Arnavut edebiyatının yüz akı: Kim Mehmeti

Kim Mehmeti
Kim Mehmeti

Mehmeti’nin yazarlığını eleştirmek isteyenler, büyük sıkıntı yaşarlar. Önlerindeki metin, tamamen kapalı bir sistemdir. Nereden başlanması gerektiğini bilemezler. Derinlemesine inceleme imkânı sağlayacak bir giriş noktası bulamazlar. İlginç, orijinal, tuhaf ve bilgece metinleri işaretlemeye çalışanlar; birçok notun sahibi olurlar, belki de tüm kitabı işaretlemek zorunda kalırlar.

Modern Arnavut edebiyatından bahsedildiğinde, ilk akla gelen isimlerden bir tanesi Kim Mehmeti’dir. Özel bir hikâyeci, güçlü bir romancı ve büyülü gerçekliğin en tipik temsilcisidir. Deneme ve polemik yazarlarıyla da dikkat çeker. Aynı zamanda takip edilen bir gazeteci ve analisttir.

Tek başına yürümekten çekinmeyen bir entelektüeldir. Sanatının ve etnik kimliğinin hiçbir ideolojinin esiri olmasına müsaade etmez.


Yetenekli ve cesur bir köşe yazarıdır. Tek başına yürümekten çekinmeyen bir entelektüeldir. Sanatının ve etnik kimliğinin hiçbir ideolojinin esiri olmasına müsaade etmez. Tipik iki dilli isimlerdendir. Başlangıçta Hırvatça ve Makedonca dillerinde eserler kaleme almıştır. İlk edebi ürünlerini, anadil bilincinin uykuda olduğu 1970’li yıllarda Hırvat dergilerinde yayımlamıştır. Bir dönem kitap satıcılığı ve ardından tarım kredi kooperatifi müdürlüğü yapmıştır.

Gazeteciliği

Hikâyelerinde zamanın sahibi ve yöneticisidir.
Hikâyelerinde zamanın sahibi ve yöneticisidir.

1991 yılında, Arnavutça yayımlanan, Flaka e vellazerimit (Kardeşlik Ateşi) gazetesinde yayın editörlüğüne başladı. İki yıl kadar bu görevi devam ettirdi. Ardından, Üsküp’te Arnavutça yayınlanan Jehona kültür dergisinin genel yayın yönetmenliğini üstlendi. 2001-2006 yılları arasında, Üsküp merkezli olarak Arnavutça yayımlanan, Lobi isimli haftalık siyasi derginin kurucuları arasında yer aldı. İlk el yazısı eserini, bir başka Arnavut yazar Anton Pashku’ya vermiş ve olumlu değerlendirmeler almıştır. İlk kitabı, 1980’li yılların başlarında, Makedonca yayımlanmıştır. Kısa süre sonra Arnavutça eserleri ortaya çıkmıştır. Ancak 2002 yılından sonra sadece Arnavutça eserler kaleme almıştır. Bugün, her iki dilin edebiyatında da aynı derecede ağırlığa sahiptir.

İlk hikayeleri

Mehmeti, hikâyenin anlatı örgüsünün kurulmasında, doğuştan gelen bir yeteneğe sahiptir. Basit ve anlaşılır bir dili vardır. Onun hikâyeleri, iki sütun üzerinde şekillenmiştir: Geçmişteki yangınlardan geriye kalan hatıralar ve sihirli bir anlatım. Büyük edebiyat için büyük konulara ihtiyaç olmadığını düşünür. Köyünden aldığı bir hikâyenin yeterli olabileceğini bilir. Köy hayatının karakterlerinden, hikâyelerden, sarsıntılardan, dedikodulardan ve felaketlerinden, sihirli bir nesir çıkarmayı başarmıştır. Köyün Sonundaki Ev, Nine’nin Yeleğinin Cebi, Erkekler Odası ve Mezarsız Köy hikâyeleri, realist anlatı eksenli hikâye dizisinin sanatsal zirvesinde yer alır. Bu hikâyelerin ilham kaynağı, sabit bir çevredir.

  • Kim Mehmeti, Ayçiçeği hikâyesinde olduğu gibi, iyiliğin ve bilginin olduğu dünyayı araştırmayı ve bunun yanı sıra paradoksları ve insan yaşamının çelişkilerini keşfetmeyi tercih eder.

