Suriye için 10 yıldır mücadele sürüyor
Kendi topraklarında muhalefet unsuru 4 milyon Suriyeliye ve ülkenin kuzeyindeki halen özgür tek toprak parçasına kucak açan Türkiye, şu anda Suriyeliler için tek umut manasına geliyor. Yeniden safları sıklaştırmak, Suriye için mücadeleye devam etmek için elde bir tek Türkiye mevcut. Türk halkı ve hükümeti, bütün dünyanın sırt çevirdiği Suriye halkının en büyük destekçisi.
26 Şubat 2011 günü başladı her şey. Suriye’nin Dera kentinden 15 okul çocuğu, okullarının duvarına rejim karşıtı sözler yazdılar. O vakitler Mısır ve Tunus’ta gördükleri devrimden etkilenmişlerdi. Rejimin güvenlik güçleri çocukları tutuklayıp zindana tıktı. Ve onlara akıl almaz işkenceler yaptı.
Çocukları tutuklayıp işkence yapan birimin başında, rejim lideri Esed’in dayı oğlu Atıf Necib bulunuyordu. Çocukların aileleriyle birlikte şehrin ileri gelenleri Necib’in kapısına dayanıp çocukların serbest bırakılmasını talep ettiklerinde onların suratına aynen şöyle demişti:
“Çocukları unutun! Bize karılarınızı getirin ki, sizin için yeni çocuklar doğurtalım.”
Suriye’de protestolar işte böyle başladı. Birkaç ay içinde de ülkenin tamamına yayıldı. Bir yıl kadar süren protesto gösterilerinde kesinlikle barışçıl bir hava vardı. Ne zamanki asker meydanlara indi ve halkı tutuklayıp katletmeye başladı, işte orada film koptu. Bir kısım asker bu emri dinlemedi, halkına kurşun sıkmayı reddedip muhalif saflara geçti. Artık can, mal ve namus emniyeti için silahlanmak şart olmuştu.
Esed’in hazır planı
Başlangıçta protestocuların talebi rejimin yıkılması değildi. İnsanlar köklü bir reform beklentisi içindeydiler. Öncelikle de ekonomik durumun düzelmesini istiyorlardı. Çünkü Esed ailesi ve yardakçıları ülkenin kaynaklarına tamamen çökmüş durumdaydılar. Halkın alım gücü sürekli azalıyordu.
Halkına sopa göstermeyi alışkanlık edinmiş rejimin sokağın sesini dinlemek gibi bir niyeti yoktu. O nedenle doğrudan silaha sarılmayı tercih etti. İnsanları tutukladı ve katletti. Baas Partisinin iktidara geldi geleli en iyi bildiği şey buydu çünkü.
Rejim, Suriye devriminin ilk günlerinden beri mezhepçilik kartına oynadı. Devrim başarıya ulaşırsa zor duruma düşecekleri teziyle Alevilerin gözünü korkuttu. Kendisine sadık kalmalarını ve insan kaynağı olmalarını temin edip her türlü yardımı yaptı. Neticede ülkedeki her kesimin iştirak ettiği devrim, bu nedenle iç savaş halini aldı.
Esed rejimi bir oyun daha yaptı. Uluslararası toplumun protestolara sessiz kalmasını sağlamak, protestolara radikal İslamcı bir görüntü vermek için zindanda ne kadar aşırı fikirlere sahip İslamcı varsa hepsini serbest bıraktı. Bu da benzer fikirlere sahip ne kadar insan varsa dünyanın dört bir yanından Suriye’ye akın etmelerine yol açtı. Üstelik uluslararası toplumun bilgisi dahilinde, gözler önünde gerçekleşti bu durum. Daha da acısı, bizzat desteğiyle...
Esed’in arkasında İran var
Rejim, Suriye devriminin ilk günlerinden beri mezhepçilik kartına oynadı.
İran, devrimin ilk günlerinden itibaren Esed rejimine destek verdi. Bu destek olmasaydı ezici halk devrimi karşısında rejim ancak birkaç ay dayanabilir, sonra da yıkılıp giderdi.
Tahran yönetimi silah verdi, para gönderdi, protestoları bastırmak için her türlü donanımı esirgemedi. İnterneti ve tüm iletişim araçlarını izlemek için gereken teknoloji de cabası.
Silahlı direniş baş gösterince İran önce Lübnanlı Hizbullah unsurlarıyla müdahalede bulundu. Daha sonra bizzat kendi bünyesindeki paramiliter Besic unsurlarını sahaya sürmek suretiyle Suriye halkını katletmeye başladı. Peşinden İran Devrim Muhafızları ve ona bağlı Kudüs Gücü mensuplarına AB yaptırımları geldi.
