Dağların güzel kızı: Antigua
Orta Amerika’nın heyecan verici ülkesi Guatemala,antik maya harabeleri, dünya kültür mirası listesindekişehirleri, kolonyal mimarisi, muhteşem göllerden ve aktifvolkanlardan oluşan doğal güzellikleriyle size büyüleyecek.Nereden mi biliyorum? En etkileyici ülkeler listeme çok hızlıbir giriş yaptı da oradan...
Guatemala’ya doğru
Aslında yolculuğum Meksika’ya idi.Guatemala’da hani bu kadar uzun yol yapmışken birkaç ülke daha göreyim niyetiyle listeye eklenecek bir ülkeydi benim için! Ama öyle değilmiş. Zannediyorum beni en çok etkileyen bir yerde Maya kültürüne ait izleri görebilirken, bir diğer yerde aktif volkanların arasında bir kasabanın kahve bahçesinde oturabilmek; İspanyol barok karışımı mimarisi olan bir butik otelde kalırken, yerel ürünlerin satıldığı bir pazardan alışveriş yapabilmek; ihtişamlı müzeleri gezerken, içerisinde volkanların olduğu göl kıyısında çiçekler arasında dinlenmek oldu.
Nasıl gidilir Guatemala’ya?
Türkiye’den Guatemala’ya direkt uçuş bulunmuyor. Ama bir Avrupa şehrinden aktarmalı gidebilirsiniz. Ben Amsterdam aktarmalı uçmuştum Orta Amerika’ya...
Üstelik 3 aya kadar da vize istemiyor Guatemala.
Başkent Guatemala City’e geldikten sonra da orada bir gün geçirip önceliklerinize göre tekrar yola çıkabilirsiniz. Ben de Guatemala City’e geçtikten sonra yaklaşık 40 kilometre mesafedeki Antigua şehrine gittim ilk önce. Guatemala Krallığı’na başkentlik yapmış o güzel şehre...
Guatemala Kaptanlığı ya da Krallığı
16. yüzyılın başlarında kurulmuş olan şehir, deniz seviyesinden 1.500 metre yükseklikte. Unesco Dünya Kültür Mirası Listesi’nde bulunan bu şehirde muhafaza edilmiş kolonyal mimarinin en seçkin eserlerini bulmak mümkün. Hatta konaklayacağınız oteller bile kolonyal mimari örneklerinden esinlenerek yapılmış, bir kısmı da restore edilmiş.
Yolculuklarımda kaldığım, yerel doku ile uyumlu en güzel otellerin Guatemala’da olduğunu söyleyebilirim.
Antigua, Guatemala Kaptanlığı’nın 233 yıl başkentliğini yapmış.
Güney Meksika, Guatemala, Belize, El Salvador, Honduras, Nikaragua ve Kosta Rika’yı kapsayan Guatemala Krallığı, İspanyolların sömürge hükümetiymiş uzun yıllar boyunca. Deprem kuşağı üzerinde bulunan şehir, 1773 yılında yıkılınca başkent günümüzdeki yerine Guatemala Şehri’ne taşınmış. Bu arada günümüzdeki başkent, ülke ile aynı isimle anılıyor. Bu taşınmaya kadar Antigua, bölgenin kültürel, ekonomik, dini ve siyasi merkezi olmuş. Bunun ihtişamlı göstergeleri de günümüzde şehri süslemekte...
Günümüze kalanlar
Arnavut kaldırımlı, rengarenk sokaklar... Bu sokaklar İspanyol mimarisinin örnekleriyle bezeli. Sadece Santa Catalina kemerinin ardından Agua Volkanı’nı görmek için bile gitmeye değer. Renkli evlerin, minik dükkanların, Arnavut kaldırımlı sokakların ardından Parque Centrel’da, merkezde soluklanabilirsiniz. Sıra başınızı şöyle bir yükseğe kaldırıp büyük binalara bakmaya geldiğinde 1541’de inşa edilen Antigua Guatemala Katedrali’ni gezebilirsiniz.
Katedral depremlerden hasar görünce, 1669 yılında tekrar yapılmış.Orta Amerika’nın en büyük kiliselerinden biri olarak kabul edilen Antigua Guatemala Katedrali, Aziz Joseph Katedrali olarak da biliniyor. İspanyol Barok mimarinin örneklerinden biri de Capuchins Kilisesi ve Manastırı. Ancak yaşanan deprem felaketlerinden sonra, günümüze yapının ancak harabesi kalmış. Yine Merced Kilisesi’de görülmeyi hak edenler arasında yer alıyor. Sadece kilise değil aynı zamanda bir manastır ve kültür kompleksi.
Volkanların arasında
Kültürün yanında doğal güzellikleriyle de dikkat çekiyor Antigua. Dünyanın neresinde şehrin her yerinden aktif 3 volkan görebilirsiniz? Ben oradayken birinin üzerinde buhar çıkışları görülüyordu. Şehri birçok kez lavlar altına bırakan bu volkanlar Volcan da Aqua, Volcan da Fuego ve Pacaya Volkanı. Üstelik heyecan isteyenler için bu dağlara tur eşliğinde gidip tırmanmak da mümkün. Kömürleşmiş ağaçlar ve lav geçiş hatları sizi bekliyor, çokça adrenalin de...
Kahve ve kakao diyarı
Ve mis gibi kahve kokusu... Sokak aralarında gezinirken çokça kafeyi kahve kokusundan fark edeceksiniz. Böyle bir cazibesi de var Antigua’nın. Kahve sadece kafelerden gelen kokuyla sınırlı kalmıyor. Pek çok kahve bahçesi de var ziyaret edebileceğiniz. Dalında çiçeğini ve meyvesini görmeniz mümkün kahvenin. Bu bahçelerde kahve çekirdeklerinin işlendiği alanlar da var. Eğer nasıl üretilip, işlendiğini merak ediyorsanız dinleyip, öğrenmeniz mümkün.
Ben kahvelerin sertlik derecelerine dair tüm bilgiyi oralarda bir kahve bahçesinde öğrendim mesela. Ayrıca kavrulmamış kahve çekirdekleri içinde uzanıp, fotoğraf da çektirebilirsiniz. Eee tabii kahve hediyelerinizi de yine küçük esnaftan alabilirsiniz.
Ayrıca görebileceğiniz en tatlı müzelerden biri de Antigua’da... Kakao Müzesi.
Bir taraftan kakaonuzu içerken bir taraftan da çikolata yapımına dair bilgi edinebiliyorsunuz. Alt katı kafe tarzında olan müzenin üst katında bilgi alabileceğiniz görsel malzemeler, yazılı dokümanlar da bulunuyor. Çikolata yapımında kullanılan araç ve gereçler ve onlara dair bilgiler gibi... Bu arada biz şeker ile zenginleştirmeye o kadar alışmışız ki içecekleri, kakao bize bir hayli acı geldi...
Peki ya sonra?
Büyük şehir karmaşasından uzak kalmak, huzurlu vakit geçirmek için önce Antigua’dan başlayın Guatemala gezinize. Daha sonra gidecek çok yeriniz olacak, ne de olsa koca bir medeniyet sizi bekliyor...