Adres Defteri

Nietzsche
Nietzsche

Çağdaşlık ve medenilik diye algılananla gerçekliğin bir biri ardına veya başka bir şeyler adına bu kadar maskara edildiği başka devirler olmuş mudur acaba?

Cahit Zarifoğlu


Vitrindeki cansız mankenler renkli zebraları andırıyor. Yan yana gelmesi en zor renkler; çorap, yelek, tişört ve örgü elbiselerde renk tayflarıyla en cart tarzda sokaktaki gençleri önüne toplarken düşünüyorum; Moda ve kibarlığın birbirine bu kadar düşmanca baktığı devirler olmuş mudur?

Hiç kimse ‘güzellik artık bundadır’ demesin. Zira ‘o hiçbir zaman değişmemiştir.’ Kahire’de, Cidde’de, Sofya’da düzenlenen ‘Türk Haftalarında’ Avrupai tarzda düzenlenen defileler, tanıtma programının en belli başlı yönünü teşkil ediyordu. Bir de kadın ve erkeklerin sımsıkı kol kola girip tuttuğu halay…

Hiç kimse ‘güzellik artık bundadır’ demesin.
Hiç kimse ‘güzellik artık bundadır’ demesin.

Türk, defile ve erkek oyunu kadınlı halay… Son ikisine ters ve zıt olan birincisini, bunlarla yan yana getirebilen, onu bunlarla izaha kalkan beyinlere bakıyor ve düşünüyorum; Çağdaşlık ve medenilik diye algılananla gerçekliğin bir biri ardına veya başka bir şeyler adına bu kadar maskara edildiği başka devirler olmuş mudur acaba?

Sezai Karakoç

Bir taş da sen at dostum, şeytanın arkasından. Durmadan taşlanan şeytanın arkasından…

Öyle bir toprak saç ki, senin samimiliğinden ötürü Allah o toprağa Büyük Peygamber’in Bedir’de düşman yüzüne saçtığı toprağın gücünden ve gücünün bereketinden bir nasip versin.


Oğlunu kurban etmek fikrinden döndürmek için yoluna çıkan şeytana Hz. İbrahim’in taş attığı gibi, sen de bir taş fırlat, seni ülkünden Allah yolundan çevirmek isteyenlere, inkâra, şüpheye, inanç, akıl, duygu ve eylem sapıtmalarına. Bakışın bir taş gibi kırıcı olsun büyü bağlarını. Batıdan ve kuzeyden gelen akıntılara, bulanık ve kirli sulara bir taş at. Yüzlerine toprak saç yalancıların, kandırıcıların.

Sezai Karakoç
Sezai Karakoç

Öyle bir toprak saç ki, senin samimiliğinden ötürü Allah o toprağa Büyük Peygamber’in Bedir’de düşman yüzüne saçtığı toprağın gücünden ve gücünün bereketinden bir nasip versin. Öyle at ki, Kutlu Kitab’ın: “Attın attın ama sen atmadın, sen atmadın Allah attı, Allah attı” sözü bir kere daha gerçekleşip gözler önünde mucizesini gösterebilsin. Bilginle, düşüncelerinle, emeğinle böyle oklar at, böyle taşlar fırlat medeniyetini yıkmaya gelen etkilere.

Fethi Gemuhluoğlu

  • Benim size mübarek bir söz gibi arz edeceğim bir husus yok. Her şey söylenmiştir. Kur’an’ı Mecid’de söylenmiştir. Kelam-ı Kadim’de söylenmiştir. Peygamber-i Ekber, Hadis-i Şeriflerde söylemişlerdir; tefhim edilmiştir.

Teklimi Peygamber-i Ekber’dendir: Tafhimi ilahidir, teklimi de ilahidir; tefhimi Rabb’dandır, teklimi Peygamber-i Ekber’dendir, Levlake Sırrının Mazharı’ndandır. Her şey söylenmiştir.

Fethi Gemuhluoğlu
Fethi Gemuhluoğlu

Türkiye’de yanlışlık tenkid fikrinden başlıyor. Yanlışlık dost olmamak, fikre dost olmamak… İnsana dost olmak, fikre dost olmak, coğrafyaya dost olmak, tarihe dost olmak, kendi vücuduna dost olmak, komşuya dost olmak gibi kademe kademe, ama entegre, bir bütün içinde bütün dostluklar söylenmeye mecburdur. Bütün dostluklar söylenmelidir… Şimdi, Batı adamınındır bunalım diyorum. Doğu adamının, gerçek mümin ve muvahhit kişinin bunalımı olmaz, diyorum.

  • Ben hayatın cezbe ve şevk üzerine bina edildiğine kailim. Hani ilk defa kelime-i şehadet getiriyor gibi getirmedikçe, Kelime-i Şehadet olmaz. İlk defa âşık oluyor gibidir, ilk defa yürek çarpmışa dönüyor gibidir.

Nietzsche

Tanrı kavramı çarptırıldı; ahlak kavramı çarptırıldı. Yahudi papazlığı orada durmadı. Tüm İsrail tarihi yararsızdı: yok edilmeliydi! Bu papazlar, İncil’in büyük bölümünün tanık olduğu çarpıtma mucizesini gerçekleştirme suçunu işlediler. Her geleneği, her tarihsel gerçeği aynı oranda küçümseyerek kendi tarihsel geçmişlerini dinsel kelimelerle yeniden yorumladılar.

Nietzsche
Nietzsche

Yani bunu Yehova karşısındaki suç ve ceza, Yehova karşısındaki dinsellik ve mükâfat için aptalca bir kurtuluş mekanizması haline soktular. Eğer bin yıllık tarihin kilise tarafından yorumlanması, tarih konusundaki dürüstlükle ilgili olarak duyarsızlaştırmasaydı, tarihteki bu en utanç verici çarpıtmayı çok daha acı bir biçimde duyumsardık.

Bu zavallı yalanla değiştirilen gerçek, yalnızca sağlıklı yaşam koşullarını sömürerek yaşayan asalak bir insan türü, papaz, Tanrı adını kötüye kullanır. Böylelikle Papaz, olguların değerlerini saptadığı bir toplum oluşturur ve adına da tarihi bir yalan der: Tanrının krallığı….