Birinci Dünya Savaşı sonrası toplumsal bunalım daha da derinleşti. Bu koşullar altında, ekspresyonizm; yenilik ve özgürleşme sanatı olan empresyonizme ve natüralizme tepki olarak ortaya çıktı.
Dışavurumculuk olarak da tercüme edilen ekspresyonizmde; sanatçı, duygularını ve iç dünyasını, renk, çizgi, düzlem ve kütle aracılığı ile dışa vurur.
Sanatçılar, duygularını daha güçlü yansıtabilmek için, tasarımda denge ya da güzellik gibi geleneksel kavramlardan uzaklaşır ve biçim bozma yöntemini uygular. Ekspresyonist sanatçının amacı, nesneleri gözünün değil iç dünyasının gördüğü şekilde anlatmaktır.