En acı maliyet

KADRİYE N. TUNÇSİPER
Abone Ol

Dünyada doğal afetler, insani acıların dışında çok büyük ekonomik yıkımlara da neden oluyor. Nüfusun ve şehirleşmenin artışı ile daha maliyetli hale gelen depremler, son 10 yıllık süre içerisinde dünyanın çeşitli bölgelerinde 400 milyar dolar ekonomik kayba neden olurken, ilk etapta ekonomik büyümeyi olumsuz etkiliyor.

Doğal afetlerin ekonomik etkileri 1980’lerde yıllık 50 milyar dolar iken, son 10 yıllık dönemde 200 milyar dolara kadar yükseldi. Bu doğal afetler içerisinde ekonomik anlamda en yıkıcı etkiler ise depremler nedeniyle ortaya çıkıyor. Bir bölgenin deprem nedeniyle maruz kaldığı ekonomik zararlar ise doğrudan, dolaylı ve ertelenen etkilere göre hesaplanıyor.

Deprem ve diğer doğal afetlerde ortaya çıkan doğrudan etkiler, afet meydana gelir gelmez o bölgede yaşayan vatandaşların etkilendikleri ilk gelişmeler olarak nitelendiriliyor. Binaların yıkılması, ulaşım, iletişim, doğal gaz, elektrik, su, atık su gibi altyapı sistemlerinin hasar görmesi deprem sonrasında ortaya çıkan doğrudan etkiler olarak değerlendiriliyor. Sonrasında ise üretimin durması ya da düşmesi, hizmetlerin karşılanamaması, istihdam kayıpları, istihdam veriminin düşmesi, tarım sektörünün gerilemesi gibi etkiler dolaylı etkiler olarak nitelendiriliyor. Bazı dolaylı etkilerin afetlerden çok uzun süre sonra bile sürdüğü görülüyor. Bunlar da ertelenmiş etkiler olarak nitelendiriliyor. Örneğin 17 Ağustos 1999 depreminin etkileri turizm sektöründe bir sonraki yılda ortaya çıkmıştı.

Yapılan tüm araştırmalar gelişmekte olan ve az gelişmiş ekonomilerin başta deprem olmak üzere tüm doğal afetlerden daha çok etkilendiğini ortaya koyuyor. Dünyanın en büyük ekonomileri olan ABD ve Japonya gibi gelişmiş ülkeler dahi doğal afetlerin hasarlarını onarmakta zorlanırken, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler doğal afetlerin ekonomide oluşturduğu tahribatı onarmakta zorlanıyor. Bu ülkelerin makroekonomik dengeleri doğal afetlerden büyük zarar görmekte ve büyüme oranları gerilemekte. Gelişmiş ekonomiler güçlü altyapıları ve sermayeleriyle başta deprem olmak üzere doğal afetlerle daha kolay mücadele ederken, sınırlı sermaye ve tasarruf gücüne sahip olan az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler bu süreçten daha olumsuz etkileniyor.

Deprem bölgesi denildiğinde akla gelen ilk ülke olan Japonya, can kaybı açısından olmasa da ekonomik anlamda bu afetlerden en olumsuz etkilenen ülkelerin başında geliyor. 11 Mart 2011’de meydana gelen ve ardından tsunami ile binlerce kişinin ölümüne yol açan Tohoku depremi, 360 milyar dolar ile ekonomik anlamda en yıkıcı doğal afet olarak kayıtlara geçti. 1995’te meydana gelen ve ülkede deprem ile mücadelede bir dönüm noktası olan Büyük Hanşin (Kobe) depremi de 197 milyar dolar ile en maliyetli ikinci doğal afet oldu.

Depremlerin ekonomik maliyeti.

Center for Research on the Epidomiology of Disasters (CRED) tarafından yapılan bir araştırma, 1998-2017 arası küresel anlamda depremlerde doğrudan ekonomik kaybın 661 milyar dolar olduğunu ortaya koydu.

BM Asya ve Pasifik Ekonomik ve Sosyal Komisyonu (UNESCAP) tarafından yayınlanan 2019 risk raporuna göre ise depremler nedeniyle oluşan yıllık maddi kayıpların yüzde 64’ü Japonya ve yüzde 14’ü Çin’de yaşanırken bu ülkeleri İran, Endonezya, Türkiye ve Filipinler izliyor.

Depremler gelişmiş ülkelerde büyük ekonomik kayıplara neden olsa da, bu ülkelerde can kaybı gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülkelere kıyasla daha az görülüyor. Örneğin 300 bin can kaybı ile en büyük doğal afetlerin başında gelen 2010 Haiti depremi ve onlarca ülkede 250 binden fazla can kaybına neden olan Hint Okyanusu depremi sırası ile 14 ve 15 milyar dolar ekonomik kayba neden olurken, en maliyetli 4. deprem olan Kaliforniya merkezli 1994 Northridge depreminde yaşanan can kaybı sayısı 57 ile sınırlı kaldı.

