Bu işte bir cinslik var
Bu dergiyi çıkarıyor olmaktan, insanlara ortak bir derdi sunuyor olmaktan, birinci sınıf bir kültürüyaygınlaştırmaya çalışmaktan öyle mutluyum ki. Hele Cins okuruna bayılıyorum. O 18 yaşındaki, 21 yaşındaki, 24 yaşındaki hanım kıza, delikanlıya hayranım. Onun dünyayı değiştirmeye olan azmine hastayım. Okur varsa Cins var. Gerisi mi? Gerisi de bir takım gereksiz teferruatlar.
Hikâyenin nasıl başladığını bilenleriniz, duyanlarınız vardır elbet. Şöyle başladı: Kültürün popülerleşmesini isteyerek, ana akım dergiciliğin içerisinde kalarak, oyunu kurallara uygun şekilde oynamayı murat ederek çıktık yola. İstedik ki derdini çektiğimiz ne varsa size de bulaştıralım onları ve istedik ki derdiniz neyse bizim sayfalarımızda bulun onları. Daha Cins çıkmadan, dikkat isterim, daha Cins çıkmadan, bayiye ulaşmadan, okurla buluşmadan bize “İslamcılar popüler kültür dergisi çıkarıyor” diyerek savaş açtı bazıları. Ve bu bazıları öyle öteki mahalleden, karşı taraftan, bilmem nereden değildi. İsmini cismini bildiğimiz, mahallemizden saydığımız adamlar, kadınlardı. Bizi kapağına ölülerin resimlerini koyup, bozuk Türkçeli mebzul miktar ünlünün çocukluk/gençlik anılarıyla kimi popüler yazarların yazılarını yan yana koyarak dergi çıkarttıklarını zanneden “teneşir dergileri” ile bir tutarak doğmadan öldürmek istediler.
41 yaşıma geldim ve şunu artık kesin olarak biliyorum. Başarılıysanız sizi öldürmek üzere hazır bekleyen bir insan topluluğu ile birlikte yaşadığınız gerçeğini kabulleneceksiniz. Hele bizim mahallede bunun başkaca bir yolu yok. 32 sayıdır çıkarıyoruz Cins’i. Birinci sınıf bir kültürün, birinci sınıf bir düşüncenin, birinci sınıf bir geleceğin hayalini kurarak “tam bağımsız” bir editöryal serbesti ile yolumuza devam ediyoruz. Ve bizim mahalle için neredeyse “yok” hükmündeyiz. Çıkmıyoruz. Yayınlanmıyoruz. Her ayın ilk günü bayilerde olmuyoruz. Gazeteler, internet siteleri, televizyonlar ve benzeri dünya kadar imkâna sahibiz güya üstelik. Şurası önemli: Aslında böylesinin daha iyi olduğunu düşünüyoruz. Bizi çok seven, önemseyen, her ayın ilk haftasında dergisini alan 10 bin alıcıya, 40 bin okura sahibiz. Başka ne isteyelim?
Geçenlerde Arda Arel anlattı. Dergiyi ancak bir hafta sonra alabilecek bir okurumuz, Arda’nın yazdığı 5N1K bölümünü okumak için bekleyemeyip mail atmış ve o sayfaları talep etmiş. “Hiç olmazsa o sayfaları gönderin lütfen” demiş. Başka ne isteyelim? Türkiye tuhaf bir ülke, mahallemiz tuhaf bir mahalle. Görünmek için uğraşmanın, insanlara ulaşmak için didinmenin, bir okur daha kazanmak için çalışmanın “ayıp” olarak tanımlandığını gördü bu gözler. Hadi örnek vereyim. Adam “Düzenlediğimiz bu çok önemli etkinliğe katılımın olmaması bizi çok üzdü” diye yazıyor. Bu adam, Cins’i “çok satmak” suçundan yargılayıp mahkum eden adam aynı zamanda. Yani diyor ki benim düzenlediğim etkinliğe binlerce kişinin gelmesini isterim ve bunda bir sorun görmem. Ama Cins binlerce satmasın. Çünkü şöyle düşünüyor: “Ben aşırı kaliteli, pek elegance, çok değerli biriyim. İnsanların bana iltifat etmesi çok doğal. Ama benden başkasına iltifat etmeleri de ayıp yani.”
Kibir büyük günahtır, haset ise öldürür.
Bir de bambaşka bir kategori var. Çok seviyoruz biz o kategoriyi. Bizi gördüğünde “Çok güzel işler yapıyorsunuz, Cins’i çok beğeniyorum” diyen bir dünya insanın tek bir sosyal medya desteğini dahi görememiş olmaktan söz ediyorum. Bir başka önemli mesele ise şu: Cins’in okunurluk oranı yüzde seksenlerde. Yani Cins okuru, dergide yayınlanan toplam içeriğin yüzde seksenini okuyor. Bu oran bizim açımızdan rüya gibi bir oran. Çünkü genel ortalama yüzde kırk beş.
Toparlayayım.
Şöyle: Cins, bence hayatımın projesi. Bu dergiyi çıkarıyor olmaktan, insanlara ortak bir derdi sunuyor olmaktan, birinci sınıf bir kültürü yaygınlaştırmaya çalışmaktan öyle mutluyum ki. Hele Cins okuruna bayılıyorum. O 18 yaşındaki, 21 yaşındaki, 24 yaşındaki hanım kıza, delikanlıya hayranım. Onun dünyayı değiştirmeye olan azmine hastayım. Gerisi mi? Gerisi ufak tefek can sıkıntıları. Okur varsa Cins var. Gerisi de bir takım gereksiz teferruatlar. Diyeceğim o ki okur. Biz burada “bu işte bir Cinslik olmalı” diyerek canımızı dişimize takıyoruz ve sen bunun kıymetini biliyorsun. Okuyorsun bizi. Önemsiyorsun. Allah senden razı olsun.