İsrail'in suçlama ve yargılamadan yoksun "idari tutukluluk" cezası
İsrail hükûmeti herhangi bir suçlama yöneltmeden, sadece "ileride suç işleyebileceği şüphesiyle" Filistinlileri hapse atıyor. Filistinliler, tutuldukları gerekçe veya deliller hakkında bilgilendirilmiyor, yargılamaya tabi tutulmuyor.
Filistinli Hişam Ebu Hevaş, İsrail'in "idari tutukluluk" uygulamasını protesto etmek için 141 gün sürdürdüğü açlık grevine, İsrail makamlarının 26 Şubat'ta serbest kalacağını bildirmesi üzerine ölümün eşiğinde son verdi.
Ebu Hevaş'ın özgürlüğü için hayatını tehlikeye attığı, Filistin sokağında da yakından takip edilen açlık grevi, İsrail'in Filistinlilere yönelik 1967'den beri uyguladığı "idari tutukluluk" sistemini yeniden gündeme getirdi.
- İngiliz sömürge dönemindeki Olağanüstü Hal Yasası'ndan uyarlanan İsrail askeri yasaları, tutuklanan kişinin hakkındaki suçlamayı ya da bununla ilgili delilleri "güvenlik" gerekçesiyle öğrenemediği idari tutukluluk uygulamasını kullanıyor.
İnsan haklarına aykırı bu uygulama İsrailli ve Filistinli örgütlerinin yanı sıra uluslararası insan hakları kuruluşlarınca da yoğun biçimde eleştiriyor.
İdari tutuklama sistemi nasıl işliyor?
İsrail ordusu, iç istihbarat teşkilatı Şabak (Şin-Bet) ile iş birliği halinde, işgal altındaki Batı Şeria'da "ileride suç işleyebileceği" gerekçesiyle Filistinlileri idari tutuklu olarak gözaltına alabiliyor.
Gözaltındaki Filistinliler, 8 gün içinde askeri mahkemeye çıkartılıyor. Ancak burada tutuklu Filistinli veya avukatı, askeri savcının mahkemeye sunduğu tutuklama gerekçesini, bununla ilgili delilleri "güvenliğe zarar verebileceği" mazeretiyle öğrenemiyor. Bu nedenle bir yargı süreci ya da savunma mümkün olmuyor.
İsrailli hak örgütlerine göre, askeri mahkemeler tutuklanan kişiler hakkında "otomatik onay mercileri" gibi hareket ediyor.
- Filistinliler, haklarındaki suçlamayı öğrenemeden ve kendilerini savunma hakkından mahrum biçimde 6 aya kadar hapse atılabiliyor. Altı ay sonra yeniden askeri mahkemeye sevk edilen ancak suçlamadan habersiz bir Filistinlinin tutukluluk süresi defalarca yeniden uzatılabiliyor.
Hamas'ın önde gelen liderlerinden Hatim Kafişa, İsrail hapishanelerinde 15 yıl süreyle aralıksız olarak idari tutuklamaya maruz kalmasıyla tanınıyor.
Filistinlilerin suçlama ve yargılamadan yoksun cezası
Filistinli tutukluların koşullarını ve insan haklarını izleyen örgüt "Ed-Damir", idari tutukluluk sürecini "suçlama ve yargılamadan yoksun ceza" şeklinde ifade ediyor.
Damir, idari tutukluluk sürecine mahkum bir kişinin hakkındaki suçlama iddiasını "gizli dosya" gerekçesiyle öğrenemediğine dikkati çekiyor.
İdari tutukluların serbest bırakılacakları günü bilmediklerine işaret eden Damir, hapisten çıkmalarına birkaç gün kala, bazen de çıkacakları gün Filistinlilerin tutukluluklarının uzatıldığını aktarıyor.
İsrail, 1967'den bugüne 50 bin defa bu yönteme başvurdu
Filistin Esirler Cemiyetinin paylaştığı verilere göre, İsrail hapishanelerindeki idari tutukluların sayısı 2021'de 500'e ulaştı. İsrail ordusu, 2021'de 1595 idari tutukluluk emri verdi. Bunun bir kısmının Filistinlilerin idari tutukluluk cezalarının uzatılması kararlarını içerdiği paylaşıldı.
Filistin Tutuklu Çalışmaları Merkezi, İsrail hapishanelerinde bugün itibarıyla 6 Filistinli milletvekili, 4 çocuk ve iki kadın idari tutuklu olduğuna işaret etti.
İnsan hakları örgütlerine göre, bölgede yaşanan toplumsal olaylarda, idari tutukluların sayısında artış kaydedildi. Filistin'de yaşanan Birinci ve İkinci İntifada ile 2015'te yaşanan olaylarda İsrail idari tutukluluk yöntemine daha sık başvurdu.
Hak örgütlerine göre, İsrail 1967'den itibaren tutukladığı 700 bin Filistinliden 50 bininde idari tutukluluk uygulamasına başvurdu ve bugüne kadarki idari tutuklamaların neredeyse yarısı 2000-2014 arasında yaşandı.
İsrailli insan hakları örgütü B'Tselem'e göre, İkinci İntifada'nın yaşandığı 2003'te İsrail hapishanelerinde 1000 Filistinli idari tutuklu vardı.