Suriye rejimi bu desteği cevapsız bırakmadı. Petrol aramadan enerji ve hizmet sektörüne değin onlarca proje İranlılara altın tepside sunuldu. Suriye halkı yoksulluktan kıvranırken İranlılar ülkenin hemen her alanında imtiyazlı güruh haline getirildiler. Buna daha önce baba Esed hatta bizzat Beşşar’ın kendisi bile cesaret edebilmiş değildi. Çünkü İran ile çıkar çatışması içindeki Körfez ülkelerini gücendirmek istemiyorlardı. Ancak yönetimde kalmak için İran’a bel bağlayan Esed rejimi, devrim sonrası ülkeyi adeta teslim etti.
- Şu anda İran’ın elindeki yatırım imtiyazlarını gerçekleştirmek için uygun bir ortam bulunmadığı için projeler ertelenmiş durumda. Bu da İran’ı bilhassa yaptırımlar nedeniyle sıkıntıya düştüğü bir zamanda fena bunaltıyor. Zira Esed’i iktidarda tutmak için yılda 6 milyar dolar harcıyor ve kendi halkı bu durumdan hiç hoşnut değil. İran uzun vadeli bir oyun oynuyor, Esed sonrasına bile sarkacak bir oyun bu. Şam’daki İran diplomatlarının ellerinde imzalı yatırım sözleşmeleri mevcut. Esed gitse bile sorun değil. Çünkü İran, tıpkı Beyrut’un güneyinde nasıl kendine bağlı bir halk tabanı oluşturmuşsa, Suriye’de, bilhassa başkent Şam’da da böyle bir demografi oluşturma peşinde. Hükümetler değişse bile kendine bağlı köklü bir kitlenin varlığı, her şeyin garantisi olacak.
Ancak uluslararası oyunun kuralları her gün değişiyor. Büyük devletler İran’ın Suriye’deki nüfuzundan memnun değil, sınırlama peşindeler. Suriye üzerindeki Rusya-İran çıkar çatışması gün geçtikçe daha da su yüzüne çıkıyor. Rejim de açıkça Rusya yanlısı bir pozisyon almış durumda. İran’ın Suriye, Irak ve Yemen’deki nüfuzu inişe geçmiş görünüyor. Buna ülkedeki kötü ekonomik gidişat nedeniyle artan protestoları da ekleyince vaziyet iyice belirsiz bir hal alıyor.
Rusya daha tehlikeli
Terör örgütleriyle mücadele bahanesiyle 2015 yılının 30 Eylül’ü itibariyle Suriye'ye adım atan Rusya savaşın yönünü rejim lehine değiştiren ülke olmuştu. Beyaz Baretliler isimli Suriyeli Sivil Savunma Teşkilatı'na göre Rusya’nın müdahalesi ülkede tam bir insani felakete yol açtı. Rusya’nın Suriye’deki katliam tablosu şu şekilde:
- • Kadınlar ve çocuklar dahil 3.966 sivil öldürüldü.
- • Hava saldırıları ve Rus bombardımanı sonucu 8.121 sivil yaralandı.
- • 182 katliamda 2.228 sivil öldürüldü ve 3.172 kişi yaralandı. Hedef alınan yerler daha ziyade evler, pazarlar ve sivillerin yoğun bulunduğu yerlerdi.
- • 5.025 hava saldırısı, 318 parça tesirli bomba saldırısı ve 130 yangın bombası.
- • Sadece 2019 yılında tam 1 milyon 183 bini aşkın sivil evini terk etmek zorunda kaldı.
• Rus saldırıları, sivilleri yerinden etmek amacını güttü. Bu nedenle şehir merkezlerine, evlere, okullara, camilere, hastanelere ve pazar yerleri gibi noktalara odaklandı.
• Rejim lehine Rus müdahalesinin başlamasıyla birlikte göç dalgası ve şehirlerin boşaltılması gündeme geldi. İlk eylem, Halep’in doğu mahallelerinin 2016'da yıkılması ve sakinlerinin sürgün edilmesi oldu. Peşinden 2017 yılında Şam’ın batı kırsalı ve doğu mahallelerinin boşaltılması geldi. 2018 yılında ise Doğu Guta, Kalamun, Şam kırsalının güneyi, Humus'un kırsalının kuzeyi ve ülkenin güney kesimindeki Kuneytra ile Dera şehirleri sakinlerinden arındırıldı.
• Muhalefet ve diğer uluslararası unsurlar ile müzakereyi rejimin adına bizzat Ruslar üstlendi. Bu müzakerelerde hiçbir uluslararası güvencesi bulunmayan sahte ateşkesleri masaya sürdü. Daha sonra da ateşkes bölgelerini askeri operasyonlar yoluyla bir bir yuttu. Rusya Mayıs 2017'de imzalanan "gerilimi azaltma" anlaşmasına taraf olsa da, bu anlaşmaya uymadı ve şu anda elde kala kala İdlib ve civarı kaldı.
- • Rusya, Suriye'deki hastaneleri ve insani yardım konvoylarını vurmaktan çekinmedi. Bunu engelleyen BM himayesinde bulunan gönüllü mekanizmadan çekilmeyi marifet bildi. Rusların tüm insani değerlerden mahrum olduğu ve uluslararası yasalara saygı göstermediği gayet açıktır.
