Ayrılık yarasına merhem süren şaheser: Mesnevi
Mevlânâ'nın kendi deyimiyle mesnevi; "masaldır diyenlere, evet masaldır. Onda kendini görmek erlik ister. Fakat aslında tamamen vahdet dükkânıdır. Bu dükkânda vahdetten başka gördüklerin ise puttur.'' Diyerek insanı görünenin ötesindeki vahdaniyete davet etmektedir.
1-9
Dinle, şu ney nelerden hikâyet etmede Ayrılıklardan yana şikâyet etmede. Ten candan, can da tenden örtülü değildir. Lâkin herkese o can’ı görebilme izni verilmemiştir.
2-9
Mesnevi, “varlık sazlığı”ndan koparılmış kamışın işlenerek musiki aletine dönüşen neyin, yani bir yerde Âdemoğlunun yer yer içli, yer yer trajikomik, yer yerse güldüren hikâyeleriyle doludur.
3-9
Mesnevi’de aktarılan hikâyeler, onlardan çıkarılacak ibretler bakımından ayrılığın, hasretin yaşattığı vuslat arzusunun tomurcuğudur.
4-9
Bin sayfayı aşkın Mesnevi ciltlerini okuyup bitirdiğinizde hissettiğiniz, aşkın o esinli şarkıları değildir sadece, göğsünüzdeki yaraya teshir eden ilahi bir dokunuş da beraberinde gelir.
5-9
Mesnevi’nin hikâyeleri, insanların yüzlerinde, gönüllerinde, arzu ve beklentilerinde büyük esintinin kâh ılık bir melteme, kâh kavurucu bir çöl rüzgârına dönüştüğünü bize gösterir.
6-9
Rüzgârla, bu büyük rüzgârla mum alevi gibi titrediğimiz anlardaki ruh üşümesidir hikâyeler arasındaki ibretler.
7-9
Rüzgâr esmiş, o küçümen hikâye bize örnek kılınmış ve ibret böğrümüze bir mızrak gibi saplanmıştır. Cılız gövdelerimizde hissettiğimiz, o rüzgârın kargısının böğrümüzde açtığı derin yaradır.
8-9