"Okusana"da: Paul Connerton, Zygmunt Bauman ve David Harvey

Modernite Nasıl Unutturur, Paul Connerton
Modernite Nasıl Unutturur, Paul Connerton

Kent algımızda bağımsız bir sanat yapıtının kimliğini kazanır, bağımsız bir sanat yapıtı olarak takdir edilmeli ya da eleştirilmelidir, ancak “bilinçli bir varlık ” ya da “politik beden” olarak karakterini kaybeder.”

Modernite nasıl unutturur - Paul Connerton

“Tüketim mallarının ömrünün kısalması ironik bir kültürel değişime neden olur. İnsanların ömrü uzarken ürünlerin, nesnelerin ve binaların ortalama ömrü kısalır; insanlar daha uzun bir ömrün keyfini çıkarırken, nesneler her zamankinden daha kısa bir süre kullanılabilir hale gelir.

Bu durum hem kişisel anılar, hem alışkanlık belleği açısından kültürel bir unutkanlığa yol açar.”

Akışkan modernite - Zygmunt Bauman

“On dokuzuncu yüzyılın en saygın ve sözü dinlenir iktisatçılarının çoğu ekonomik büyümenin “insanların bütün ihtiyaçları karşılanana kadar” süreceğini ve bunun ardından kendini her yıl yeniden, aynı miktarda ve içerikle üretecek “durağan bir ekonominin” geleceğini düşünüyordu. Farklılıklarla birlikte yaşam sorununa da, aynı şekilde, geçici bir rahatsızlık gözüyle bakılıyordu: Farklılıkların çatışması ve bir arada yaşayamayacağı açık zıt kutuplar arasındaki savaşlar nedeniyle sık sık şirazesinden kayan ve baş döndürecek kadar farklı renklerle dolu dünya, sonunda (kökten bir şekilde) “bütün savaşlara son verecek bir savaşın” veya (evrimsel bir şekilde) uyum ve asimilasyonun yardımıyla, her türlü çatışmadan ve düşmanlıklardan arınmış, huzurlu, tek tip, tekdüze, sınıfsız bir dünya olacaktı. Kısacası modernizm, sonunda a priori olarak sabit, önceden çizilmiş bir bitiş çizgisi olan bir yol, en nihayetinde kendini gereksiz kılacak bir hareketti.”

Akışkan modernite - Zygmunt Bauman
Akışkan modernite - Zygmunt Bauman

Paris, modernitenin başkenti - David Harvey

  • “Bilinçli bir varlık” ya da “politik beden” olarak bir tanımı şöyle dursun bütün olarak kentin tek tanımı yoktur. Flaubert’in kenti ne kadar güzel inşa edilmiş, ne kadar güzel döşenmiş olursa olsun içinde ve üzerindeki insan eylemlerine fon görevini görür.

Kent cansız bir nesne haline gelir. (Haussmann’ın planlamasında büyük ölçüde olduğu gibi.) Haussmann’ın çalışmalarını tamamlamasından sonra,

1869’da yayımlanan Duygusal Eğitim, kenti oluşturan cansız nesnelerin ayrıntılı (ve harikulade) tasvirleriyle doludur. Kent algımızda bağımsız bir sanat yapıtının kimliğini kazanır, bağımsız bir sanat yapıtı olarak takdir edilmeli ya da eleştirilmelidir, ancak “bilinçli bir varlık ” ya da “politik beden” olarak karakterini kaybeder.”

Paris, modernitenin başkenti - David Harvey
Paris, modernitenin başkenti - David Harvey