Dünyada depremlerin ekonomik maliyet sıralaması.

Büyüme ve kişi başına gelir düşüyor

Dünyanın en büyük ekonomileri olan ABD ve Japonya gibi gelişmiş ülkeler dahi doğal afetlerin hasarlarını onarmakta zorlanıyor.

Depremler ekonomik anlamda ülkenin kamu maliyesi ve makroekonomisi üzerinde olumsuz etkiler gösteriyor. Bugüne kadar yapılan çalışmaların geneli depremlerin, GSYH üzerinde azaltıcı etki gösterdiğini ortaya koyarken; bu afetler nedeniyle kamu harcamalarında ise artış yaşanıyor. Deprem ve afetlerden sonra hasarları onarabilmek için kamu harcamalarında kimi zaman yüzde 20’lere ulaşan artışlar yaşanabiliyor. Bunun yanında ekonomik aktivitede görülen yavaşlama nedeniyle vergi gelirlerinde ciddi kayıplar yaşanıyor. Vergi gelirlerinde düşüşe karşın giderlerdeki artışla birlikte bütçe açıklarında da artışlar yaşanabiliyor. Ancak gelen uluslararası yardım ve destekler bu açıkları dengeleyebilmekte.

Depremlerin ülke ekonomisine etkileri uzun yıllar sürebiliyor. Örneğin depremlerin ekonomik etkisine yönelik bir çalışma, depremlerin 8 yıl sonra bile kişi başına düşen GSYH’yı, heterojen olmakla birlikte yüzde 1,6 azalttığını ortaya koydu.

Bununla beraber depremlerin meydana geldiği bölgede ekonomik kaybın geçici olduğu, İtalya örneğinde son 30 yıllık dönemde tek istisnanın, 2009 Aquilano depreminin yaklaşık yüzde 2,2 puan istihdam kaybına neden olmasını gösteren çalışmalar da bulunuyor.

Depremin bütçeye etkisi

Deprem ve diğer doğal afetlerde üretimin durması nedeniyle kamu gelirleri de bu süreçten olumsuz etkileniyor. İşletmelerin geliri ve kârı düştüğü ve bireyler de işsiz kaldıkları için devletin vergi gelirleri azalıyor. Ancak bunun karşılığında afetler bütçe giderlerini artırıyor. Zira devletin afetin hasarlarını onarmak için yaptığı harcamalar, başta inşa edilen konutlar, enerji, iletişim su, atık su gibi pek çok altyapı onarımı devletin bütçe giderlerinde artışa neden oluyor. Bu nedenle bütçe gelirleri gerilerken, bütçe giderlerinin artması kamu bütçesinde de sorunlara yol açabiliyor. Bununla beraber şahıslardan, şirketlerden ve uluslararası yardımlar bütçe dengesinde oluşan bozulmayı hafifletebilmekte. Bunun yanında devlet, bütçe üzerindeki yükü azaltmak için yeni vergi kalemleri de oluşturabilmekte. Yapılan araştırmalar yüksek ve orta gelirli ülkelerde meydana gelen doğal afetlerin ortalama olarak kamu harcamalarını yüzde 15 artırdığı, kamu gelirlerini ise yüzde 10 azalttığı ve böylece bütçe açıklarını yüzde 25 yükselttiği yönünde hesaplamaları ortaya koyuyor.

Deprem istihdamı da vuruyor

Deprem bir bölgedeki eğer fabrikaların yıkılmasına neden olmuşsa üretimin de aksamasına neden oluyor. Üretimin durması ya da azalması istihdamın da azalmasına neden olup işsizliği artıran bir etkiye yol açıyor. Örneğin 1999 Marmara depreminde imalat sanayisinde çalışan 3 bin 491 kişinin depremden etkilendiği, 347’sinin hayatını kaybettiği belirtilmekte. Deprem ve diğer doğal afetler sadece işsizliğe neden olmamakta aynı zamanda mevcut iş gücünün verimliliğinin düşmesine de neden olmakta. Yaşanan deprem afet bölgesindeki halkın psikolojisini de olumsuz etkilediği için verimliliklerine olumsuz yansımakta.

İzmit depremi Türk sanayisinin kalbini vurdu

Binaların yıkılması, ulaşım, iletişim, doğal gaz, elektrik, su, atık su gibi altyapı sistemlerinin hasar görmesi deprem sonrasında ortaya çıkan doğrudan etkiler olarak değerlendiriliyor.

  • 1999 yılında büyük yıkıma neden olan ve Türk sanayisinin kalbinde meydana gelen İzmit depremi, cumhuriyet tarihinde en maliyetli doğal afetlerin başında geliyor.

