Afrika’da insanlık dramı
Afrika'nın büyük yarası ‘sömürgeden’ tropikal iklimine, Hapishane Adası’ndan terör olaylarına, Afrika’nın az bilinenlerini aktardığımız Afrika yazı dizimizin üçüncüsünde; milyonlarca insanın açlık, kuraklık ve terörle göçe mecbur bırakılışına dikkati çekiyoruz.
Dünyanın birçok yerinde milyonlarca insan, açlık, kuraklık, iç çatışma, terör vs. gibi sebeplerden dolayı yerini ve yurdunu terk ediyor. 2017’de 68,5 milyon kişinin evlerini bırakarak farklı bölgelere taşınmış, bunların çoğunluğunu da Afrikalılar oluşturmaktadır. Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki kriz, Güney Sudan’daki savaş ve Somali’deki terör yüzünden milyonlarca masum evin mülteci olarak farklı ülkelere gitmek zorunda kalmıştır.
Yurdundan edilen 20 milyon kişi
ABD’deki Afrika Stratejik Çalışmalar Merkezi'nin verilerine göre, kıtada, mülteci, sığınmacı ve ülke içinde yerinden edilmiş kişi sayısının 20 milyonu aştığı ön görülüyor. Evini terk eden 20 milyon Afrikalının 12,7 milyonunu ülke içinde göçe maruz kalanlar tarafından oluşurken, 6,7 milyonunun mültecilerin ve 690 bininin de sığınmacı statüsünde olduğu açıklandı. Rapora göre, ülkelerinde devam eden çatışmalar nedeniyle Sudan, Güney Sudan, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Somali ve Nijerya'daki insanlar 20 milyon evini terk etmiş Afrikalıların yüzde 75’ini oluşturuyor.
- Çeşitli sebepler ile yerini terk etmek zorunda kalanlar, çevre ülkelere sığınarak buralarda kurulan mülteci kamplarında hayata tutunmaya çalışıyor.
*Orta Afrika krizi
Her zaman krizlerle boğuşan Afrika, bunun en yakın örneğini geçtiğimiz yıl yaşadı. 2017’nin başlarında patlak veren ve bütün dünyanın gözü önünde insani bir kriz ile boğuşan Doğu Afrikalılar, yaşamlarına devam edebilmek için hala mücadele veriyor.
Birleşmiş Milletler (BM) açıkladığı verilere göre; Doğu Afrika ülkelerinden olan Somali, Etiyopya, Kenya ve Güney Sudan’daki, kuraklık, iç savaş ve özellikle kıtlık neticesinde 15 milyona yakın kişinin hayatını kaybetmemesi için acil gıda ihtiyacı olduğunu ortaya koyuyordu. Raporda, Sudan, Burundi, Uganda, Cibuti gibi ülkelerin birleşmesiyle sayının 25 milyonu çıktığı bilgisi ise Afrika’nın son halini gösterir niteliğindeydi.
Acil gıda yardımına ilk reaksiyon gösteren ülke: Türkiye
BM’nin ortaya koyduğu veriler doğrultusunda Doğu Afrika’ya ‘acil gıda yardımı’ serzenişine ilk kulak veren ülke Türkiye oldu. Bütün dünya Afrika’ya karşı üç maymunu oynarken, Cumhurbaşkanı düzeyinde bu sese karşılık verdi. Recep Tayyip Erdoğan önce sosyal medya hesaplarından, ardından yaptığı konuşmalarda, Doğu Afrika’daki insanlara yardım çağrısı yaptı ve “İnsanlığın #UmuduOl” dedi. Başlatılan kampanya sonucunda Doğu Afrika ülkelerine ilk ulaşan kurumlardan olan TürkKızılayı, bölgeye götürdüğü gıda yardımlarıyla halkın bir nebze rahat nefes almasını sağladı.
*Afrika’da Terör
Açlık ve kıtlık ile mücadele eden Afrikalılar, diğer yandan son yıllarda kıtanın önemli sorunu haline gelen terör belasıyla da debeleniyor. Terör, ülkelerde her geçen gün artıyor ve mazlum insanların tehdidi haline geliyor. Her ne kadar Afrikalı ülkeler terörün bitmesi adına çalışmalar yapsa da bunlar nedendir bilinmez bir türlü sonuca varmıyor.