Onun hikâyelerinde bulunan diğer iki vektör; zaman ve mekândır. Hikâyelerinde zamanın sahibi ve yöneticisidir. Zamanda ileri ve geri giderek, okuru, zamanın anlamını yitirdiği bir noktaya getirir. Zamanın döngüsel gerçekliğinde büyülü Balkan karakterini, tarihin uzun hattı boyunca yansıtmayı başarır. Metaforların derinliği ve roman sanatının bütün imkânlarını kullanabilme becerisi, metinlerini son derece cazip hâle getirmektedir.

Pozitif milliyetçiliği

Mitleri, geleceği olmayan insanlar için, ilaç niyetine analiz eder.
Mitleri, geleceği olmayan insanlar için, ilaç niyetine analiz eder.

Mehmeti’nin yazarlığını eleştirmek isteyenler, büyük sıkıntı yaşarlar. Önlerindeki metin, tamamen kapalı bir sistemdir. Nereden başlanması gerektiğini bilemezler. Derinlemesine inceleme imkânı sağlayacak bir giriş noktası bulamazlar. İlginç, orijinal, tuhaf ve bilgece metinleri işaretlemeye çalışanlar; birçok notun sahibi olurlar, belki de tüm kitabı işaretlemek zorunda kalırlar. Mehmeti’nin genlerinde bağımsızlık vardır. Ancak Balkan edebiyatına sirayet eden mitler ve patoslarla mücadele eder. Aslında o da mitleri sever ama tuzaklarına düşmez. Kendisini “pozitif milliyetçi” olarak adlandırır. Mitleri, geleceği olmayan insanlar için, ilaç niyetine analiz eder. Her zaman bir baladın kapısındadır. Edebiyat için muazzam iddiaların; kahramanlığın ve kahramanca savaşların peşinden koşar. Kader, Mezarsız Köy, Orada ve Bazen, İki katlı Kule ve Üsküp Dilencileri’ndeki kahramanlar, fantezi ile gerçeklik arasındaki sınırdadır.

Kader

Kader, Mehmeti’nin hikâye ağacının köküdür. Berrak nesir kalemiyle, edebi bir portre sunmuştur. Hikâyeye ismini veren kader konusu, aslında, bütün eserlerinin ana etkenlerindendir. Karakterlerini, kurban olarak değil, ihtiyaç duyduğu yere ulaşmasını sağlamak için kader çarkının önüne atar. Adından söz edilmesini sağlayan Fatuşa’nın Kaderi, özgün anlatı tarzındaki, beş kısa öyküden oluşmaktadır.

Bu kitapta, Batı Makedonya’nın Arnavut yerleşim yerlerindeki yaşamlara odaklanmış, buralardaki örf ve adetlere dikkat çekmiştir. Marquez seviyesinde ifadelere sahip Büyücünün Ölümü, güven eksikliği üzerine inşa edilmiş bir hikâyedir. Dünyaya isyan, en yüksek ses tonuyla dile getirilmektedir. Yazarın, fiziksel ve nesnel bir zamanı bulunmayan hikâyelerindendir. Hikâyede, çok fazla zamansal aralık görülür. Zamansal ve mekânsal haraketliliğin yanı sıra, büyülü gerçekliğin iz düşümleri de yer alır.

Ekstasis balığı

Hikâyelerinde, gerçek hayat sunulur. Ancak sevginin özü ve anlamı da aranır.
Hikâyelerinde, gerçek hayat sunulur. Ancak sevginin özü ve anlamı da aranır.