• Rusya, BM Güvenlik Konseyi'ndeki 16 “veto” kararı ile Esed rejimine sadece askeri destek değil, siyasi destek verdiğini de ortaya koymuş oldu.
• Rusya bugün Suriye'de 2021 seçimlerini mevcut anayasaya göre yapmak için sessiz, ilan edilmemiş bir mücadele veriyor. Esed’in listesinde aday olmaları için muhalif isimlerle sürekli iletişim halinde. Ayrıca mültecilerin dönüşü ve yeniden yapılanma konulu konferansta başarısız olduğu halde uluslararası toplumu bu konuda ikna etmek için elinden geleni yapıyor.
• Tıpkı İran ve ABD örneklerinde görüldüğü gibi, Rusya'nın da Suriye'de büyük çıkarları var. Ruslar Esed rejimine boşuna destek vermiyor. Rus şirketleri ortak petrol projelerinin yanı sıra 25 yıl boyunca Suriye toprakları ile karasularında gaz ve petrol arama sözleşmeleri yaptı, bazı petrol kuyularının yeniden faaliyete geçirilmesini üstlendi.
• Suriye’deki Rus varlığının bir boyutunu da Avrupa enerji pazarını buradan kontrol etmek isteği oluşturuyor. Rusya, Avrupa'ya geçen doğalgaz boru hatlarının Suriye’den geçmesi için faaliyet yürütüyor.
- • Askeri kazanımlara gelince... Ruslar Suriye topraklarında çok sayıda silahı deneme imkanı buldular. Bu da silah piyasasında yeni anlaşmalar yapabilmelerini sağladı.
• Suriye, Rusya’nın Akdeniz'deki tek üssüne ev sahipliği yapıyor. Bu sadece Akdeniz havzasına değil, aynı zamanda Kızıldeniz ve Atlantik Okyanusu’na da hızlı erişim imkanı veriyor.
Amerika Suriye’de ne durumda?
• Mısır'da Hüsnü Mübarek'e karşı yapılan protestolarda kararlı bir görüntü çizen Obama, mevzu Beşşar Esed’e gelince nedense hiç oralı olmadı. "Vaat Edilmiş Topraklar" kitabında Suriye'deki politikasının başarısızlığını itiraf ediyor, Suriye halkını acıklı kaderlerine terk ettiği için pişman olduğunu, üzüntü duyduğunu dile getiriyor.
• Amerikan başkanı başta kimyasal silahların kullanımını kırmızı çizgi olarak kabul etse de ikazlar ve ekonomik yaptırımlarla yetindi. Rejim 2013'te Şam kırsalında kimyevi silah kullandığında ve 1400 şehidi öldürdüğünde kırmızı çizgi de aşıldı gitti.
Esed’e karşı muhaliflere gerçek manada destek vermeyen ABD yönetimi, DEAŞ ile savaşma bahanesiyle 2015 yılında Suriye Demokratik Güçlerini kurup destekledi. Oysa amaç belliydi; Suriye’nin bölünmesini sağlamak, İsrail’in güvenliğine katkıda bulunacak yeni bir alan oluşturmak ve ekonomik açıdan değer ifade eden ülkenin petrol havzasını elde tutmak.
• Trump idaresi başa geldiğinde Suriye halkı iyi muamele görmeyi bekledi fakat o da koca bir halkın çektiği acıları görmezden geldi. Güçlü bir devletin yapması gerekeni yapmadı. Tam aksine hükümet üyeleriyle birlikte irticalen ve çelişen kararlara imza atması ABD’nin bölgedeki rolünü ve etkisini daha da zayıflattı. Kimyevi silah konusunda Obama’nın gevşek tavrını eleştirse de 2017 yılında Han Şeyhun’a atılan kimyevi silaha karşılık olarak bir kereliğe mahsus rejim hedeflerine Cruise füzeleri fırlattı. Bunda da zaten Kongre’nin onayı yoktu. Sonra Beşşar Esed’e hayvan dedi ve tamamen sessizliğe gömüldü.
• Biden, Obama’nın devamı olmayacağını söylemesine rağmen kendisinden çok da fazla bir değişiklik umulmuyor. Yine de Biden’ın Suriye’ye ilişkin tavrı merak konusu.
Türkiye ve Suriyeliler
Kendi topraklarında muhalefet unsuru 4 milyon Suriyeliye ve ülkenin kuzeyindeki halen özgür tek toprak parçasına kucak açan Türkiye, şu anda Suriyeliler için tek umut manasına geliyor. Yeniden safları sıklaştırmak, Suriye için mücadeleye devam etmek için elde bir tek Türkiye mevcut. Türk halkı ve hükümeti, bütün dünyanın sırt çevirdiği Suriye halkının en büyük destekçisi.