Hemen her Afrika ülkesinde irili ufaklı terör yapıları bulunuyor. Çad, Kamerun, Nijer, Nijerya, Somali, Kenya, Sudan ve Mali gibi ülkelerde ise terör örgütleri etkin olurken, buralarda yaşanan çatışmalar sonucu bugün dahi binlerce insanın ölümüyle sonuçlanıyor.
Afrika’da doğmuş ve adını bütün dünyaya doğuran en büyük terör örgütleri listesinin ilk iki sırasını kuşkusuz Eş-Şebab ve Hausa dilinde “Batılı Eğitim Haram” anlamına gelen Boko Haram oluşturuyor. Bulundukları ülkelerde halkı baskı, zulüm yapan teröristler, yaptıkları yağmacılık ile kendilerinden bezdirmiş durumdalar.
İslami düzeni Müslüman halka zulüm yaparak getirmeyi hedefliyorlar
Somali’de varlığını sürdüren Eş-Şebab, mevcut hükümeti ortadan kaldırmayı ve ‘İslami bir Devlet Düzeni’ kurmayı amaçlıyor. İslami düzeni Müslüman halka zulüm yaparak getirmeyi hedefleyen terör örgütü, ülkenin güneyini kontrol altında tutuyor. 1991’de Somali’deki istikrarsız ortamdan yararlanarak kurulan örgüt, 2012’de ise El Kaide’ye bağlılığını açıkladı. Bunun neticesinde de genç nüfuz üzerinde etkili olmaya başladı. Somali’ye yardım götüren gemileri ve içindekileri esir alarak adını dünyaya duyuran Eş-Şebab, zaman zaman başkent Mogadişu başta olmak üzere çeşitli şehirlerde yaptığı bombalı eylemler gerçekleştirmekte, yüzlerce insanın hayatını kaybetmesine yol açmaktadır.
- Nijerya’da 2002 yılında kurulan Boko Haram, ülkenin kuzeyinde yer alan Kano şehrindeki devlet binalarına düzenlediği eşgüdümlü saldırılar sonucu 178 kişiyi öldürmesiyle adını dünyaya duyurdu. Eş-Şebab gibi ‘Radikal Dinci’ örgütler içerisinde yer alan Boko Haram, son yıllarda ise kaçırdığı kız çocuklarıyla adından söz ettiriyor. Faaliyetlerine Nijerya, Kamerun ve Çad daha çok gerçekleştiren örgütün, 2014’ten bu yana 2 binden fazla kadını kaçırdığı tahmin ediliyor. Boko Haram verilerini açıklayan Uluslararası Af Örgütü’nün kaçırılan bu kadınların, din değiştirmeye, zorla evlendirilmeye ya da seks köleliğine zorlandığını iddia ediyor. Aynı rapor doğrultusunda, terör örgütünün kaçırdığı kızları yaş gruplarına göre ayırarak, bazılarını savaşçı militan olarak eğitiyordu.
"Onlara katılmayı reddederseniz sizi öldürüyorlardı"
Boko Haram tarafından kaçırılan 20 yaşındaki Rukaya İbrahim, örgütün ardından yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Boko Haram'la 5 ay yaşamak zorunda kaldım. Hristiyan ya da Müslüman olmanız bir şey değiştirmiyordu, onlara katılmayı reddederseniz sizi öldürüyorlardı. Herkesin kendi dinlerine uymalarını istiyorlardı. Kimin kocası yanında yoksa, o kadını başkasıyla evlendirmek istiyorlardı."
Afrika, 2015 yılından bu yana da Ortadoğu terör gruplarının hedefi haline gelmiştir. El-Kaide ve DEAŞ gibi büyük terör örgütleri Afrika’daki iç karışıklık, açlık ve insani krizlerden faydalanarak militan devşirmektedir. Özellikle Cezayir, Libya, Mali, Nijer ve Moritanya'yı kapsayan Sahra Altı Afrika olarak bilinen ülkelerde, DEAŞ’ın etkinliği giderek artıyor. Terör örgütleri Libya’daki karışıklığı fırsat bilerek burada konumlanmış ve Sudan, Mısır gibi komşu ülke vatandaşlarına sirayet etme faaliyetlerini yürütmektedir. Terör örgütleri, özellikle siyah Afrikalıları kaçırarak, Libya’daki büyük köle pazarlarında satışa çıkarıyor, bu sayede örgüte parasal kaynak sağlıyorlar.
