Muhabbet konulu edisyon
Arkadaşlar… Ne olur beni bir dinleyin… Bir sorun var… Kimse kimseyi duymuyor… Dinlemiyor… Sohbetortamları bulalım, oturup konuşalım, anlayalım, dinleyelim diyorum…
- Arkadaşlar, hani şöyle, haftada bir, bir araya gelsek de, dertleşsek, halleşsek, kurtlarımızı döksek diyorum…
- “Kurtlarımızı dökmek” dedin de, deyimler, darbımeseller giderek dilimizden çekiliyor, azalıyor, güzel Türkçemiz nüanslarını yitiyor…
***
- Arkadaşlar, sohbet etsek, muhabbet etsek, bir sokağın köşesinde, bir çay ocağında birbirimizi dinlesek, birbirimize anlatsak diyorum…
- “Arkadaşlar” demen dikkatimi çekti… “Arka” ve “daş”… “Arka çıkmak” gibi hani… Yahu mirim dilimizin bir etimoloji sözlüğü yok ki adam gibi…
***
- Haydaaa… Arkadaşlar, uzaklaşıp gidiyoruz, bir bağrış çağrış, bir koşturmaca, hiç değilse haftada bir oturup birbirimize zaman ayıralım diyorum…
- Ben de hep düşünmüşümdür ki, neden asırlardır insanlar “hafta”lık zaman dilimlerini dikkate alırlar… Mesela neden “on dört” değil de “yedi”? Geçenlerde bu konuda bir yazı da yazmıştım…
***
- Yahu ben onu mu diyorum! Bir otursak, sohbete muhabbete dalsak, yaralarımızı sağaltsak diyorum…
- Bununla ilgili bir kitap çıkmıştı… Editörlüğünü bizim Nazmi yapmıştı… Neydi adı?
***
- - Arkadaşlar… Ne olur beni bir dinleyin… Bir sorun var… Kimse kimseyi duymuyor… Dinlemiyor… Sohbet ortamları bulalım, oturup konuşalım, anlayalım, dinleyelim diyorum…
- Hay sen çok yaşa! Süper fikir! Neden bunu projeye dönüştürmüyoruz? Bakın şimdi… Her çay ocağında bir hafta toplanan üniversite öğrencileri… Vali bey de gelir…
***
- Ulan ben ne diyorum siz ne diyorsunuz! Arkadaşlar, diyorum, haftada olmazsa ayda bir defa, bir akşam evlerimizde toplanalım diyorum… Evlerimiz bereketlensin…
- Bereket kavramını çok önemsiyorum… Bereket modern bilimin, rasyonel aklın izah edebileceği bir şey değil hiç kuşkusuz… Bereket konusunda dergide bir dosya yapmalıyız…
***
- Hay Allah senin yazını ne yapsın! Ulan arkadaşlar, diyorum ki, göz göze, yüz yüze, diz dize olup kalp kalbe verip birbirimizi dinlemeliyiz, anlamalıyız, eğlenmeliyiz, giderek garip insanlara dönüşmekteyiz…
- Aslında Baudrillard’la Nietzsche arasında, biraz da Mevlana ve Sadi havasında, aslında biraz da Schopenhauer’le Zola evreninde gezmektesin… Kaygıların ne kadar değerli… Bunları neden yazmıyorsun mirim…
***
- Yazmak demiyorum… Sohbet edelim diyorum… Muhabbet edelim diyorum… Seyahat edelim diyorum… Ne haliniz varsa görün ulan! Benden paso… Buraya kadarmış!
- Esasında sohbet ve muhabbet kavramları üzerinden… Geleneğin yeniden inşası bağlamında düşünüldüğünde… Neden sohbet ve muhabbet konulu bir edisyon yapmıyoruz? Kemal Hoca da ön söz yazar… Dur ben bunu not alayım…
-…