Kış boyunca yaz ayında yapacağımız ve gerçekleştireceğimiz tüm etkinlikleri zihnimizde geçirip yaz aylarının gelmesi ile birlikte dışarıya çıkmamak için bin bir türlü sebep türeterek evde yatıp uyumanın bizlere daha cazip gelmesinin kaçınılmaz olduğu o anlar içerisinde bulunmak bizler için oldukça alışıldık bir durumdur.

İkindi vakti tam akşama doğru istemeden de uyuya kaldığımız zamanlarda uyanmamız ile birlikte çevremizi uzunca bir süre algılayamayıp dışarıya oldukça korkunç ve ilginç bir görüntü sunduğumuz bu anlarda aynen bu şekilde gözüktüğümüzden oldukça eminiz.

Her sabah çalan alarm sesiyle verdiğimiz mücadele aslında sandığımızdan daha derin bir meseleyi işaret ediyor. Uzmanlara göre, sabahları yataktan kalkmakta zorlanmamızın ardında sadece 'uykusuzluk' değil, biyolojik ve psikolojik birçok faktör yatıyor. İşte sizin için derlediğimiz o nedenler...

Özellikle erken kalkmamız gereken zamanlarda, sabah işe, okula gideceğimiz günlerde uyku problemi yaşayıp geceleri geç vakitlere kadar ayakta kalmamız sebebiyle tüm çektiğimiz bu uykusuzluğun bizde bıraktı tahribatın bu düzeyde olduğunu söylemek çok da yanlış olmayacaktır.

Her akşam ortak bir şekilde düşündüğümüz ve hayalini kurduğumuz bir durum varsa o da bizler için kuşkusuz bir şekilde erken yatıp erken erken kalkma hevesimiz olacaktır. İşte tam da böyle zamanlarda bu isteğim akşam saatlerinin gelmesi ile birlikte geride bırakmamız bizler için oldukça kaçınılmaz bir hal almaktadır.

Gün içerisinde iş yerlerimizde yaşadığımız stres, sıkıntı ve yorgunluk hissinin tüm gün boyunca bünyemizde birikerek eve döndüğümüz zamanlarda bu yorgunluğun birden kendini göstermesi bizler için oldukça kaçınılmaz bir durumdur. İşte kendimizi bu yorgunluğun kollarına bıraktığımız anlarda dönüştüğümüz kişinin tam olarak bu şekilde olduğunu söylemek çok da yanlış olmayacaktır.

İşte size uyku alışkanlıklarınızı değiştirmeden daha dinlenmiş hissetmeniz, enerji seviyelerinizi yükseltmeniz ve uyku kalitenizi arttırmanız için bazı öneriler.

İstisnasız her bayram günü yaşadığımız senaryonun bizler için en kısa özeti tam olarak bu şekildedir.

Kendimizi gün içerisinde sinirli hissettiğimiz zamanlarda bu durumun bizler için yapılabilecek en mantıklı açıklaması uykumuzu yeterli şekilde alamamamız olacaktır.

Her ne kadar zaman zaman yaşadığımız hayattan bunalmış, karşımıza çıkan sorunlar bizleri bezdirmiş, yormuş hissediyor olsak da hissettiğimiz tüm bu dertlerin, tasaların, sorunların ve sıkıntıların yalnızca dertsiz, tasarız ve tüm kötü düşüncülerden uzak geçireceğimiz 1-2 saatlik bir uyku ile geçeceğine inanmaktayız.

Özellikle kendimizi huzursuz hissettiğimiz anlarda uykuya dalmadan önce duamızı okuyup yattığımız zamanlarda hissettiğimiz huzur tam olarak şu seviyededir.

Ramazan ayı boyunca kendimize uyku düzenimize karşı daha hassas olmamız gerektiğini hatırlattıktan sonra geceleri gerçekleştirdiğimiz gerçeklik şu minvaldedir.

Ev içerisinde özellikle hafta sonlarında uykumuzu almak için saatlerce uyuyarak öğlene kadar yataktan çıkmadığımız zamanlarda ailemizden beklediğimiz saygı tam olarak budur.

Çocukluk yıllarımızda banyodan çıktığımız zamanlarda annemizin nevresim takımımızı değiştirdiğini görmemiz ile birlikte dünyanın en rahatlatıcı ve huzur dolu uykusuna hazırlandığımız anları özlemiyor değiliz.

Ramazan ayinin gelmesi ile birlikte sahura kadar oturup sahurdan sonra alarmını çalması ile birlikte kendimizi tam olarak şöyle bir ruh halinde bulmak oldukça kaçınılmaz bir durumdur.

Herhangi bir derdimiz ile birlikte sabahlara kadar düşünerek ağlayıp geçirdiğiniz günün sabahında aynaya bakmamız ile karşılaştığımız yüz budur.

Hayatın içerisinde mücadele ettiğimiz bütün konular arasında uykusuzluğun bizler için başlıca problem olduğunu söylemek hiç de yanlış olmayacaktır.

Uykuya karşı beslediğimiz sevginin bizler için erişilmez bir boyuta ulaşması ile birlikte gün içerisinde kendimizi tam olarak şöyle hissediyoruz.

Ramazan ayının gelmesiyle birlikte her sahur vakti ezan okunmadan sofraya yetişebilmek için çabalarken ailemizin gözünde dönüştüğümüz kişi tam olarak budur.