Sadece İslami Radikal gruplar değil, Hristiyan kökenli terör örgütleri de var Afrika’da. Tanrı’nın Direniş Ordusu (LRA), Kongo, Güney Sudan ve Orta Afrika Cumhuriyeti halklarına yaptığı zulümler ile biliniyor. 1986 yılında kurulan örgüt, Afrika’da bir Hıristiyan devleti kurmayı amaç ediyor. Kurulduğu günden bu yana yüzbinlerce insanı katleden LRA’dan kaçan 2 milyonu aşkın Afrikalı komşu ülkelerde mülteci olarak yaşıyor.
*Kamp Alanlarındaki Zorlu Yaşam
Afrika’nın birçok ülkesinde mülteci kamplarını görmeniz mümkündür. Kilometrelerce alanlara kurulmuş olan bu kamplarda insanlar yaşamlarını bin bir zorluk içerisinde sürdürüyor. Derme çatma metruk meskenleri barınak olarak kullanan Afrikalı mülteciler, temel besin ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekiyor. Ülkelerindeki sıkıntılardan kaçan insanlar, kamp alanlarında kendilerine uzatılacak yardım elini bekliyor.
- Çoğunun BM kontrolünde olan bu mülteci kampların en büyüğü Kenya’da. Somalilerin bulunduğu Kenya’nın Dadaab bölgesinde, Kokuma, Magedera, Dogahaley ve İfo kamplarında 600 bine yakın kişi adeta ölümle pençeleşiyor.
Diğer yandan Afrika’daki mültecilerin kaçış durağı Sudan olarak göze çarpıyor. Sudan resmi makamlarının yaptığı açıklamalara göre; Güney Sudanlı ağırlıklı olmak üzere, Etiyopyalı, Eritreli ve Orta Afrikalı 3 milyon mülteci bulunuyor. Kendi insanının bile güç bela ayakta kaldığı bu ülkeler, Avrupa ve zengin Arap Devletlerinden yardım talebinde bulunuyor.
Su ihtiyacı
Afrika’daki kamplar hemen hemen birbirine çok benziyor. İnsanlar, derme çatma metruk meskenlerde ya da kamıştan yapılmış ev görünümlü mekânlarda barınma ihtiyaçlarını giderirken, çoğu iki günde yemek bulabiliyor. Zira 45 derece sıcaklıkta ilk planları, su ihtiyacını karşılamak. Kamplar genellikle hijyen problemi yaşarken, salgın hastalıklar ve enfeksiyonlar da buna paralel olarak günden güne yayılıyor.
*Afrika’da çocuk ve kadın olmak
Erkeklerini ‘sonu gelmeyen savaşlara’ kurban veren Afrika’da, kadın ve çocuk olmanızda sizi sıkıntı ve problemlerden kurtarmıyor. Özellikle kadınların zorlu yaşamları doğduktan hemen sonra başlıyor. Afrikalı kadınların göze çarpan en ciddi sorunları arasında ‘sünnet’ geliyor. Yapılan araştırmalar neticesinde, Afrika’da sünnet edilen kadınların sayısı azımsanmayacak kadar fazla olduğu anlaşılıyor. Sünnet edilen kadınların Mısır, Etiyopya, Nijerya, Sudan ve Kenya ile Burkina Faso’da olduğu belirtilirken, Somali’de ise kadın ve kız çocuklarının yüzde 98’inin sünnet edildiği araştırmalar sonucu ortaya çıktı. Dünyada yasaklanan bu sünnet uygulamasına yakın zamanda birçok Afrika ülkesi ayak uydurdu fakat gayriresmi yollardan sünnetlerin gerçekleştirildiği de bilinen gerçekler arasında.
Hamile kadınların ölüm riski çok yüksek
Afrikalı kadınların diğer önemli sorunu doğum anında yaşanan ölümler olduğu göze çarpıyor. Afrika'daki hamile kadınların ölüm riski, Batı Avrupa'dakilerden 180 kat daha fazla yaşandığı araştırmalar tarafından ortaya konan bir gerçek. Dünya Sağlık Örgütü verileri baz alındığında, Afrika’da doğum yapan 16 kadından biri doğum esnasında hayatını kaybediyor.
- Afrika’daki kadınlar çalışma hayatında kendine yer bulabiliyor. Özellikle tarım işçisi olarak kullanılan kadınlar, aynı işi yapmalarına rağmen erkekler kadar ücret alamadıklarından dert yanıyor.