Sekiz hikâyeden oluşan Ninenin Yeleğinin Cebi, Mehmeti’nin üretkenliğinin yanı sıra, Borges ve Marquez gibi, Prusya ve Latin Amerika klasiklerinin ruhuna aşina olduğunun işaretlerini barındırmaktadır. Hikâyedeki nine, tıpkı büyücü ve Fatuşi gibi, yazarın sembolik karakterlerinden biridir. Nine, tecrübe ve bilgelik sahibidir. Etrafındaki gerçekliği ele geçirmek için bu gücünü kullanır. Böylece ortaya ahlaki bir misyon, bilgelik ve rol model çıkar. Hikâyelerinde, gerçek hayat sunulur. Ancak sevginin özü ve anlamı da aranır. Bir kişinin hayallerini gerçekleştirmek için başka bir gerçekliğe odaklanılır. Esir hikâyesinde, gerçek yaşam anlatırken, otantik yaşam, sevginin özü ve anlamı aranır. Balık dünyasının gizemleri üzerine ayrıntılı bir sunum niteliğindeki Ekstasis Balığı, dinamik akışa sahiptir. Hikâye, bir film şeffaflığında, özgürce ilerler. Basit ve sade olduğu kadar, özenli ve verimli bir çalışmadır. Bu hikâyeyi, hayal gücünü tuhaf olaylarla ve ortamlarla yüzleştirerek, meraklı gözlerden uzakta kaleme almış olabilir.

İlk romanları

Kim Mehmeti, roman yazarken bile, hikâye sanatına sadık kalma çabasındadır. Onun romanları, her biri için özel başlıklar bulamadığı ya da bunları ayrı ayrı yayımlamak istemediği, hikâyelerine benzer. 1986 yılında yayımlanan Yedi Gece Hüzün isimli ilk romanı, bu tercihin en güzel örneğidir. Romanlarında, hikâyelerinde olduğu gibi, iki anlatı eğilimini harmanlar: Gerçek ve canlı köyleri ve köylüleri teşvik ederken, hayal dünyasını güçlendirir. Lanetli Çocukların Köyü’nde isimli ikinci romanında, bu yaklaşımının izleri net bir şekilde görülmektedir.

Poetikasında, zaman ve mekân sınırı yoktur. Konu ve çekirdek metnin içeriği evrenseldir.

Orada ve Bazen romanında tanımlanmış bir zaman ve mekân tercih etmiş olsa da, konu olarak, evrensel çizginin esnek ve sınırsız hareket imkânını dışlamamıştır. İyi bir durum romanı niteliğine sahip olan Orada ve Bazen, yirminci yüzyılın ilk yarısında, dünyaya geldiği köyden Anadolu’ya sürgün edilen bir ailenin hikâyesini anlamaktadır. Romanın kahramanları, trajik veya trajikomik olaylar yaşayan, sıradan insanlardır.

İnsan böyle yürür

Eski Yugoslavya’da yaşayan ve kökenlerini korumaya çalışan Arnavutların varlık mücadelesini anlatmaktadır.
Eski Yugoslavya’da yaşayan ve kökenlerini korumaya çalışan Arnavutların varlık mücadelesini anlatmaktadır.

Kim Mehmeti’nin eserleri, Makedonyalı Arnavut yazar Ali Aliu’nun hayat hikâyesini anlattığı, İnsan Böyle Yürür’de olduğu üzere; dünyayı ve Arnavut halkını tanımaya ve anlamaya çalışan herkes için iyi bir rehberdir. Halkının geleceği için sessizce mücadele eden Ali Aliu hakkında daha önce pek duyulmamış bilgiler, İnsan Böyle Yürür’de yer almaktadır. Bir vatansever edebiyatçının hangi şartlarda ve zamanda hareket ettiği anlatılmaktadır. Aslına bakılırsa bu kitap, Ali Aliu’nun yaşam öyküsünden fazlasıdır. Aliu’nun şahsında, Eski Yugoslavya’da yaşayan ve kökenlerini korumaya çalışan Arnavutların varlık mücadelesini anlatmaktadır. Bu kitap, çağdaş Makedonya Arnavutlarını yakından tanıma adına da önemli bir kaynak eser niteliği taşıyor.

Köstebek yılları

Bir yazar için en önemli şey, kendi sesini bulmasıdır. Köstebek Yılları’ndaki ince işçilik, bu eserde, kendi sesini bulduğunu gösteriyor. Bir de şu var: Okuru; hikâye teknikleri, zaman ve mekânla manipüle etmeyi başarabilen yazar, büyük yazardır. Köstebek Yılları’nda, daha önce hiç olmadığı kadar iyi bir şekilde, Kim Mehmeti bunu başarmıştır. Köstebek Yılları, gerçekte ve hayallerde yaşanılan, anlatıcının hatıralar dünyasını ve bütün evreni barındıran, metaforik bir köyü anlatır. Kitap, Arnavut halk hikâyesinin anlatı geleneği ile başlıyor. Latin Amerika edebiyatının büyülü gerçekliğinden esintiler ile devam ediyor. Romanın kahramanları, kapalı dünyalarında yüzyıllar boyunca el değmeden muhafaza ettikleri gelenekleri korumak isterler.

