Çocuk edebiyatına adanmış bir ömür: Nusret Dişo Ülkü
Nusret Dişo, Tito’ya hayranlık duyar, doğduğu veyaşadığı toprakları çok sever, devrimci düşünceye inanırdı. Ancak Türklüğü, tüm bunların hepsindendaha ağır basmaktaydı: “Bütün bayrakları seviyorum ama / Yugoslavya’da bütün dünya uluslarının / bayrakları arasında Türk bayrağını arıyorum.”
Yugoslavya Türk edebiyatı ikinci kuşak temsilcilerinden biri olan Nusret Dişo Ülkü, 24 Mart 1937’de Prizren’de dünyaya geldi. Asıl adı Nusret Dişo’dur.
Ülkü sonradan gelmiştir. Bu ilavenin hikâyesini şöyle anlatır: “1960 yılında Üsküp’te bir şiir yarışması düzenlendi. Yarışmaya ‘Ülkü’ adını verdiğim bir şiirle katıldım. Birinciliğim “Nusret Dişo-Ülkü” şeklinde anons edildikten sonra öyle kaldı.”
İki arada
Nusret Dişo öncelikle şair, sonra çocuk edebiyatı yazarı ve en sonra da hikâyecidir. Bilinen konu ve anlatım biçimlerinin dışına çıkmayı başarmış, Yugoslavya Türk şiirine yeni boyutlar kazandırmıştır. Şiire hak ettiği önemi vermiş, sanat ve estetik değer kaygısı hissedilen metinler kaleme almıştır.
Nusret Dişo öncelikle şair, sonra çocuk edebiyatı yazarı ve en sonra da hikâyecidir. Bilinen konu ve anlatım biçimlerinin dışına çıkmayı başarmış, Yugoslavya Türk şiirine yeni boyutlar kazandırmıştır.
Kuşağının bir diğer temsilcisi Hasan Mercan gibi o da Türk edebiyatını yakından izledi. Yugoslavya’daki ulusların ve Türkiye’nin edebi gelişimini, her iki ülkenin sanat özelliklerini, kendine özgü bir şekilde yorumladı. Şiirlerinde belirli bir kalıba ve şekle bağlı kalmadı. Yer yer vezin ve kafiye, yer yer serbest mısra kullandı, gereksiz didaktik vurgulardan kaçındı.
Nusret Dişo dil konusuna ağırlık verdi. Ulusal konulara el atma ve ulusal kimliğe sahip çıkma bilincinin geliştirilmesinde kuşağına öncülük etti. İlhami Emin ve Necati Zekeriya ile birlikte, ‘dilde özleşme akımının’ başını çekenlerden oldu.
Çocuklarla ağaçlar
Orta ve lise eğitimini Prizren’de tamamlayan Nusret Dişo, eğitimine Arnavutça dilinde başladı. Türkçe sınıflar da açılınca, kaydını buraya aldırdı. 1956 yılında Prizren Eğitim Enstitüsü’nde (Yüksek Pedagoji Akademisi) öğrenime başladıysa da bitirmeden ayrıldı. Türkçe eğitim verilen sınıflarda, iki yıl boyunca öğretmenlik yaptı.
- Çocukluğu savaş yıllarına denk gelen Dişo’nun edebiyata olan ilgisi ilk öğrencilik yıllarında başlamıştır. Ana dilin insan için çok büyük bir öneme sahip olduğunu düşünüyordu. Türkçe eğitim almaya başladıktan sonra içindeki şiir yazma tutkusu artarak devam etti.
Zamanla Yugoslavya Türk edebiyatının önemli kalemlerinden biri haline gelen Dişo’nun, ilk şiirleri 1953 yılında Sevinç çocuk dergisinde yayınlandı. On yıl sonra, çocuk şiirlerinden oluşan Çocuklarla Ağaçlar (Detska Radost Yayınevi) isimli ilk kitabı yayınlandı.
