İçelim filmleşelim ya da ordan bi’ kaset tak Hayri Abi!

ABDÜLHAMİT GÜLER
Abone Ol

O dönem film makinesi çok ses çıkardığından (filmde de ses olmadığından) perdenin yamacına bir müzisyen getirilirdi. Çoğunlukla piyanistti. Film başladığında canlı müzik yapmaya başlardı. İşte bu şekilde müzik, sesten önce filmlere dahil oldu. İnsanın kendisi kadar ilginç bir ironi…

Filmin olmazsa olmazı… Fekat olmayabilir de… Eksikliğini hissettirmeden kullanılmayan çok sayıda film biliyorum (Semih Kaplanoğlu’nun Yusuf üçlemesi). Sonuçta kahir ekseriyetle bir sinema filminin en önemli özelliklerinden biri, müziği.

Bana uzun metraçın resmini yapabilir misin Abidin?
Cins

Müzik meselesini tek başına görünür, duyulur, somut bir olgu şeklinde ele almamak gerek. Zira her filmin duyulmayan bir müziği vardır. Buna birazdan dönelim. Şimdi film dünyamızın ruhum/uz/a işleyen eserlerinin göz ardı edilmemesi gereken unsuruna dikkat kesilelim…

Sinemaya müziğin nasıl girdiğini bilir misiniz? Henüz sessiz sinema döneminde filmlerde müzik vardı. Harici bir şekilde. Şöyle ki; o dönem film makinesi çok ses çıkardığından (filmde de ses olmadığından) perdenin yamacına bir müzisyen getirilirdi. Çoğunlukla piyanistti. Film başladığında canlı müzik yapmaya başlardı. İşte bu şekilde müzik, sesten önce filmlere dahil oldu. İnsanın kendisi kadar ilginç bir ironi…

Küçük bir araştırma ile en etkili/ünlü film müzikleri bilgisine ulaşabilirsiniz. O genel listelerden kaçıp, sayıyı da az tutup, öze inip hakikaten hak eden isim ve eserlerin birkaçından bahsetmek sağlıklı olacak.

Filmlere ses konmaya başladıktan sonra bir süre sessiz film dönemi alışkanlığı şeklinde müzikler yapılır. Neden sonra, sinemanın her unsurundaki gelişmelerde olduğu gibi müzikte de önü alınamayan bir çerçeve gerilemesi yaşanır. Artık müzik, filmin vazgeçilmez unsurudur. Sinema tarihinin bütün klasikleri müzikleriyle zihinlerde yer eder.

Küçük bir araştırma ile en etkili/ünlü film müzikleri bilgisine ulaşabilirsiniz. O genel listelerden kaçıp, sayıyı da az tutup, öze inip hakikaten hak eden isim ve eserlerin birkaçından bahsetmek sağlıklı olacak.

Film müziği denince aklıma hep Çağrı gelir. Evet, bizim için çok mühim bir film. Müzikleri de bütün klip, tanıtım, fon piyasası için eşsiz bir derya oldu. Ama benim için müzisyenin hikayesi önemli. Bir gayrimüslim… Fransız Maurice Jarre… Akkad ile anlaşıp senaryoyu inceledikten sonra bir süre çölde kalması gerektiğini söyler. Akkad da kendisine birkaç ay kalacağı bir çadır ayarlar. Jarre, çöldeki bir çadırda birkaç ay geçirir ve o eşsiz melodiler ortaya çıkar. Sanatın ‘yaratma’ unsurunun en yaygın, en içsel, en deruni misallerinden olan müzik söz konusu olunca hayatın içinde bir şeyler aramak gerek sanırım. Bknz: Maurice Jarre…

Peki, ya Eleni… Yüreğinizi önce tam ortasından sıkan, sonra burun direklerine titrek bir hareket gönderen, az sonra bedeninizden bağımsız bir varlık olarak kendinizi hissetmenizi sağlayan o notaların teknik direktörü, Eleni Karaindrou… Theodoros Angelopoulos filmlerini unutulmaz kılan başlıca faktör belki… Angelopoulos sinematografisi ve kurgusal ruh tarifine öyle münasip, öyle müsait, öyle murakıb ve öylesine muarız… Müziğin, filmden başka bir şey olmadığının en güzel misali belki de Angelopoulos-Karaindrou işçiliği… Sonsuzluk ve Bir Gün, Ağlayan Çayır, Ulysses’n Gözyaşı ve daha niceleri…

Eleni’nin ruh ikizi belki Yann… Kemanın ablası Eleni ise, piyano ve akerdeonun abisi de Yann’dır. Teknik ve içerik bakımından eşleşme yok denebilir. Bambaşka müzik yapıyor da olabilirler. Lakin Eleni Karaindrou ile Yann Tiersen’in duyguda bir istikamet benzerliği olduğunu hissediyorum. Amelie filmiyle tanırsınız daha çok. Hakikaten de iyi yapmıştır, filme çok şey katmıştır. Siz diğer eserlerini de dinleyin. Pişman olmayacaksınız…

Çingeneler başta olmak üzere dünyanın bütün ötekilerini müzikle filmlerine taşıyan Tony Gatlif’ten bahsetmeden olmaz elbet (bahsettim, geçelim).

  • Baba’dan Son Mohikan’a, Top Gun’dan İyi Kötü Çirkin’e uzanan geniş bir meşhurlar listesi yapmak da mümkün. Oralara girmiyorum. Zaten malumunuz. Bilmeyeni dövüyorlar.

Çağan Irmak ve Onur Ünlü’nün filmlerine seçtiği şarkılar da altı çizilesi… Film müzikleri değil de filmlerinde kullandıkları nostaljik ya da mistik veya oryantal müzikler ciddi etkili oluyor. Issız Adam’ı herhalde herkes o meşhur sahnedeki Anlamazsın müziğiyle bilir… Onur Ünlü’nün Sen Aydınlatırsın Geceyi filmindeki Habbeyke müziği ise benim için filmin önüne geçti. Her iki isim de filmlerine çarpıcı, ‘önceden üretilmiş’ filmler ekleme hususunda uzman.

Dönelim melodi meselesine…

Müzik değildir… Her filmin özünde yer alır. Esasında hayatın içinde ve s/özünde de o var. Bir çeşit ritim. Bir tempo. Bir takım duyguların kalbe dokunuşundaki ahenk… Her filmin bir melodisi varıdr. Her insanın da… Her insanın konuşmasının da… Her insanın konuşmasının vurgularının da…

Ya sen, rüyasız kız: Bu ne hız!
Cins

Zaten sanatkar, hayatın her alanında yer alan bu melodiyi arar bence. Kah kamerası ve kurgusuyla bunu yakalar, kah film müziğiyle…

Marpucumu, yakalayan ve yakalanan film müziklerine kaldırıyorum (içelim, güzelleşelim)…