Bi' kavram bir film: Çocukluk
Çocukluk, hayata dair inceliğin ve nahifliğin henüz bozulmamış ilk formudur, diyebiliriz pekâlâ. Diğer yandan hayatın ne olduğunu anlama ve toplumsal yaşama uyum sağlamanın sancılı süreci. Yani yetişkin olmayı öğrenme yükümlüğünü de içinde taşıyor. Pek çok sebepten dolayı bu süreç bazen düşe kalka ya da kırıla kıra ilerliyor. Dolayısıyla “Zor bir çocukluk geçirenler, korunmuş ve çok sevilmiş çocuklara nazaran yetişkin olunca hayata daha hazırlıklı ve güçlü oluyorlar. Bu bir telafi yasasıdır.” diyor bir filminde François Truffaut. Telafi yasasından bakarsak, “büyüyünce geçer” ifadesiyle galiba bir şeyin geçecek olması değil de, insanın o şeye alışacak olması kastediliyor. Zira insan güçsüzse koşullara uyum sağlamaya mecburdur. Ve en çok da çocuklar güçsüzdür. Biz de buradan hareketle büyüyünce geçtiğini sandığımız çocukluğun perdeye yansıtılmış birbirinden farklı ve zor üç hâlini bir araya getirdik.
Kabakçığın Hayatı
Fransız yazar Gilles Paris’nin Autobiographie d’une Courgette adlı romanından uyarlanan Kabakçığın Hayatı (2016) bir grup yetim çocuğun yaşamını anlatan stop-motion animasyon filmi. Onu sadece bir “çocuk” filmi olmaktan çıkaran ise yaralarla dolu melankolik öyküsü. Filmde alkolik annesinin ölümünün ardından kendisi gibi travmalı çocuklarla dolu bir yetimhaneye yerleştirilen Kabakçık, bir yandan cılız geçmişine diğer yandan da yaşıtlarına tutunarak yaralarını sarmaya çalışıyor. Fakat tek yaralı kendisi değil. Yetimhanedeki her çocuk, yetişkinlerin dünyasından farklı bir yara alarak buraya gelmiş. Fakat çocukluğun bitimsiz neşesi, dünyanın kötülüğüne galip geliyor. Bu kimsesiz çocuklar birbirlerine sığınarak yeniden güvenmeyi ve sevmeyi öğreniyor.
Cep Harçlığı
François Truffaut, çocukların dünyasını en çok anlamaya çabalayan yönetmenlerden biriydi. Bunda belki de onun aile özlemiyle geçen çocukluğunun etkisi var. Onun çocukluğa ilgisini ünlü filmi 400 Darbe (The 400 Blows, 1959) sayesinde çoğumuz biliyoruz. Ve 1976 yapımı filmi Cep Harçlığı’nda yine aynı temayı ele alıyor. Cep Harçlığı, Fransa’nın Thiers şehrinde yaşayan çocukların mücadelelerine ve özlemlerine odaklanıyor. Hikâyenin ana karakterleri; annesiz kalan Patrick ile yoksulluk ve fiziksel şiddete maruz kalan Julien. İyiyi ve kötüyü deneyimleyerek yetişkinlerin dünyasında var olmaya çalışıyorlar. Nihayetinde ise bir çocuğun asli ihtiyacının ne olduğuyla yüzleştiriyor bizi film: “Her birimizin sevilmeye ihtiyacı var!”
Rosetta
Rosetta (1999) karavan parkında bağımlı annesiyle yaşayan 17 yaşındaki bir kızın öyküsü. Dardenne Kardeşler’e 1999’da Altın Palmiye kazandıran filmde Rosetta, annesini ve kendisini geçindirebilmek için iş arıyor. Ancak kapitalist düzen karşısında çocuk olduğu için fazladan dezavantajlı. Yine de marjinalleşmeye müsait hayatını ısrarla normal bir düzleme çekme konusunda çok kararlı. Yalnız kaldığında kendine sürekli bunu hatırlatıyor. Bu yüzden küçük yaşına rağmen her şeye direniyor. Gücü kalmayıp ölmek istediğindeyse ölmek için bile fazlasıyla fakir olduğu idrakiyle yaşama yeniden tutunuyor. Böylece Dardenne Kardeşler, bir çocuğun gözünden hayatın biz yetişkinlerin sandığından daha zor olduğunu ortaya koyuyor.