Hak örgütleri, İsrail'in delillerin yetersizliği ve mahkeme sürecinden kaçındığı durumlarda idari tutukluluk yoluyla Filistinlileri cezalandırmaya gittiğine dikkati çekti.
Filistinliler açlık grevi ve mahkemeleri boykotla direniyor
Filistinliler, idari tutuklama uygulamasına karşı bugüne kadar çok sayıda eylem gerçekleştirdi. Filistinli idari tutuklular bu yıl başında İsrail mahkemelerini boykot ederek uygulamayı protesto etme kararı aldı.
Geçen yıl 60 Filistinli idari tutuklu, uygulamaya karşı açlık grevine gitme kararı aldı.
Filistinli Ebu Hevaş, 27 Ekim 2020'den beri devam eden idari tutukluluk cezasına karşı açlık grevini 141 gün boyunca sürdürdü. Sağlık durumu kritik seviyeye gelen Ebu Hevaş, İsrail makamlarının tutukluluk süresinin sonlandığı 26 Şubat'ta serbest kalacağı yönündeki vaadi karşılığında açlık grevini bıraktı.
"İdari tutukluluk, ırkçılığın en aşırı ifadesi"
Ödüllü insan hakları aktivisti İsrailli Prof. Nurit Peled Elhanan, yaptığı açıklamada, "İdari tutukluluk, ırkçılığın en aşırı ifadesi. İsrail'deki sosyal bilimler okul kitaplarında, idari tutukluluğun demokrasinin terörizme karşı korunması için Yahudilere kısa bir süre, Filistinlilereyse süresiz olarak uygulanabileceği geçiyor." ifadelerini kullandı.
İdari tutukluluğun İsrail'in idare ettiği nüfusun yarısına karşı "diktatörlüğünü" ortaya koyduğuna işaret eden Elhanan, "Bunun en feci tarafı da İsraillilerin bu acımasızlığa karşı duyarsızlığı. Birkaç insan hakları savunucusu dışında İsrailliler, Filistinlilerin açık bir neden, suçlama olmaksızın tüm insan haklarından mahrum bırakılması ve açlık grevinde neredeyse ölmesine karşı kayıtsız kalıyor. Hemşireler, doktorlar, avukatlar sessiz kalıyor çünkü Filistinlileri daha düşük canlılar olarak görüyorlar." dedi.
Elhanan, Filistinlilerin yaşam ve ölüm arasındaki çizgisinin "kana susamış siyasetçiler, subaylar ve polislerin" elinde olduğuna değinerek, "Uluslararası hukuka aykırı idari tutukluluk uygulaması, İsrail'i pazarlandığı şekilde bir demokrasiden ziyade karanlık tiran bir devlet olarak etiketliyor." diye konuştu.
"Askeri mahkemeler hukuki cila, uluslararası topluma iyi görünmek için bir tiyatro"
İsrailli insan hakları örgütü B'Tselem uzmanı Roy Yellin idari tutukluluğun neredeyse tamamen Filistinlilere uygulandığını, çok nadir olarak da İsrailli aşırıcı gruplara uygulandığını belirtti. Yellin, Aralık 2021'de İsrail hapishanelerinde yüzlerce Filistinli idari tutuklu bulunduğunu, buna karşın hiç İsrailli Yahudi olmadığına dikkati çekti.
İsrail'in idari tutukluluk uygulamasını bir yargı karikatürüne benzeten Yellin, şunları söyledi:
"İdari tutuklular işledikleri bir suç için değil, bir suçu işleyebileceği gerekçesiyle hapse atılıyor. Tutuklu, neyle suçlandığını bilmiyor. İsrail makamları bunu şöyle gerekçelendiriyor eğer ki tutukluya neyle suçlandığı açıklanır ve hakkında bir iddianame hazırlanırsa, bunun güvenlik kaynaklarına zarar vereceğini öne sürüyor."
Yellin, İsrail'de idari tutukluluk cezasının verildiği askeri mahkemeleri "bir kanguru mahkemesi" diye tanımlayarak, "İnsanların belirli bir sürenin ardından hakim karşısına çıkarılması gerekiyor bu da sadece bir hukuki cila, uluslararası topluma iyi görünmek için bir tiyatro. İnsanlar kendilerine hangi suçun yöneltildiğini bilmiyor. Bununla ilgili bir delil sunulmuyor ve kendilerini neye karşı savunacaklarını bilmiyor. Bu sadece bir şov." ifadelerini kullandı.
İsrail'in açlık grevindeki bir kişi hakkında idari tutukluluk kararına devam etmesini değerlendiren Yellin, "İsrail askeri mahkemesi, ölüm eşiğine gelen birinin terör saldırısı düzenleyebileceğini düşünüyor. Bu, idari tutuklama uygulamasının içinin ne kadar boş olduğunu gösteriyor. Hapiste kalmak mı yoksa kendini ölüme götürmek mi, bu gerçekten korkunç bir seçenek." diye konuştu.
Dünyada Kovid-19 salgını sırasında birçok ülkenin olağanüstü koşulları gerekçe göstererek kısıtlayıcı kanunları uygulamaya koyduğuna dikkati çeken Yellin, İsrail'de bu durumun on yıllardır devam ettiğini vurguladı.