Çocukların elleri
1964 yılında Üsküp’e gelerek, gazeteciliğe başladı. Birlik gazetesinde ve çocuk dergilerinde çalıştı. Prizren anılarını içeren, sürrealist düz yazılar kaleme aldı. Ertesi yıl, iki şiir kitabı yayınlandı. Çocukların Elleri’nde (Detska Radost Yayınevi) isimli kitabında, Çocuklarla Ağaçlar’dan seçmeler ve yeni şiirler yer aldı. Bu kitapta çocuklar, sadece okul çevresinde değil, genel olarak ele alınmıştır. Onların saflığı ve temizliği üzerinde durulmuştur. Kötü alışkanlıklar yerine, kitap tutmaları arzulanmıştır:
“Küçüktüm vardı / Bir kitabım / Sonra büyüdüm oldu / Birkaç tanem / Şimdi vardır / Kütüphanem.” (Sayfa 39)
Çocukların Elleri, şairin sosyalist gerçekçi sanat anlayışından örnekler de içerir: “Düşümde gece ak buluttan / Barış için her ulustan: / Alaska’dan Asya’ya, / Avrupa’dan Asya’ya, / Bir tren düşünürüm ben.” (Sayfa 16)
1965 yılında yayınlanan Diyeceklerim (Birlik Yayınevi), ikinci kitabı oldu. Serbest şiirin tüm özelliklerini en geniş şekliyle kullandığı Diyeceklerim, okurlarından büyük ilgi gördü. Bu kitapla birlikte, güdümlü şiirden uzaklaştı. İnsan tahlilleri üzerinde durdu. Sosyal dayanışma ve insani değerlerin altını kalın bir şekilde çizdi:
“Bazen kendini büyük görüyorsun / Öyle bir alçalıyorsun ki / Öyle bir alçalıyorsun.” (Sayfa 9)
Üçgen ve Ozanlar güncesi
1969 yılında Sevinç dergisinin yayın yönetmenliğine getirildi. Üzerindeki sorumluluk, üretkenliğinden bir şey eksiltmedi. 1972 yılında Üçgen (Birlik Yayınları) isimli kitabı çıktı. Bu kitapta, konularla birlikte, söyleyişteki değişiklikler dikkat çekicidir. Toplumsal konular ağırlık kazanır. Bolşevik İhtilali, dönemin birçok şairi gibi onun da mısralarında yer almıştır:
“Emek dendi emekçilerin / Yoluna ekim düştü ekimlerin / Devrim dendi parlak devrimcilerin / Başına Lenin geçti / Lenincilerin.” (Sayfa 24)
1974 yılında yayınlanan Ozanlar Güncesi (Birlik Yayınları), şiirdeki yerini bulmasını sağladı. Bu kitapta, söyleyiş bakımından dikkat çeken bir gelişme vardır. Şiirlerin temel unsuru, insandır. Tüm canlılara ve eşyalara, zıtlıklarla yaklaşır:
“Bazen yakın bazen uzağız / Bazen soğuk bazen sıcağız / Kıyılar gibi yakın kıyılar gibi uzak / Mevsimler gibi soğuk mevsimler gibi sıcak” (Sayfa 7)
Nusret Dişo şiirlerinin kurgusu, genellikle, birbirine benzer. İlk kıtanın kuruluş ve söylenişi, sonrakilerde de görülür:
- “Toprak toprak gibi susuyordu / Güneş güneş gibi yakıyordu / Toprakta bir mezar kazdırıldı / Güneşte bir ölü kaldırıldı / Güneş güneş gibi susuyordu / Toprak toprak gibi yakıyordu / Güneşte bir mezar kazdırıldı / Toprakta bir ölü kaldırıldı.” (Toprak ile Güneş, Sayfa 22)
Ozanlar Güncesi ve Üçgen’de, ilk şiirlerinde sıkça rastlanan, zorlamalar ve dil aksaklıkları azalmıştır. Kelimeler yerli yerinde ve Türkçenin kurallarına daha sadık bir şekilde kullanılmıştır. Serbestlik azalmış, beyit ve dörtlüklere ağırlık verilmiştir. Bununla birlikte, şekil ve söyleyiş bakımından, Necati Zekeriya ve İlhami Emin etkisi net bir şekilde görülür. Yer yer Cahit Sıtkı-Orhan Veli kuşağının etkisi de hissedilir.
Kara İsmet
Yazarın ilk hikâye denemelerini içeren Kara İsmet (Birlik Yayınları), 1976 yılında yayılandı. Yazarın geçmişine, özellikle çocukluk dönemine duyduğu özlem bu hikâyelere sinmiştir. Şiirden gelmenin verdiği inceliğe, çocuk edebiyatından gelmenin verdiği net ve kısa anlatım ustalığını da ekleyince; Halam, Fethi Hafız ve Cemo gibi hikâyeler ortaya çıkmış. Kitabın bir diğer dikkat çeken hikâyesi olan Hamdi’nin Koçu, sembolik bir dille, Yugoslavya Halk Kurtuluş Ordusu’nun Almanlar ve yerel işbirlikçileri Çetnik ve Ustaşalara karşı verdiği mücadeleyi anlatılır. On dört kısa hikâyeden oluşan Kara İsmet, 1981 yılında, İstanbul’daki Koza Yayınları tarafından da yayınlandı.