Depremden etkilenen 7 şehrin ülke GSYİH’sının yüzde 35’ini ve ülke sanayi üretiminin yarısını oluşturduğu bölgede meydana gelen yıkım, birçok araştırmaya konu oldu.

1999 depremi sonrasında TÜSİAD, genel ekonomik kaybın 13 milyar dolar; Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) ise 9 ila 13 milyar dolar olduğunu açıkladı. 2000 yılında Dünya Bankası tarafından yayınlanan ilk çalışma, afetin servet ve gelir kaybı anlamında 5 ila 14 milyar dolar olduğunu, bu maliyetin yüzde 40 ila yüzde 50’sinin ise konut ve işletme yanı sıra altyapı yıkımları nedeniyle ortaya çıktığını ortaya koydu. Daha sonra yapılan çalışmalarda ise sanayi tesisleri ve küçük işletme kayıplarının 1 ila 2 milyar dolara mal olduğu, konutlar nedeniyle ortaya çıkan maliyetin ise 5 milyar doları geçtiği hesaplandı.

17 Ağustos 1999 depreminin maliyeti.

1999 Marmara depremi üzerine yapılan araştırmalar, bu depremin Türkiye’deki toplam tüketim harcamalarını yüzde 1,4 ve toplam yatırım harcamalarını yüzde 0,8 azalttığı gösterirken, dış açığı ise yüzde 4,4 oranında artırdığını ortaya koyuyor.

1999 Marmara depreminin Türkiye'ye gelen turistler üzerinde de etkileri oldu. Türkiye Seyahat Acentaları Birliği 2019 raporuna göre, depremden kısa bir süre sonra, Ağustos-Aralık döneminde Türkiye'ye gelen uluslararası ziyaretçi sayısında 1998 yılının aynı dönemine göre düşüş yaşandı. Yurt dışından gelen ziyaretçiler tüm yıl için (7.4 milyon) bir önceki yıla göre (9.7 milyon) azaldı. Turizm 1999 depreminden 173 milyon dolar ile en çok zarar gören sektörlerden biri oldu. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) verilerine göre, Türkiye’de son 30 yıllık süreçte en fazla can kaybına neden olan İzmit, Düzce ve Van depremlerinde ortaya çıkan hasar toplamı ise 22,5 milyar dolar olarak hesaplandı.

Çifte deprem, ekonomiyi nasıl etkileyecek?

Yıkılan ve kullanılmaz hale gelen konutlar, işyerleri, yollar ve köprülerin yanı sıra dolaylı ve ertelenen etkileri ile Türkiye’yi sarsan Kahramanmaraş depremlerinin etkileri de çok büyük olacak. Öncelikli maliyetler evsiz kalan yüz binlerce kişinin kısa, orta ve uzun vadeli barınma ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra ulaşımı ve altyapıyı yeniden inşa etmek olacak.

Türkiye'deki bazı büyük depremlerin ekonomik maliyeti.

Henüz hesaplama yapmak güç olsa da, yetkililer ve ekonomistler, son yaşadığımız çifte depremlerinin Türkiye bütçesine milyarlarca dolarlık harcama ekleyeceğini ve bu yıl ekonomik büyümeyi yüzde iki puan düşürmesinin beklendiğini açıklıyor. Buna göre bölgedeki üretimin yüzde 50 düştüğü bir senaryoda GSYİH büyümesinin yüzde 0,6 ila 2 puan düşebileceğini hesaplanıyor ve bölge ekonomisinin toparlanmasının altı ila 12 ay sürebileceği tahmin ediliyor.

Fitch Ratings tarafından yapılan açıklamada ilk etapta çifte depremin ekonomik maliyetinin 2 milyar dolar olabileceği, ancak bu rakamın 4 milyar dolara çıkabileceği belirtildi. Goldman Sachs ekonomistleri ise bölgenin büyümedeki payı dikkate alındığında, depremin GSYİH’ya etkisinin yüzde 1’in altında kalabileceğini açıkladı.

  • ABD’li yatırım bankası JP Morgan, 7,7 ve 7,6 büyüklüklerindeki Kahramanmaraş merkezli 2 depremin neden olduğu yıkımın fiziki faturasının 25 milyar dolar olacağını tahmin etti.

Türkiye makroekonomik göstergeleri (1998-2021) *2022’nin yıllık verisi dergimiz hazırlandığında henüz açıklanmadığı için 2021 verileri derlenmiştir.

Tüm bunlarla beraber Kahramanmaraş merkezli depremler binlerce binanın yıkılmasına neden olurken, OSB’lerde hasar sınırlı kaldı. Bölgede yer alan büyük ve orta ölçekli fabrikalarda hasar oluşmadı. Bu da üretimin bölgede devam edebileceğini ve üretimin bir süre sonra kaldığı yerden devam edeceğini gösteriyor.