Türk öyküsünün hayat hikâyesi

UYGAR ATASOY
Abone Ol

Her söyleşi öncesi yazarın biyografisi ile karşılaşıyor okur. Sonrasında ise Hüseyin Su’nun her yazar için kaleme aldığı giriş mukabilindeki metinler gerçekten bir boşluk doldurur nitelikte. Kaleme alınan metinler bu tür söyleşi formundaki kitaplar için pek göründük bir şey değil. Bu yönü ile bile ne denli özenilerek hazırlandığı ve emek verildiği gözler önüne serilmiş.

“Çünkü her hayat ve her hikâye ancak paylaşılarak tamamlanabiliyor, değilse hep eksik kalıyor...”

Hüseyin Su

Bizi biz, Benyusuf ’u Benyusuf yapan hikayeler
Post Öykü

Bir Hayat Bir Hikâye söyleşileriyle hayatları hikâyelere denk düşen yazarları dinleyicilerle buluşturmaya çalışan usta öykücü Hüseyin Su moderasyonunda, Zeytinburnu Kültür Merkezi’nde gerçekleşen konuşmalar, yine aynı isimle kitaplaştı. Titiz bir edisyondan geçip ortaya, hem edebiyat tarihi hem de öykücülüğümüz açısından çok kıymetli bir eser çıktığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bir Hayat Bir Hikaye, Adnan Özyalçıner, Ali Haydar Haksal, Ayfer Tunç, Cemal Şakar, Cemil Kavukçu, Jale Sancak, Necati Güngör, Necati Mert, Nursel Duruel, Özcan Karabulut, Sadık Yalsızuçanlar, Selim İleri, Sevinç Çokum, Sibel Eraslan gibi edebiyatımız ve öykücülüğümüz için çok kıymetli olan yazarların düşüncelerini, öykü anlayışlarını ve Türk öykücülüğüne olan katkılarını gözler önüne seriyor. Hayat görüşlerini, onları öykü yazmaya taşıyan hikayelerini, bilinmeyen sırlarını, kendi dünyalarını okurları ile buluşturuyor. Kitapta kendisine yer bulmuş yazarlar, okurlarını kendi dünyalarına davet ederek yazma alışkanlıklarından, kendi çağdaşları hakkında düşüncelerine, etkilendikleri edebiyatçılara kadar pek çok konuyu samimi ve etkili bir şekilde dile getiriyorlar.

Hüseyin Su’nun her yazar için kaleme aldığı giriş mukabilindeki metinler gerçekten bir boşluk doldurur nitelikte.

Her söyleşi öncesi yazarın biyografisi ile karşılaşıyor okur. Sonrasında ise Hüseyin Su’nun her yazar için kaleme aldığı giriş mukabilindeki metinler gerçekten bir boşluk doldurur nitelikte. Kaleme alınan metinler bu tür söyleşi formundaki kitaplar için pek göründük bir şey değil. Bu yönü ile bile ne denli özenilerek hazırlandığı ve emek verildiği gözler önüne serilmiş. İlk öyküsü otuz yaşında yayımlanan Cemil Kavukçu’nun öykü yazmaya başlama hikayesi yazarın dünyasını tanımamızda önemli bir rol oynuyor. Yazarken beslendiği kaynakları anlattığı satırlar, Kavukçu öykülerinin arka planını daha net anlamamızı sağlıyor. Okumaya olan düşkünlüğü ve sevgisi ise imrenilecek ve örnek alınacak düzeyde. Ayfer Tunç ise yazarlar arasında herhangi bir dünya görüşü gözetmeden, herhangi bir iyilik kötülük ayrımı veya bir ön yargı olmadan, ayırt etmeksizin okumalar yapmasının, edebiyatının temellerini nasıl inşa ettiğini anlatıyor bizlere.

Ve bu sayede klasikten postmodern anlayışa kadar öykünün bütün imkanları konusunda Türk ve dünya öyküsünün birikiminden faydalanmayı başarmış olduğunu okurlarıyla paylaşıyor. Söyleşiye katılan bütün yazarlar gibi Cemal Şakar’ın da okumaya olan düşkünlüğü okurda ayrı bir heyecan yaşanmasına sebep oluyor. Ayrıca edebiyatımız üzerine yaptığı değerlendirmelerini ve okuma serüvenini anlattığı satırlar sonrasında, yazarın sahip olduğu bilgi birikimi, eserlerinin niteliği hakkında bizlere ip uçları veriyor. Bir Hayat Bir Hikâye, Türk öykücülüğünün son elli yılına, onu inşa eden ustaların gözü ile bakma fırsatı sunuyor. Her biri ayrı öykü ve düşünce dünyasından okurlarına seslenen, yazdıkları ile okurların hayatlarına tesir eden kalemlerin edebiyat ve sanat dünyalarına biraz daha yaklaştırarak, bu büyülü dünyanın kapılarını sonuna kadar aralıyor.