Yaralı. Ama bilinç...
Yaralı Bilinç. Ve Melez Bilinç... İki güzel kitap adı... Burada dursun bu.
Cins, gelen yeni yılla birlikte yeni bir döneme giriyor. Elinizde tuttuğunuz, yeni dönemin ilk sayısı. Arayışımız; yeni dosyalar, yeni meseleler, sert, gerçek ve mecburi okumalar izinde sürecek. Bir vakit bunun peşinden gideceğiz. Yeni bir ses kurmak istiyoruz kapaklarımızda. Yeni yazarlar ve yeni bölümlerle birlikte... Anlamın açılması için çabalamaya devam.
Bir yıldönümündeyiz. Türlü gürültüyle geçen iki bin yirmi senesi bitti. Bu satırlar, sağ salim çıkabilenlerin yazıp okuduğu satırlar olacak. Yirmi birinci yüzyıldan geçiyoruz gerçi... İnsanın başına daha nasıl bir kötülük gelebilir.
Bir yıldönümündeyiz ama kendi yıldönümümüz de değil bu. Miladi bir şeyler. Bizimle ne alakası var bu gürültünün, diyebiliriz; fakat içinden bir türlü çıkamadığımız melezlik de budur.
Yaralı Bilinç, bu... Ait olmadığı fotoğraf karesinin poz vereni olmak... Hazırlığımız boşuna, bu dans bizim değil. Sahnede bize yer yok. Çünkü biz yok. Biliyoruz ve ama çık(a)mıyoruz sıradan. Bilmek ve ah edebilmek. Şimdilik tesellimiz. Kuyuyu bilmek, çıkmanın ilk adımı. Evet, yaralı. Ama bilinç.
Cahit Zarifoğlu, bunu şöyle söylemişti:
Hayır batının ulusları yıl bindokuzyüz seksen değil
Bindörtyüz bir
Fakat beşyüz yetmiş dokuz yıl geçmiş değil
Ne bir karışıklık var
Ne bir dev rüya görmüş
Değil
- Yeni Cins, yenilenen Cins
- Cins, bu sayıyla birlikte çok daha zengin bir yazı kadrosuyla yoluna devam edecek. Peyderpey buradan duyuracağız. Epeydir beklediğimiz güzel haberler de var, verelim; Ahmet Murat önümüzdeki sayıdan itibaren artık bizimle olacak. İsmail Coşkun, Saadettin Acar, Fatma Barbarosoğlu, Hülya Terzioğlu ve Seyid Çolak şimdilik beklediğimiz ve paylaşacağımız ilk müjdeler. Güven Adıgüzel de yeniden bizimle... Dahası da var. Dahası da olacak. Anlamı tamamlamak için çok daha fazlasıyla sonraki sayılarda...