Kalem neşter gibidir, belki acıtır ama iyileştirir
Bilal Abdülkerim muhaliflerin elindeki bölgelerden yaptığı haberler ona dosttan ziyade düşman kazandırmış durumda. Çünkü korkusuz bir üslubu var.
Yalanlar ve dalkavukça sahte işler ağrı kesicilere benzer. İnsana kısa bir ferahlık hissi verir. Uzun vadede ise hiçbir faydası olmaz. İşi daha da zora sokar. Bir gazetecinin kalemi, tıpkı bir cerrahın neşteri gibidir. Belki biraz acı verir ama şifa üretir, iyileştirir. Bilal Abdülkerim gibi gazetecileri tutuklamak Suriye devrimine bir gram fayda sağlamaz. Sadece düşmanı sevindirir.
- Gazeteci olmak kolay değil. Bunun ne demek olduğunu Amerikalı Bilal Abdulkerim’e sormak lazım. Suriye savaşının en acımasız yönlerini haber yaptığı için ölüm listesine girmiş biri çünkü.
Abdulkerim savaşın başladığı 2011 yılından beri yazıyor. Suriye rejiminin yaptıklarına dair Esed rejiminin sansüründen geçen, dalkavukluk yapan yazılardan değil onunki. Esed rejiminin ne demek olduğunu çok iyi bilen Suriyelilerle çok iyi bağlantıları var, onlarla oturup kalkıyor.
Muhaliflerin elindeki bölgelerden yaptığı haberler ona dosttan ziyade düşman kazandırmış durumda. Çünkü korkusuz bir üslubu var. Fazlasıyla açık sözlü üslubu yüzünden Esed rejiminin, Rusya’nın, İranlı çetelerin ve terör grubu DEAŞ’ın hedefi olmuş durumda.
Amerika onu öldürmek istedi
Fakat ona yapılan en sürpriz saldırı Suriye’de değil, ülkesi Amerika’da gerçekleşti. Amerikalılar öyle bir tane değil, beş altı drone ile bir saldırı düzenleyip onu öldürmek istedi. Abdulkerim ve Londra’da ikamet eden ABD’li avukatı Clive Stafford Smith, Washington yönetiminin meşhur ölüm listesine niçin girdiğini öğrenmek için derhal kanunî işlem başlattılar.
- Her türlü dalaverenin döndüğü Suriye’de cesur haberlere imza atıyor oluşu onu Sky News, BBC, CNN ve El Cezire gibi önemli medya kuruluşlarının aranan adamı yapmıştı.
İdlib bölgesini elinde tutan grupların yönetim şekline dönük yaptığı yumuşak eleştirilere bile tahammül gösterilmedi. HTŞ (Heyetu Tahriri Şam) Abdülkerim’i tutukladı.
Geçen hafta tutuklanmadan birkaç saat öncesinde onunla görüştüm. Böyle bir duruma ihtimal veriyordu zaten. Aralarında meşhur insanî yardım gönüllüsü Tevkir “Tox” Şerif’in de bulunduğu HTŞ tutuklamaları hakkında eleştiriler yapmaktan geri durmuyordu.
Kıdemli bir savaş muhabirinin korkusuz üslubuyla gerçeklerin üzerine cesaretle gitmesi HTŞ liderliğinin egosunda yaralar açmışa benziyor.
Kimsenin adamı değil
● Abdülkerim sonradan İslâm’ı seçmiş bir isim.
● OGN (On the Ground) medyanın kurucusu olarak 2011 yılından bu yana Suriye devriminin hikâyesini, hem de hiçbir tarafın adamı olmadan haberleştirmeye çalışıyor.
● Esed karşıtlığıyla meşhur olmuş,
● Suriye’yi kan gölüne çeviren diktatörlüğün bir an önce sona ermesini canı gönülden isteyen birisi.
● Ama bu onu, Esed’e karşı savaşan grupların yaptığı kötülükleri görmekten alıkoymuyor.
Savaşın bulutları belki de HTŞ liderliğinin verdiği yanlış kararların üstünü örtüyor. Yapıcı eleştirilere bile tahammül edemeyen, bir diktatöre karşı verilen savaşta yeni diktatörlüklere doğru yelken açan bir görüntü var ortada. İnsânî yardım gönüllülerini ve gazetecileri kurban olarak seçen bir çarpık zihniyet.
● Suriye hakkında içerden haber veren,
● İslâmî gruplarla cesur mülakatlara imza atan ve güvenilir bir haber kaynağı olarak dünya çapında nam salan birinden bahsediyoruz.
● Esed rejiminin propaganda çarkını bizzat kendi çabalarıyla kıran, etkisizleştiren, yaşanan gerçekleri bütün yalınlığıyla gözler önüne serip Suriye devrimine müthiş katkılar yapan bir gazeteciden.
İdlib Vahşi Batı'ya döndü
Son günlerde bir grup Müslüman âlimle birlikte HTŞ tarafından kaçırılıp işkenceye maruz bırakılan sayısız mahkûmun haklarını koruyacak bir çalışma üzerine yoğunlaşmıştı. HTŞ 2017’de çeşitli grupların birleşimiyle oluşan bir yapı.
- ● İdlib’de yaşanan asıl sorun, herkesi kuşatacak kanunî bir otoritenin mevcut olmayışı.
- ● Esed, Ruslar ve İranlı çetelerin tehdidi altındaki bölgede kargaşa hâkim.
- ● HTŞ, âdil olmayan keyfi kararlarla bu kargaşa ortamını daha da büyütmekten başka bir şey yapmıyor.
Neredeyse bütün ülke Esed rejimi tarafından yutuldu. Elde kala kala bir İdlib kaldı. Türkiye’nin verdiği destek olmasa İdlib de kalmayacaktı zaten. Suriye devrimi çoktan sona ermiş olacak, Esed zaferini ilan edecekti.
Bütün bunlar İdlib’de yaşananlara göz yummayı gerektirmiyor. HTŞ bir an önce gerçeği görmeli ve kör inattan vazgeçmeli. Abdülkerim ve Tevkir Şerif gibileri onların düşmanları değil, dostları. Sadece dostlar, düzelsin diye yanlışları ikaz eder. Yanlışlar düşmanı kaygılandırmaz, bilakis sevindirir.
Bu düşman sevindirir
Yalanlar ve dalkavukça sahte işler ağrı kesicilere benzer. İnsana kısa bir ferahlık hissi verir. Uzun vadede ise hiçbir faydası olmaz. İşi daha da zora sokar. Bir gazetecinin kalemi, tıpkı bir cerrahın neşteri gibidir. Belki biraz acı verir ama şifa üretir, iyileştirir.
Bilal Abdülkerim gibi gazetecileri tutuklamak Suriye devrimine bir gram fayda sağlamaz. Sadece düşmanı sevindirir. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bilal Abdülkerim’in salıverilmesini sağlamalı!