betimlenen, rüzgarsız bir gece vakti ya tehirli gelmiş bir trenden ya da yorgun ve buram buram Güneydoğu kokan bir otobüsten atar kendini gara. Bir adam eğer trenden iniyorsa, şehre yeni tayin edilmiş bir evrak memuru, otobüsten iniyorsa da köyden çaresizliğini sırtlanarak yola çıkmış, iş bulma umuduyla kendini gurbetin merhametine emanet etmiş bir işsizdir. Fakat şehre her yeni gelen; ailesini, sevdiklerini, köyünü, evini barkını ardında bırakmak zorunda kalan işsizler kadar şanslı değildir. Kim, köyünü, ailesini, sevdiklerini ardından bırakmak zorunda kalan bir işsizden daha şanssız olabilir ki; “biletsiz, eşyasız ve kimsesiz seyahat edenler."
Ömer Faruk Lekesiz yazdı ✍