MIT’de okuyan ilk İran vatandaşı: Seyyid Hüseyin Nasr

HABER MASASI
Abone Ol

George Washington Üniversitesi'nde İslami Araştırmalar Üniversitesi Profesörü Seyyid Hüseyin Nasr, İslâm geleneği ve felsefesi üzerine yaptığı çalışmalarla dünyanın en etkili Müslüman âlimlerden biri olmaya devam ediyor. Geleneksel İslâm bakışını modern dille ve çalışmalarla destekleyen Nasr, yaptığı çalışmalar ile modernite içerisinde İslâm’ın nasıl yerleştirildiğini ve yok edildiğini gösteriyor.

İnsanların çocukluk yıllarında ilgi duydukları alanlar ve yetiştirilme tarzları, gelecekti hayatlarına yön verme konusundaki en büyük kıstas. Bunun gözle görülür örneklerinden birisi İranlı alim Seyyid Hüseyin Nasr.

1933 yılında Tahran’da doğan Nasr, çeşitli alanlarda bilim adamı yetiştirmiş bir aileye mensup. Geleneksel ve modern tıbbı çok iyi bilen babası, hem kraliyet doktoruydu hem de İran eğitim sisteminin kurucularından biri olarak görülüyordu. Seyyid Hüseyin Nasr ilimle iç içe olan bu ailede İran edebiyatının tüm klasiklerini okumanın yanı sıra çok ciddi bir dini eğitimden de geçti.

Henüz on yaşındayken Firdevsi, Nizami ve Hafız’ın birçok şiirini ezberlemişti ve hatta küçük yaşlarda ilk felsefi tartışmalarını da babasıyla yaptı.

Seyyid Hüseyin Nasr.

Seyyid Hüseyin Nasr genç yaşta babasını kaybetti ve ailesi onu eğitim alması için Amerika’ya yolladı. Amerika’daki orta öğretiminde fizik bilimine ilgi duydu ve 1950 yılında Massachussetts Teknoloji Enstitüsü’nde üniversiteye başladı. Üniversiten hocası Di Santillana, Nasr’ı gelenekçi ekolden Fransız Müslüman Rene Guenon ile tanıştırdı ve onun ardından yine aynı ekolden Frithjof Schuoniun eserlerine ulaştı.

Gelenekselci Ekol
Mecra

Harvard’da doktorasını tamamladıktan sonra atom bombası projesinin mimarlarından Enrico Fermi ile ortak çalışmaları olan Charles ve Sruno Rossi gibi hocalardan dersler aldı. Bu sayede aldığı fizik eğitiminin temelini daha da sağlamlaştırıyordu.

Seyyid Hüseyin Nasr genç yaşta babasını kaybetti ve ailesi onu eğitim alması için Amerika’ya yolladı.

Nasr, 1957-1958 yıllarını hayatının manevi ve entelektüel anlamda köklü değişikliklere sebep olduğu yıllar olarak anlatıyor. Bu yılları Fas’ta geçirirken Cezayirli alim Şeyh Ahmed Alevi ve Şeyh İsa Nureddin Ahmed ile bakış açısına farklılık kattı. 1958 yılında yeniden İran’a döndü ve Tahran Üniversitesi’nde felsefe hocası olarak göreve başladı. On sene sonra da aynı üniversitede rektörlüğe yükseldi. Bu yıllarda yoğun şekilde İbni Arabi okumaya başladı ve çeşitli çalışmalar yaparken kendisine Fransız Oryantalist Henri Corbin eşlik etti.

Şehinşah’ın düşüşü
Mecra

Seyyid Hüseyin Nasr, Tahran Üniversitesi rektörlüğü görevini de yürüttü.

1974 yılında İran Kraliyet Felsefe Akademisi’ni kurdu ve 1979 yılının sonuna kadar yaklaşık kırk önemli eserin İran’da yayınını gerçekleştirdi. Aynı yıl İran Devrimi yapılınca Amerika’ya yeniden gitti ve Temple Üniversitesi’nde Din Araştırmaları bölümünde hocalık yapmaya başladı. 1984 yılından bu yana George Washington Üniversitesi İslam Bilimleri bölümünde hocalık görevine devam ediyor.

Amerika’daki 11 Eylül saldırılarının ardından İslâm’ın fazlasıyla kötülenmesi, orada yaşayan Seyyid Hüseyin Nasr’ın önemli görevlerde bulunmasına sebep oldu ve bu alanda daha çok çalışma yapması gerektiği düşünüldü. Saldırılardan tam bir yıl sonra aynı tarihte İslâm’ın Kalbi adlı bir kitap yayınladı ve Müslümanların terörist ilan edilmesiyle alakalı yürütülen her türlü propagandaya karşı durduğunu gösterdi.

Nasr, MIT'de okuyan ilk İranlı olmuştu.

Seyyid Hüseyin Nasr, Geleneksel İslâm bakışını modern dille ve çalışmalarla destekliyor . Yaptığı çalışmalar ile modernite içerisinde İslâm’ın nasıl yerleştirildiğini ve yok edildiğini gösteriyor.

İran’da birçok ilki gerçekleştiren bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmesi, onun da bazı ilklere imza atmasına sebep olmuş. Seyyid Hüseyin Nasr Massachusetts Institute of Technology’de okuyan ilk İran vatandaşı olarak sayılmış.