Nusret Dişo, 1977 yılında Priştina’ya taşındı. Dört yıl boyunca Tan gazetesi kültür-sanat sayfalarını yönetti. Sıkıntılı günler yaşayan gazeteyi, arkadaşlarıyla birlikte, ayağa kaldırdı. Aynı yıl, Tito Koçaklaması (Tan Yayınları) isimli kitabı yayınlandı. Bu kitapta Tito, resmi bayram ve devrim şiirlerine yer verdi:
“Tito, Tito balçık güneşimizsin / Her gün doğarsın sabahlarımıza / Doğ güneşimiz doğ, güneksilmesin, / Gölge düşmesin ki, sabahlarımıza.” (Yosip Broz Tito, Sayfa 9)
Üsküp sevgisi
Nusret Dişo, Tito’ya hayranlık duyar, doğduğu ve yaşadığı toprakları çok sever, devrimci düşünceye inanırdı. Ancak Türklüğü, tüm bunların hepsinden daha ağır basmaktaydı:
- “Bütün bayrakları seviyorum ama / Yugoslavya’da bütün dünya ulusların / bayrakları arasında Türk bayrağını arıyorum.” (Bütün Bayrakları Seviyorum, Sayfa 55)
1979 yılında, bu şehirde yayınlanan ilk Türkçe çocuk dergisi, Kuş’un yayın hayatına kazandırılmasını sağladı. İlk sayıların yayın yönetmenliğini de üstlendi. 1981 yılında, çocuk şiirlerinden oluşan, Dereden Tepeden (Birlik Yayınları) isimli kitabı yayınladı. Makedonca ve Sırpça (Svaştara, Grafos Yayınevi) dillerinde yayınlanan bu kitap, şairin pürüzsüz Türkçesinin bir örneğidir.
Nusret Dişo, “Prizren’siz olabilirim ama Üsküp’süz olamam” diyecek kadar bu şehrin aşığıdır.
Üsküp’e duyduğu özlem ve bölgedeki gerginlik sebebiyle, 1981 yılında Üsküp’e geri döndü. Bir süre sonra Birlik gazetesi kültür sayfalarını hazırlamaya başladı.
1983 yılında Deniz ve Ben isimli şiir kitabı Ankara’daki Anadolu Sanat Yayınları tarafından yayınlandı. Bu kitap, Yugoslavya Türkü’nün iç dünyasını anavatana yansıtması açısından önemlidir:
“Deniz senin suyun tuzludur / Benim gözyaşlarım tuzlu. / Bir damla gözyaşımdan tat, / Bir yudum suyundan tadayım.” (Deniz ve Ben, Sayfa 16)
Deniz ve Ben’de yer alan şiirler, onun, anadiline tutkusunu kanıtlar niteliktedir:
“Bir ben varım / Benimle birlikte Türkçem, / Türkçemle bir ben varım.” (Türkçem, Sayfa 23)
90’lardan bugüne
1984 yılında, çocuk şiirlerinden oluşan, Tü-tü-tüüü (Birlik Yayınları) isimli kitabı yayınlandı. 1990 yılında yeniden Sevinç dergisinin yayın yönetmenliğini üstlendi. 1992 yılında Çocuklar ve Büyük Çocuklar (Birlik Yayınları) isimli kitabı yayınlandı. Bu kitabın birinci bölümü ‘Büyüklere Şiirler’ ve ikinci bölümü ‘Çocuk Şiirleri’ içermektedir.
Ülkede sistem değişikliğine bağlı olarak yayınlar da durmaya başlayınca, 1992 yılında, emekliliğini talep etti. Ancak emekliliğin kalem tutamadığı gün olduğuna inandığından, önceki temposundan bir şey kaybetmedi. Üsküp’te özel yayıncılık faaliyetlerine başladı. Türkçe, Osmanlı ve İslam konulu kitaplar yayınladı. 1993 yılında Üç Kedi (Çocuk Vakfı Yayınları) isimli çocuk öyküleri kitabı, ertesi yıl Kabıma Sığmıyorum (Birlik Yayınları) isimli şiir kitabı ve Çocuk Olabildiğim Vakit (Dişo Promet Yayınları) isimli Makedonca öykü kitabı yayınlandı.
Makedonya Yazarlar birliği üyesi olan Nusret Dişo Ülkü’nün birçok deneme ve çeviri çalışmaları bulunmaktadır. Varlık, Türk Dili, Edebiyat, Cep Dergisi, Varlık Yıllığı gibi edebiyat dergilerinde ve yıllıklarda şiir ve çevirileri yer aldı. Ayrıca Balkan dillerinde gelişen edebiyatın ele alındığı, beş ciltlik bir ansiklopedi çalışması da bulunmaktadır. Bu çalışmanın her cildinde Sırp, Hırvat, Arnavut, Boşnak, Makedon ve Türklerden oluşan 26 yazar incelenmektedir.
- 2011, Nusret Dişo için oldukça verimli bir yıl oldu. Prizren Güzeli, Seve Seve Sevdim Şükre Geldim ve Kapanık Aşk, Açık Mektup (Dişo Türk Anaç Yayınları) isimli üç şiir kitabını okurlarıyla buluşturdu.
Üsküp’te Yahya Kemal Beyatlı Derneği’ni kuran yazar, kendi soyadını taşıyan, Dişo Türk Anaç Yayıncılık bünyesinde Türkçe, Makedonca ve Sırpça dillerinde yayıncılık faaliyetlerini sürdürmektedir.