Aliya’nın hikmeti ve samimi imanı Bosna’nın bekâsı için önemliydi
Gençliğinde sadece İslâm’ın gereklerini yerine getirdiği için Yugoslavya gizli servisi UDBA'nın takibine takılan Kemal Terziç, o dönemde ve sonrasında yaşananlara ilişkin açıklamalarda bulundu. Cezaevi sürecini, Aliya’nın ekibiyle tanışmasını ve Bilge Kral’ın Bosna ve Boşnaklar için taşıdığı anlamı bizlere aktardı.
Yugoslavya dönemindeki faaliyetleriniz nedeniyle mahkûm edildiniz. O dönemde neler yaşadınız? Bizimle paylaşabilir misiniz?
Yugoslavya zamanında Müslümanların yaşadıkları sorunlar vardı. Özellikle Müslüman kimliğinin yok sayılması bunların başında geliyordu. Ben de bir Müslüman olarak mücadelemi verdim. Makine mühendisliğinde yüksek lisans öğrencisi olduğum Banja Luka'daki Saraybosna davasına paralel olarak yargılandım.
Aliya İzzetbegoviç ve ekibinin tutuklanmasından iki ay sonra, UDBA'nın beni takip ettiğini öğrendim. Başlangıçta neler olduğunu pek anlamadım. Aliya ve grubunun suçları hakkında basında haberlerin çıktığını görüyordum. Aslında politik olarak pek aktif olduğum söylenemezdi. Politikayla ilgilenmesem de mevcut koşullarda olabildiğince Müslüman olmaya gayret ediyordum.
- Kantinde domuz eti yemiyor, alkollü içki tüketmiyordum. Cuma vakti namaza gidiyor, Ramazan ayında oruç tutuyordum.
O zamanlar birlikte ders çalıştığımız tüm arkadaşlarım bilirdi. Ama sonunda UDBA'dan (Yugoslavya Devlet Güvenlik İdaresi) Jefan'ın bana söylediği gibi, tüm bunlar bile onlar için suç teşkil ediyordu. O zaman anladım ki Allah’ın benimle ilgili bazı planları vardı ve bunun sonunda hayır getireceğinden emindim.
Beni asılsız bir suçlamayla görevi kötüye kullanmaktan ötürü üç yıl hapse mahkum ettiler. Zenica’nın en kötü hapishanesine cezamı çekmek üzere gönderildim. Burada ilk kez Saraybosna sürecinden insanlarla tanıştım. Şimdi bununla ilgili bir kitap yazıyorum ve iki buçuk yıl sonra bitirmeyi planlıyorum.
Bosna Savaşı sırasında büyük mücadeleler verildi. Aliya'nın savaş dönemindeki liderliğinin önemi nedir?
Her şeyden önce üst düzey bir entelektüel ve Müslüman olan Aliya İzzetbegoviç’i gelecekte yaşanacaklar için Allah’ın hazırladığına inanıyorum. Aliya'nın hikmeti ve samimi imanı, Bosna ve Boşnakların bekâsı için çok önemliydi.
Sorun şu ki, dünya, özellikle de İslâm dünyası, Bosna'da nasıl bir savaş olduğunu hâlâ anlamış değil.
Bosna'da İslâm mensuplarına karşı olabilecek en ağır şekilde bir savaş yürütülüyordu.
Kiliseler On Emir'i tamamen ihlal ederek inançlarını yok saydılar ve katliam çığırtkanlığıyla şeytana hizmet ettiler ve kötülüğü teşvik ettiler. Savaşın üzerinden 30 yıl geçtikten sonra bile bunu yapmaya devam ediyorlar.
Boşnaklar için silahlarla yapılan savaş durmuş olabilir. Ancak farklı biçimlerde bize saldırmayı sürdürüyorlar. Bizler, Allah’a iman edenler biliyoruz ki O’nun rahmeti üzerimizdedir çünkü biz kimseye haksız yere saldırmadık ve insanlık suçu işlemedik. Bu nedenle diyorum ki iyiler her zaman ve her yerde kazanmalı.
Boşnaklar savaşta ilerlemeye başladığında uluslararası örgütler devreye girerek Dayton Anlaşması'nı Aliya yönetimine dayattı. İkiyüzlü bir müdahale olarak değerlendirilen bu olayın amacı neydi?
Silah ambargosu ile ellerimizi bağladılar ve yine bizi yenemediler. Vatanımızı kurtarmak için yola çıktığımızda, Dayton Anlaşması’nı bize dayattılar ve bizi en sert şekilde durdurdular. Buna rağmen ne kadar düşmanlarımızı kızdırsa da iradeli durmayı başardık ve Allah’ın lütfuyla halkımızın yok olmasının önüne geçtik. Şimdilerde Boşnakları parçalamaya yönelik uluslararası komplonun büyük saldırısı altındayız. Bizi zayıflatmak ve bölmek için yapılan çeşitli planların gölgesi altıdayız. Umuyoruz ki bunun da üstesinden geleceğiz.
Bir zamanlar Donji Vakuf Belediyesi'nin belediye başkanıydınız. Görevden alınma durumunuz oldu. Bu süreçte neler yaşandı ve niçin yaşandı?
Birleşmiş Milletler tarafından belediye başkanlığı görevinden alınmam uluslararası toplumun tüm ilişkilerini etkiledi. İnsanların mülklerine dönüşü ile ilgili gösterdiğim çabalar için uluslararası toplumdan övgüler alıyordum. Sırpların Donji Vakuf'a dönmediğini söylüyorlar. Bu açıkça bir yalan. Kendimi ifade etmek için haklı olduğumu gösterir 20 kadar belgeyi ilgili kuruluşlara gönderdim. Ancak muhatap bulamadım. Bosna'nın Srebrenitsalaşmamasına dikkat çektim ve bu yolda yabancıların dostumuz olmadığını görmüş oldum.
Donji Vakuf neden bu kadar önemli?
Donji Vakuf, Bosna'nın merkezidir. Saraybosna'dan Banja Luka’ya, Split’e, Mostar’a ve Bihac'a giden kavşak burada birleşir. Prusaç (Prusak), özellikle Osmanlı döneminde önemliydi. O zamanın iki büyük şahsiyeti burada yatıyor, Ayvaz Dede ve Hasan Kafiya.
Bu bölge, dağların şahitlik ettiği binlerce şehidin kanıyla ıslanmıştır.
Şimdilerde nasıl bir hayat sürdürüyorsunuz?
Gençliğimde birçok farklı akıma ilgi duymuştum. Şimdilerde Aliya’nın öğrettiği ve temsil ettiği tarzı kabul etmiş bir Müslüman olarak hayatımı sürdürüyorum. Eğer bu suçsa bu suçu kabul ediyorum ve özellikle iftihar ediyorum.
Son olarak şunu ifade etmek isterim. Türkiye'deki dostlarıma Prusaç’tan ya da eski adıyla Akhisar'dan çok selam gönderiyorum. Büyük Türk milletine özel hürmetlerimi sunuyorum.
Allah’a kesin bir inançla daha iyi ve adil bir dünyaya doğru yürüyeceğimizi umuyorum.