İki katlı kule

Bir sanatçı, bilinçli ya da bilinçsiz, ilgi çeken bir esere imza attığında; bu çalışma onun baş tacı olur. Birçok eleştirmene göre İki Katlı Kule, Kim Mehmeti’nin baştacı niteliğindedir. Bu romanda, eserlerinin çoğunda olduğu gibi, okurlarının karşısına metaforik bir köy ile çıkıyor.

  • Romandaki kule, şiddetten arındırılmış bir metadır. Geleneğin, tarihin ve mitlerin; fiziksel ve ruhsal varlığının sembolüdür. Bir kimlik olarak karşılaşılan zorlukları ve direnci yansıtır.

Aynı zamanda, mertlik ve korkaklığın, iniş ve çıkışların bir aynasıdır. Arnavut yazarın “tarihsel yazılar” olarak nitelendirdiği Üsküp kitabı, birkaç yıllık bir emekle hazırlanan, araştırma yazılarından oluşuyor. 20. yüzyıl sonundan itibaren Üsküp’te gerçekleşen bazı olaylar, Mehmeti’yi böyle bir eser kaleme almaya itmiş. Yaşanan olayların arka planını, acıklı bir şekilde aktarmış. Kitapta, bazıları daha önce yayınlanmamış olan bilgi, belge ve resimler eşliğinde, şehrin tarihi anlatılıyor. Bu kitap, yazarın, Üsküp’e duyduğu sevgisinin bir tezahürüdür.

Üsküp dilencileri

Kim Mehmeti’nin, Ketebe Yayınları tarafından, Türkçeye kazandırılan ilk eseri Üsküp Dilencileri’dir.
Kim Mehmeti’nin, Ketebe Yayınları tarafından, Türkçeye kazandırılan ilk eseri Üsküp Dilencileri’dir.

Kim Mehmeti’nin, Ketebe Yayınları tarafından, Türkçeye kazandırılan ilk eseri Üsküp Dilencileri’dir. Bu eser, Arnavut coğrafyasında faaliyet gösteren ve bir ulusun kaderini canlı tutan, Arnavut dilencilerden oluşan gizli bir örgüt metaforu üzerine inşa edilmiş. Osmanlı’nın Rumeli’nden çekilmek zorunda bırakıldığı günlerden, Tito ve Enver Hoca dönemlerine uzanan bir zaman diliminde Üsküp’teki dilencileri ve onların pek bilinmeyen yönleri ustalıkla kaleme alınmış. Dışlanmış bir topluluk olan dilencilerin, bir ütopyaya dönüştürdüğü dünyaları irdelemiştir. Özel bir üslupla kaleme aldığı Ölülerin Taşınması romanında, Arnavut kimliğinin gücünü hatırlatan karakterler üzerinden, tarihsel kimlik konusunu işlemiştir. Otobiyografik bir hikâyeyi andıran bu roman, tarihten bir kesit niteliğindedir. 2015 yılında yayınlanan bu romanı, Arnavutların “ruhani anayasası” hâline getirmiştir. Hayali bir nine karakteri üzerinden, hafızasını diri tutan, “Arnavut kadını” imgesini resmetmiştir.

2018 yılında yayınlanan ve otobiyografik unsurlara sahip olan Kuyu, Mehmeti’nin son romanıdır. Bu romanda, bir kez daha, kimlik konusuna odaklanmıştır. Eski Makedonya, Yugoslavya mensubu tüm ülkeler gibi, tarih yazma ve hafıza oluşturma sürecini henüz tamamlayamamıştır. Kuyu, bu eksikliğin giderilmesine katkı sağlamak gayesiyle kaleme alınmış bir eserdir. Son sözümüz şu olsun: Eğer iyi bir okuyucuysanız ya da olmak arzusundaysanız, Kim Mehmeti’nin renkli ve zengin hikâyelerine tutunup, iyi edebiyatın keyfini çıkarın.