Muhabbet konulu edisyon

İllüstrasyon: Cemile Ağaç
İllüstrasyon: Cemile Ağaç

Arkadaşlar… Ne olur beni bir dinleyin… Bir sorun var… Kimse kimseyi duymuyor… Dinlemiyor… Sohbetortamları bulalım, oturup konuşalım, anlayalım, dinleyelim diyorum…

- Arkadaşlar, hani şöyle, haftada bir, bir araya gelsek de, dertleşsek, halleşsek, kurtlarımızı döksek diyorum…

- “Kurtlarımızı dökmek” dedin de, deyimler, darbımeseller giderek dilimizden çekiliyor, azalıyor, güzel Türkçemiz nüanslarını yitiyor…

***

- Arkadaşlar, sohbet etsek, muhabbet etsek, bir sokağın köşesinde, bir çay ocağında birbirimizi dinlesek, birbirimize anlatsak diyorum…

Yazmak demiyorum… Sohbet edelim diyorum… Muhabbet edelim diyorum…
Yazmak demiyorum… Sohbet edelim diyorum… Muhabbet edelim diyorum…

- “Arkadaşlar” demen dikkatimi çekti… “Arka” ve “daş”… “Arka çıkmak” gibi hani… Yahu mirim dilimizin bir etimoloji sözlüğü yok ki adam gibi…

***

- Haydaaa… Arkadaşlar, uzaklaşıp gidiyoruz, bir bağrış çağrış, bir koşturmaca, hiç değilse haftada bir oturup birbirimize zaman ayıralım diyorum…

- Ben de hep düşünmüşümdür ki, neden asırlardır insanlar “hafta”lık zaman dilimlerini dikkate alırlar… Mesela neden “on dört” değil de “yedi”? Geçenlerde bu konuda bir yazı da yazmıştım…

***

- Yahu ben onu mu diyorum! Bir otursak, sohbete muhabbete dalsak, yaralarımızı sağaltsak diyorum…

- Bununla ilgili bir kitap çıkmıştı… Editörlüğünü bizim Nazmi yapmıştı… Neydi adı?

***

  • - Arkadaşlar… Ne olur beni bir dinleyin… Bir sorun var… Kimse kimseyi duymuyor… Dinlemiyor… Sohbet ortamları bulalım, oturup konuşalım, anlayalım, dinleyelim diyorum…

- Hay sen çok yaşa! Süper fikir! Neden bunu projeye dönüştürmüyoruz? Bakın şimdi… Her çay ocağında bir hafta toplanan üniversite öğrencileri… Vali bey de gelir…

***

- Ulan ben ne diyorum siz ne diyorsunuz! Arkadaşlar, diyorum, haftada olmazsa ayda bir defa, bir akşam evlerimizde toplanalım diyorum… Evlerimiz bereketlensin…

- Bereket kavramını çok önemsiyorum… Bereket modern bilimin, rasyonel aklın izah edebileceği bir şey değil hiç kuşkusuz… Bereket konusunda dergide bir dosya yapmalıyız…

***

- Hay Allah senin yazını ne yapsın! Ulan arkadaşlar, diyorum ki, göz göze, yüz yüze, diz dize olup kalp kalbe verip birbirimizi dinlemeliyiz, anlamalıyız, eğlenmeliyiz, giderek garip insanlara dönüşmekteyiz…

- Aslında Baudrillard’la Nietzsche arasında, biraz da Mevlana ve Sadi havasında, aslında biraz da Schopenhauer’le Zola evreninde gezmektesin… Kaygıların ne kadar değerli… Bunları neden yazmıyorsun mirim…

***

- Yazmak demiyorum… Sohbet edelim diyorum… Muhabbet edelim diyorum… Seyahat edelim diyorum… Ne haliniz varsa görün ulan! Benden paso… Buraya kadarmış!

- Esasında sohbet ve muhabbet kavramları üzerinden… Geleneğin yeniden inşası bağlamında düşünüldüğünde… Neden sohbet ve muhabbet konulu bir edisyon yapmıyoruz? Kemal Hoca da ön söz yazar… Dur ben bunu not alayım…

-…