Bazı Afrika ülkelerinde kadınlar siyasette kendine yer buluyor. Meclis çoğunluğunun kadınlardan oluştuğu Sudan gibi ülkeler var yalnız diğer ülkeler ile oranlar birleştirildiğinde milletvekili hatta bakan olabilen Afrikalı kadınların niteliği yüzde 5’i geçmiyor.
Anne ve babalarının zorlu yaşamları en çok çocukları yaralıyor. Afrika’da çocuk olmak maça resmen 1-0 değil adeta hükmen yenik başlamak demek. Korkutucu, inanması güç oranlar karşısında insan ne diyeceğini bilemez duruma düşüyor ve ‘Orası hangi dünya?’ düşüncesine hakim oluyor.
En fazla çocuk ölümleri Afrika'da
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu veya kısa adıyla UNICEF’in açıkladığı 2017 raporunda, en fazla çocuk ölümlerinin Afrika’da yaşandığının altı çizildi. O kalbimize dokunmayan istatistiklere bakıldığında ‘yaşam şansı en düşük çocuklar’ Somali, Çad ve Orta Afrika Cumhuriyeti’nde yaşıyor. Ne acıdır ki, çoğunluğu Müslüman olan bu ülkelerde doğan her sekiz çocuktan biri beş yaşını görmüyor.
- Savaşların, hastalıkların ve yoksulluk ile minicik bedenleriyle anne sırtında yaşama savaşı veren Afrikalı çocuklar, üzülerek ifade etmek gerekirse sadece ‘kuru ajitasyon’ senaryolarında bir figüran olmuşlardır.
Afrikalı çocuğun hayali: Yüzde 7'nin içine girebilmek
Afrikalı çocukların birinci el elbise, ayakkabı alma oranları neredeyse yok denecek kadar az. Bütün kıtada yüzde 7 olan bu oranın içine girmek, bir çocuğun belki de en büyük hayalidir. Kim bilir?
Örneğin Afrika’nın Sahel bölgesindeki Burkina Faso, Nijer, Senegal, Moritanya, Çad ve Mali’deki yaklaşık 1 buçuk milyon çocuk, akut gıda yetersizliğiyle karşı karşıya. Bu sayının bir önceki seneye oranla yüzde 50 artış göstermiştir.
Çocuklar okuma-yazma bilmiyor
Milyonlarca Afrikalı çocuk kamp alanlarında yaşıyor, bunun neticesinde okul yüzü görmeyen çocukların çoğu okuma yazma bilmiyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün geçtiğimiz yıllarda açıkladığı Afrikalı çocuklar raporu, durumun ürkütücü boyutlara ulaştığını gösteriyordu. O raporda, özellikle sahra altı Afrika ülkelerinde sıtmanın her dakikada bir çocuğun ölümüne neden olduğu gerçeği bütün insanların gözüne sokuldu ama nafile… DSÖ’nün açıkladığı bir diğer istatistikte ise aynen şu ifadeler yer alıyordu; Afrika’da yaşayan 5 ila 14 yaş arası çocukların yüzde 41 çocuk işçi olarak çalıştırılmaktadır.
Son olarak, Afrika’daki savaşlarda son 20 yılda 5 yaş altında 5 milyon çocuğun öldüğü bilgisinin, başta kendi vicdanım olmak üzere herkesin yüreğini acıtmasını istiyorum.
*Afrika’dan bilgiler:
Dünyanın en büyük yağmur oranlarına sahip ülkesi Afrika’da yer alan Demokratik Kongo Cumhuriyeti’dir. Akarsu kaynaklarıyla tanınan ülkede, geniş yağmur ormanları yer almaktadır. Dünyanın oksijen kaynağı olarak nitelenen Amazon Ormanları, Demokratik Kongo’ya maddi zenginlik sağlamıştır. Mobilyacılık sektöründe gelişmiş olan ülke, kıtanın neredeyse yükünü çekmektedir.
*Afrika’da bir insan:
44 yaşında genç bir şair. İdealist bir dava adamı. Sudanlı. İsmiyle müsemma. Halife Ahmed Harun. Türkiye’yi hiç görmedi ama bir Türkiye sevdalısı. Gönlünü vermiş, kalemini, yüreğini. Öyle ki başlamış yazmaya. Şair bu. Beyitleriyle söylemiş, anlatmak istediklerini. 46 beyitten oluşan şiirin adına da “Zeytin Dalı” demiş. Türk askerini ise güzel özetlemiş: Cesur ve barışçıl